23 yıl önce, Parken Stadı’nda UEFA Kupası gelmişti, unutulmaz Arsenal finali sonrasında... Dün
gece, yine final gibi olan gurup maçına çıktı Galatasaray...
Rakibe alan vermeyerek, Sacha Boey’in olduğu kanadı iyi kullanan Galatasaray, uzun süre Kophenhag’da oyun üstünlüğünü vermedi. Orta alanda, Kaan Ayhan ve Torreira hem savaştılar hem de kazandıkları topları olumlu kullandılar.
Angelino’nun olduğu bölge daha iyi verim ortaya koysa, Kophenhag tamamen kendi yarı sahasında etkisiz ve savunan bir ekip olarak kalacaktı.
Sanchez çok iyi toparlayıcı... Böyle iyi savunmaları günümüzde bulmak çok zor. Satranç için çok önemli bir söz aklıma geldi; “Tek bir kötü hamle, kırk iyi hamleyi boşa çıkarır.” Dün geceki maç, bu sözün yeşil sahaya yansımasıydı. Hataya asla yer yoktu. Gruptan çıkmak, risk anlamına gelir. Okan Buruk, herhalde konuyu herkesten daha iyi biliyordu.
Zaha'nın etkisiz kalması, takımın hücum gücünü çok olumsuz etkiledi. İcardi, kesinlikle pas
anlamında desteklenmesi gereken bir isim... Paslar gelmeyince etkisiz kalıyor. Oyun, Mertens’i çağırıyordu. Onun gibi oyuncular, kilitlenen forvet bölgenizi rahatlatır. Zaha’yı oyunda tutup, Ziyech ve Mertens’i almak, bence geç kalmış ama iyi bir düşünceydi. Keşke, Lerager golü atmadan bu değişim yaşansaydı. Zaha hiç yoktu ve Bakambu oyuna girdi. Kophenhag’ın en iyi tarafı kusursuz takım savunması...
Hücum anlayışı yüksek oyuncular, bu anlayış karşısında zorlanırlar. Bu yüzden, yüksek toplarla sonuç alamazsın. Duvar pası, ara pas veya çerçeveyi görünce, şut girişimleri gerekir. Barış ve Oliveira ile tüm riskler alınmıştı. Olmadı. Sıkışık oyundan gol çıkaramadı Galatasaray...