Eğer doğrunun yanındaysanız, bir takım karanlık grupların hedefindesiniz demektir.
Orhan Uğuroğlu, hayatını gazeteciliğe adamış, meslek ahlâkı üst düzeyde, bir meslektaşımızdır.
Bu yüzden, 15 Ocak 2021 günü evinin önünde tuzağa düşürüldü, 3 kiralık saldırganla boğuşmak zorunda kaldı. Kalleşçe arkasından saldıranlardan biri boynuna sert bir cisimle şiddetle vurarak onu yere devirdi.
Düşünebiliyor musunuz?
Saldıranlar 20-25 yaşlarında, Orhan Uğuroğlu 70 yaşında...
Günümüzde, yiğitlikten, mertlikten de eser kalmamış!
Pusu ve kalleşlik düzeni sarmış her yeri!
Uzun yıllar önce askerliğini “Komando” olarak yapan Uğuroğlu, yerden kalkıp boğuşmaya devam edince saldırganlar kaçtılar.
Bu defa, tuzağın ikinci bölümü başladı.
Yan sokakta bekleyen 34 plakalı bir otomobilin sürücüsü aracı son hızla Uğuroğlu’nun üzerine sürdü. Amacı ezmek ve öldürmekti!
Kendini yana doğru atan Uğuroğlu, kalçasına çarpan tamponun darbesiyle yere düştü ve otomobil hızla uzaklaştı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, günler sonra iyileşen Uğuroğlu’nun evine “geçmiş olsun”a geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, bakanlar, meclis başkanları, belediye başkanları, siyasiler “Geçmiş olsun” dediler.
Uğuroğlu, doğru ve sert yazıları nedeniyle bu saldırıya uğramıştı.
“Failler ne oldu?” diyeceksiniz. Hepsi yakalandı ama... Burası Türkiye...
4 yıldır dava sonuçlanmadı...
Saldırganlar tutuksuz yargılanıyor.
Perde arkasında kimlerin olduğu biliniyor ama onlara dokunulamıyor!
★★★
Basın özgürlüğüne yapılan bu hain saldırı, siyasi tarihe bir utanç sayfası olarak geçti.
Bu olayı neden anlattım?
Orhan Uğuroğlu, piyasaya yeni çıkan “PROJE -Kılıçdaroğlu & Erdoğan & Akşener” adlı kitabında her şeyi tüm ayrıntılarıyla anlatıyor ve:
“50 yıllık gazeteciye, genç maşaları saldırtan azmettiricilerle elbette hesaplaşacağız. Ahirette bile yakalarını bırakmayacağım” diyor.
Uğuroğlu, 1 Kasım 2016 tarihinden bugüne kadar yazdığı siyasi yazıları ve yorumları “PROJE” adını verdiği 378 sayfalık bu ilginç kitapta topladı.
Okuyunca, Türkiye’nin son 9 yıllık serüveni gözlerinizin önünde canlanıyor, “Vay canına, neler olmuş, neler yaşamışız?” diyorsunuz.
Kemal Kılıçdaroğlu’na Avrupa’dan da tepki var!
Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dün hareketli bir gün yaşandı ve mahkeme, günlerdir üzerinde bir sürü yorum yapılan davayı 2 ay 8 gün sonraya erteledi.
CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’nın iptal edilip edilmeyeceği 8 Eylül Pazartesi günü belli olacak.
Hiçbir uyarıyı dinlemeyip, mahkeme kararıyla partinin başına dönmeyi bekleyen eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na tepkiler dün de devam etti.
Gelen çok sayıdaki mesajın arasında, en çok dikkatimi çeken Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan’ın gönderdiği mesaj oldu. Şöyle diyor:
“13 yıl gibi uzun bir süre CHP Genel Başkanlığı yapan Kılıçdaroğlu girdiği bütün seçimleri ve referandumları kaybetti. Şimdi de, gittikçe yükselmekte olan CHP’yi parçalamak isteyen Cumhur İttifakı’na merdiven olmak istiyor. Bu bir idrak yetersizliği ve kişilik zafiyetidir.” (Dursun Atılgan)
Tebessüm
Temel’in hayali!
Dursun, gazetede “Türkiye’de siyaset enflasyonu! Tam 167 siyasi parti var!” diye bir haber okurken Temel’in oturduğu yerde “Kuruyorum... Kuruyorum...” diye mırıldandığını duyar:
“Ne o lan? Sen de mi parti kuruyorsun?”
Temel “Hayır” der “Ben, enflasyon düşecek, ekonomi düzelecek, biz garibanların yüzü gülecek diye hayal kuruyorum!”
GÜNÜN SÖZÜ
Ümidini kaybetmiş ulusların kaybedecek başka şeyi yoktur!