30 Nisan’da Şırnak Şehir Stadı’nda akıllara zarar bir olay yaşandı Türk futbolunda.

Bölgesel Amatör Lig’e (BAL) yükselmek için play-off'a kalma mücadelesi veren Cizre Botanspor ile Silopi Gücü Gençlik takımlarının maçı vardı.

Silopi Gücü Gençlik takımının 1-0’lık galibiyetiyle sona eren maçın ardından saha karıştı.

Amatör kümelerde çıkan kavgalara sıkça şahit oluyoruz maalesef.

Normal şartlarda kavga çıktığında ya da tansiyon yükseldiğinde, emniyet güçleri olaya müdahale eder, asayişi bir şekilde sağlar.

Ancak bu maçta futbol sahalarında ilk kez şahit olduğumuz bir olay yaşandı.

Polis memuru, itiş kakış arasında Cizre Botanspor futbolcusuna kafa attı.

Maç içerisinde herhangi bir futbolcu kafasına öyle bir darbe alsa maçın hakemi oyunu hemen durdururdu.

Öyle bir kafa.

Şırnak Valiliği, görüntülerin medyaya yansıması üzerine, ‘ölçüsüz müdahalede bulunan polis memuru hakkında soruşturma açılmıştır’ şeklinde yazılı açıklama yaptı.

Şırnak Valiliği’ni kutlamak lazım.

Zira, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un hatasına düşülmedi.

Hatırlayın; Kartalkaya’da, 36'sı çocuk 78 kişinin yaşamını yitirdiği faciadan bilirkişi heyeti, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı "birinci derecede sorumlu" tutmuş, Bakan Mehmet Nuri Ersoy, bürokratlar ile bakanlık çalışanlarının soruşturulmasına izin vermemişti.

Valilik bu soruşturmayı ivedi olarak sonuçlandırmalı, alınan karar kamuoyuyla mutlaka paylaşılmalıdır.

İşin idari yanı nasıl sonuçlanır hep birlikte göreceğiz.

Ancak ben meselenin insani tarafındayım.

Bir özür dilemeye bakar konunun tatlıya bağlanması.

Polis memuru, kafa attığı futbolcudan ve camiadan samimi bir şekilde özür dilese emin olun tartışma dallanıp budaklanmadan çözüleceği gibi, art niyetli bazı kesimlerin de sesini kesecektir.

Yoksa çok su götürür bu konu.

NEDEN BEKLEDİM?

Haberi SÖZCÜ’de okuduğumda önce inanamadım.

Görüntüleri izleyince ‘yok artık’ demekten alamadım kendimi.

İşin bir acı tarafı daha var.

Sporun paydaşları, birçok konuda olduğu gibi bu durum karşısında da başını kuma gömdü.

TFF başta olmak üzere, Kulüpler Birliği ve, Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği’nin (TPFD),  internet sitelerini taradım. Tık yok.

Nasıl olsun ki.

TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Trabzonspor Başkanı olduğu dönemde Trabzonspor-Gaziantep maçından sonra hakemleri saatlerce rehin almış bir isim.

Futbolumuzun güzide patronu başlı başına bir yazı dizisi konusu.

Kulüpler Birliği’ne gelince. Son zamanlardaki tek odakları, şirketleşmek ve gelirlerini artırmak.

Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği desen derneğin genel sekreteri Alpay Özalan. Alpay'ın adını duyanın aklına ilk gelen meclisteki yumruklu fotoğrafları.

Yorumu size bırakıyorum.

FIRSAT KOLLAYANLARA BU İMKANI VERMEYİN

Konuyu araştırırken, Irak’ta yayın yapan Erbil Merkezli bir medya grubunun paylaşımları ve orda yapılan yorumlar manidardı.

Yorumların çoğunda Kürt kardeşlerimize karşı ‘nefret ve zulüm yapılıyor’ algısı yaratılmak isteniyor.

Dikkat çekmek istediğim konu tam da bu.

Barış rüzgarlarının estiği şu günlerde dikkat edilmesi gereken hassas bir konudur.

Bir memurun anlık hatası elbette koca polis teşkilatına mal edilemez ama unutturulmamalı da.

Konu unutturulur ya da tatlıya bağlanmazsa asıl sorun işte o zaman başlar.

GAFFAR OKKAN’LARA İHTİYAÇ VAR

Ali Gaffar Okkan.

Eskişehir’de, Kars’ta ve şehit edildiği son görev yeri olan Diyarbakır’da vatandaşların gönlünü fethetmiş bir emniyet mensubuydu.

Bir yandan PKK terörüne karşı devletin mücadelesini aslanlar gibi sürdürmüş, diğer yandan gönül fethetmeyi başarmış bir isimdi Gaffar Okkan.

Gönül Çalab’ın tahtı, 

Çalap gönüle baktı,

Kim gönül yıkar ise.

İki cihan bedbahtı…

Yunus Emre’nin bu nefis dizelerini, yaşayan biriydi Gaffar Okkan.

Gönül kırmaktan sakınmayı, sadece bir öğüt değil, yaşam biçimi sayan bir emniyet müdürüydü.

NASIL ALİ GAFFAR OLUNUR?

Aslen Sakaryalı olan Ali Gaffar Okkan’ın Hendek’teki kabrini ziyaret etmek nasip oldu.

Türk hentbolünün duayen isimleriyle birlikte hem de.

Kadın Milli Takımımızın ilk iki resmi golünü atan Ayten Altun’un davetiyle katılmıştım organizasyona.

Gaffar Okkan’ın ismi ne zaman geçse gözleri bulutlanan Ayten Abla’ma bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum.

Polis teşkilatında Gaffar Okkan ekolü yeniden hayata geçirilmeli diye düşünenlerdenim.

Halkla samimi ilişki kurdu:

Okkan, koruma duvarlarının arkasına saklanmadı.

Çarşıya çıktı, esnafla sohbet etti, çocuklarla oynadı.

Makam odasının kapısı her zaman açıktı. Buna bizzat şahidim.

Başta Diyarbakırlılar olmak üzere vatandaşlar onun yüreğini, samimiyetini gördü.

Bir dönem Diyarbakır gibi gerginliğin, korkunun kol gezdiği bir şehirde, “devlet” belki de ilk kez tebessüm ederek halkın arasına inmişti.

Kürtçe anonslara izin verdi:

O dönemde Kürtçe konuşmak bile büyük bir tabu iken, Ali Gaffar Okkan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde Kürtçe anonslara izin verdi. Bu, hem cesaret hem de halkla empati kurmanın nadir bir örneğiydi.

Şiddete karşı hep barışçıl yaklaşımlar getirdi:

PKK terörüne karşı devletin mücadelesini sürdürürken, halkı düşman olarak görmedi. Vatandaşla devleti ayıran bir çizgi çekti.

Özellikle gençlerin terör örgütlerine katılmaması için sosyal faaliyetlere, eğitim projelerine önem verdi.

O, sadece güvenliği sağlamadı, bir milletin yaralı kalbine devletin merhem olabileceğini gösterdi.

Sporu ve gençleri destekledi:

Diyarbakırspor’a verdiği destek, tribünlerin bile ona sevgiyle bağlanmasına neden oldu.

Onun sayesinde gençler sokaktan sahalara, umutsuzluktan umuda yöneldi.

Adil ve dürüst bir yönetim sergiledi:

Yolsuzluklara, haksızlıklara karşı dik durdu.

Herkesin gözünde dürüst bir kamu görevlisi, adil bir yönetici olarak yer edindi.

ŞEHİT EDİLDİĞİNDE DİYARBAKIR AĞLADI

24 Ocak 2001’de hain bir pusuda şehit edildiğinde, sadece bir emniyet müdürü değil, bir baba, bir ağabey, bir dost uğurlandı Diyarbakır’dan.

Cenazesinde Kürt-Türk, genç-yaşlı herkes gözyaşı döktü.

O gün Diyarbakır devlete değil, insan denilince akla gelene birine ağladı. Gerçekten sevilen birine...

Kafasını, maçı kaybettiği için nabzı yüksek atan futbolcuya kafa atmak için değil, sporun birleştirici yönünü gençlerin kafasına sokmak için kullanan Gaffar Okkan’a.

48 yaşındayım, 48 yaşındaydı şehit edildiğinde Ali Gaffar Okkan.

Ruhu şad olsun.

VALİLİKTEN CEVAP ALAMADIM

Türkiye Kupası çeyrek final maçında Fenerbahçe – Galatasaray derbisinde de olaylar çıkmıştı.

Şöyle düşünün.

O maçta Mert Hakan Yandaş’la Barış Alper kavga etmişti.

O sırada herhangi bir polis, sebebi ne olursa olsun Mert’e ya da Barış’a kafa atsa nasıl işlerdi prosedür?

Yer yerinden oynardı.

Aradan 10 gün geçti.

Konuyla ilgili sağlıklı bilgi almak için Şırnak Valiliği’ni aradım.

‘Size geri dönüş yapılacak’ dense de cevap almadım.

Bitireyim.

Cevap alamasam da Şırnak Valiliği güzel işlere imza atıyor.

Şırnak Valisi Sayın Birol Ekici vatandaşlarla, köylülerle sık sık bir araya gelen, dertlerini dinleyen bir isim.

‘Ön kapıdan alıp arka kapıdan bırakıyorlar’ algısının yaratılmasına izin vermeyecektir.

Adaletle hükmedenlere selam olsun.

NOT:

Bu hafta size kitap değil film önermek istiyorum.

Beynelmilel.

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder’in yönetmenliğini yaptığı aynı zamanda rol aldığı Beynelmilel, Türkiye sineması açısından hem politik hem de insani yönüyle çok katmanlı bir yapım.

Film, 12 Eylül darbesinin küçük bir taşra kasabasındaki yansımalarını, baskı, sansür, gözaltılar ve askeri düzenin; kasaba halkının gündelik yaşamını nasıl etkilediği gözler önüne serilmiş.

Devletin ideolojik aygıtlarıyla halk arasındaki mesafenin, ironik ve bazen trajik olaylarla anlatıldığı nefis bir film.

Sırrı Süreyya Önder’e Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum.

Yarın anneler günü, anneler günü kutlu olsun.