Jose Mourinho, Türkiye’ye geldiğinde inanamamıştık birçoğumuz. Onun vizyonunun Fenerbahçe’yi başka bir seviyeye taşıyacağını düşünmüştük. Ama gördük ki bizim bildiğimiz Mourinho hatıralarda kalmış.
Önce transferler. Bu mu ilk iki sıraya koyduğun Maximin ve En-Nesyri? Biri halı saha futbolcusu gibi her topu eziyor, diğeri sahada geziyor. Kadro seçimine girmiyorum bile. Samet’i kadroya almazken yıldızın yaptın. Çocuğu dün de ateşe attın. Samet bu! Bir kısa geri pasta Bilbao’ya ikramını yaptı. Jesus’u da İsmail Kartal’ı da yakmıştı Samet. Seni de es geçmedi. Szymanski, Osayi, Fred hepsi geriye gitti seninle. Takım oynamıyor. Baskı yok, top kaybı çok. Yardımlaşma kalmamış. Savrulan bir Fenerbahçe var. Sahadaki hüsran tribünde isyana dönüşüyor haklı olarak. Taraftar darağacını kurdu artık, kelle istiyor.
Türkiye Kupası’na katılma, Avrupa vizyonu koyma. O zaman sana ne gerek var Mourinho. İsmail Kartal Süper Lig’i zaten sallıyordu. Sen onu da beceremiyorsun. Saha dışındaki söylemler, sahadaki eylemlerle örtüşmediğinde dönüp seni vuruyor. Bir Çin atasözü der ki; “Başkasını suçlayanın çok yolu vardır. Kendini suçlayan yolun yarısına gelmiştir. Kimseyi suçlamayan ise gideceği yere çoktan varmıştır.” Yani Fenerbahçe’nin ve Mourinho’nun daha çok yolu var. Ama zamanı var mı ondan emin değilim. Sözün bittiği yere yaklaşıyorsunuz. Harç bitti yapı paydos.