Aylık enflasyon rakamlarının gerilemesinin ardından, enflasyon beklentilerinde küçük bir iyileşme saptandı. Ekonomi yönetimi bu iyileşmeyi abartıyor ama en önemli sorun haline gelen güvensizlik aşılmadan, bu küçük iyileşmelerin bile kalıcı olamayacağı ortada. 

Dünya ekonomisi büyük bir değişim içindeyken, Türkiye’nin acil olarak bir yapısal dönüşüme girmesi, yeni bir kalkınma stratejisi oluşturması gerekiyor. Buna karşılık ülke, muhalefete karşı yürütülen yargı baskısı, sermayenin konsolidasyonu, iktidarın içinde yaptığı yol temizliği konularıyla uğraşıyor. 

Ekonomi yöneticileri arada yapay zekaya uyumdan, yapısal tedbirlerden söz ediyorlar ama gereken radikal değişimler konusunda herhangi bir somut adım yok. Biz, sadece para politikasına dayalı yürüyen programda, yüzde 44’ten yüzde 31’e inen enflasyon oranlarıyla tatmin olmaya çalışıyoruz.  

Ekonomi yönetimi 2026 yılında enflasyon yüzde 20’li rakamlara inerse, başarılı olduğunu düşünecek noktaya kadar gerilemiş durumda. Büyük umutlarla göreve başlayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bile, “enflasyonla mücadelenin devam etmesini başarı” gören bir noktaya geriledi.  

Standartlarınızı düşürüp, çok azla yetinmek durumunda kalınca, küçük adımlarla aldığınız kısa mesafeyi bile yeterli görmeye başlıyorsunuz. Halbuki halkın refahını ve özgürlüğünü artırmak istiyorsanız, çok daha hızlı ve büyük adımlar atmanız gerekiyor. Yoksa, hızlı gidenlerle aranız iyice açılacak. 

BEKLENTİLERDEKİ İYİLEŞME 

2026’ya ekonomide standartlarımızı düşürerek girdiğimiz kesin. Merkez Bankası enflasyon hedefini yüzde 19’a indirecek, yüzde 22-23 başarı sayılacak. Ancak küresel değişim ikliminde, bu tablo yerimizde saydığımızı gösterecek.  

Merkez Bankası yılın son sektörel beklenti anketini dün yayımladı. Piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentisi bir önceki aya göre 0.14 puan düşüşle yüzde 23.35’e, reel sektörün beklentisi 0.90 puan düşüşle yüzde 34.80’e indi. Vatandaşın beklentisi ise kasıma göre 1.34 puan azalışla yüzde 50.90 oldu. 

Bakan Şimşek, sonuçlarla ilgili yaptığı açıklamada, “Beklentilerdeki iyileşme eğilimi ve hizmet enflasyonundaki düşüş dezenflasyon sürecini desteklemeye devam edecek” dedi. Arz yönlü riskleri azaltan ve rekabet gücünü artıran politikaların katkısıyla fiyat istikrarını sağlamayı hedeflediklerini söyledi. 

Aylık enflasyon oranlarının düşüşüyle, beklentilerin de iyileşmesi bekleniyordu. Bence; ekonomi yönetiminin beklediğinden daha düşük oranda bir iyileşme sağlandı. Aralıkta enflasyonun yüzde 1 civarında açıklanması beklenirken, yılın ilk aylarında artışlar yükselecek. Ancak baz etkisi nedeniyle ocak ve şubatta yıllık enflasyonda düşüş sürebilir. 

Şunu unutmamak gerekir ki; siyasi krizlerin beklentilerdeki etkisi büyük oluyor. Ayrıca faiz indirimleri devam edip, yüzde 35’in biraz altına inildiğinde, döviz talebinde artış ve beklentilerde yeniden bozulma da beklenebilir. 

YÜZDE 25 ENFLASYONA RAZI OLMAK 

Artık vatandaşlar da reel sektör de “yüzde 20 yerine yüzde 25 enflasyon olsun ama işler açılsın” noktasına gelmiş durumda. Çünkü 2026’da şikayetler büyüyecek, kurları artırın baskısı artacak. Yani yüzde 19 hedefleyip yüzde 22’yi başarı görseniz bile, enflasyon yüzde 25’lere kadar çıkabilir. 

Çünkü siyasetçiye de bağımsız davranması gereken ekonomi yöneticilerine de güven yok. Hâlâ belediyelerdeki operasyon sürerken baskı Mansur Yavaş’a doğru gidiyor yani siyasi atmosferin düzeleceğine ilişkin umut kalmıyor

Her gün yeni şirketlere el konulurken, şirketlerin, bankaların ve vatandaşın yönetime güvenmeleri ve önlerini görebilmelerinin ne kadar zor olacağı ortada. Her krizde enflasyon beklentilerinin yeniden yükseldiğini, karamsarlığın iyice yayıldığını zaten yaşayıp gördük. Kısacası; beklenti bir ay düştü diye, ekonominin gidişatı konusunda umutlu olmak saflık sayılabilir.  

Yoksullaşmanın büyüdüğünü, gelir dağılımın iyice bozulduğunu artık AKP’liler bile kabul ediyor.  Mevcut “koltuk koruma” anlayışıyla bu halkın daha çok sıkıntılar çekeceği gün gibi aşikar.