Akdeniz Bölgesi'nin başkenti olarak kabul edilen Antalya, yemyeşil doğası, pırıl pırıl denizi, şelalelerin çağıldıyarak aşağıya süzüldüğü falezleri, medeniyetlerin en güzel izlerini mimari şaheserlerle bıraktığı topraklarıyla ülkemizin turizm cennetlerinden biri olarak, sayısız tarihi ve doğal zenginliğin içinde parıldayan bir yıldız gibidir. Şimdi gelin bu güzel ilimizi yakından tanıyalım ve keşfedelim. İşte Antalya'da gezilecek tarihi ve turistik yerler... NASIL GİDİLİR? Antalya’nın İstanbul’a uzaklığı 750, Ankara’ya 541, İzmir’e 619 kilometre. Otobüs şirketlerinin çoğunun Antalya’ya direkt seferleri var. Antalya Havaalanı şehir merkezine 10 kilometre uzaklıkta. Çok yıldızlı otelleri, mütevazi küçük pansiyonları kadar her bütçeye hitap eden konaklama seçenekleri mevcut. Antalya Kaleiçi, geleneksel mimari dokusunu koruyan nadir yerleşim yerlerinden biri. Cumbalı, balkonlu, avlulu, bahçeli eski Osmanlı evleri onarılıp otel ve pansiyon haline dönüştürüldü. ANTALYA PLAJLARI Konyaaltı plajı: Antalya’nın 3 kilometre batısında yer alan plajın uzunluğu 7 kilometre
Konyaaltı Plajı Konyaaltı Plajı
Lara plajı: Antalya’nın 12 kilometre doğusunda ince kumlu bir plajdır. Bölgede pansiyon ve otel gibi konaklama tesisleri mevcut. Adalar plajı: Karalioğlu Parkı’nda soyunma kabinleri olan, kayalıklı bir plaj. ANTALYA’NIN RAFTİNG ALANLARI - Köprüçay - Manavgat - Dragon - Göksu TÜRKİYE'NİN EN GÜZEL 5 YÜRÜYÜŞ YOLU
  ANTALYA'DA GEZİLECEK YERLER KALEİÇİ Antalya’nın tarihi çekirdek kenti adıyla tanımlanan Kaleiçi semti çağlar boyu çeşitli uygarlıklara tanık oldu. Bergama Krallığı döneminde yapılan Kaleiçi’nde bugün pek çok konaklama tesisi var. Sahip olduğu tarihi özellikler turistlerin ilgi odağı. Hadrianus Kapısı, Hıdırlık Kulesi, Yivli Minare, Kesik Minare ve Antalya’nın tarihi limanı, Kaleiçi’nde görülecek başlıca eserler arasında. HADRİANUS KAPISI Roma İmparatorluğu'nun en ünlü İmparatorlarından Hadrianus, Küçük Asya gezisi sırasında Attaleia'ya da uğradı. Onun onuruna Hadrianus Kapısı inşa ettirildi. Bugün kent içinde Üç Kapılar mevkiinde bulunuyor. Kapı kent surlarından kale içine geçişi sağlıyor.
Hadrianus Kapısı Hadrianus Kapısı
ANTALYA MÜZESİ Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İtalyanlar 28 Mart 1919 tarihinde Antalya’yı işgal eder ve eski eserleri toplamaya kalkışırlar. Bunun üzerine, o sırada Antalya Lisesi’nde öğretmenlik yapan Süleyman Fikri Bey, Antalya Mutasarrıflığı’na başvurarak, 15 Ekim 1919 tarihinde kendisini fahri asar-ı antika (eski eser) memuru tayin ettirir ve müze kurma girişimlerine başlar. İlk olarak Antalya merkezinde yer alan eski eserleri Tekkeli Mehmet Paşa Camii karşısında bulunan terk edilmiş Bayraktar Baba Türbesi’nde toplayarak bir depo müze oluşturur ve Antalya Müzesi’nin ilk temelini atar. 1922 yılında Antalya Müzesi mübadeleyle giden Rumların geride bıraktığı beş kiliseden biri olan Panaya Kilisesi’ne (Alaaddin Cami) taşındı. 1972 yılında Antalya Müzesi günümüzdeki binasına kavuşur. Antalya Müzesi toplam 13 adet teşhir salonu, çocuk bölümü ve açık hava galerilelerinden oluşuyor. Müzede toplam 7 bin 20 eser kronolojik ve konularına göre teşhir ediliyor. Müze koleksiyonundaki eserlerin büyük bölümü bölgede yapılan kazılardan elde edilmiştir. Etnografik eserler de uzmanlarca yine ait oldukları yörelere göre derlenmiştir. Özelikle Perge'de bulunan Roma Dönemi heykeltraşlık eserleriyle ve son yıllarda müze kurtarma kazılarından ortaya çıkan ünik buluntularıyla Antalya Müzesi 1988 yılında aldığı "Avrupa Konseyi Özel Ödülü" ile dünyanın önemli müzeleri arasında sayılıyor. DÜDEN ŞELALELERİ Antalya'nın kıyısını şekillendiren falezler, Konyaaltı ile Lara arasında kalan bölümü denizden yüksek bir konuma getirir. Şehrin içinden geçen birçok akarsu falezlerin üzerinden küçük şelaleler yaparak Akdeniz’in derin mavisiyle buluşuyor. Bu şelalelerin en büyüğü Aşağı Düden Şelalesi, 50 metreden gürültüler kopararak Lara’dan denize iner. Aşağı Düden’den 15 kilometre kuzeyde asıl kaynak olan Düden Başı Şelalesi yer alır. Bazı kaynaklarda İskender, Düden 1 veya Yukarı Düden olarak da anılan bu şelale, Antalya merkeze 8 kilometre uzaklıktadır. Geniş bir tül gibi dökülen şelalenin suları altındaki büyük bir mağarayı saklar. Kaya mezarlarına da rastlanan bu bölge piknik ve mesire yeri olarak düzenlendi.
Düden Şelaleleri Düden Şelaleleri
KEPEZALTI VE KEPEZÜSTÜ DİNLENME YERİ Şehir merkezine yaklaşık 8-10 kilometre uzaklıkta. Haftasonu tatili için tercih edilir. Piknik alanında hayvanat bahçesi de var. Hemen yanında balık ve Pekin Ördeği üretme yetiştirme alanı bulunuyor. GÜLLÜK DAĞI MİLLİ PARKI Antalya’nın Korkuteli ilçesinde Torosların yükseklerinde bulunur. Sarp kayalıklarla ve kanyonlarla süslü milli park Akdeniz bitki topluluklarını sergileyen orman ve makilerle kaplı. Alan ayrıca dağ keçisi, alageyik, kartal gibi türleri barındırıyor. Güllük Dağı’nın yamaçlarındaki Termesos Antik Kenti milli parkın bir diğer zenginliği. Kentin surları, kaleleri, kral yolu gezilebilir. Milli parkta ziyaretçiler için piknik ve kamp yerleri bulunuyor. TERMESSOS Antalya'nın 34 kilometre batısında Güllük Dağı eteklerinde 1665 yükseklikte bir platform üzerine kurulmuştu. Günümüze kadar gelen yazıtlarda Termessosluların kendilerini Solym halkı diye adlandırdıklarını biliyoruz. Strabon da buradaki halkın Solym dili denilen yerel bir dil ile konuştuklarını belirtiyor. Kentin ne zaman kurulduğu bilinmiyor. Homeros, Solymos halkından bahsetse de Termessos kenti ilk defa Arrianos’un İÖ. 333 yılında Büyük İskender’in seferini anlattığı eserinde karşımıza çıkıyor. Kentte öne çıkan yapılardan biri, zemini taş bloklarla kaplı 3 yönden sütunlu galerilerle çevrili agorası.
Termessos Termessos
KÖPRÜLÜ KANYON MİLLİ PARKI Antalya'nın sınırları içinde ve şehir merkezine 85 kilometre uzaklıktaki Köprüçay üzerindeki Köprülü Kanyon Milli Parkı, blok kayalardan oluşan yüksek duvarlarıyla Anadolu’nun en heybetli kanyonlarından biri. Uzunluğu 14 kilometreyi bulan kanyonu çam, köknar, ardıç ve sedir ağaçlarından oluşan ormanlar kuşatıyor. Türkiye’nin rafting sporunun gözde adreslerinden Köprülü Kanyon çevresinde Toroslar’ın yükseklerinde çok sayıda antik kent kalıntısı da var. KURŞUNLU ŞELALESİ Isparta Antalya karayolunun 7. kilometresinde yer alan şelale, 18 metre yüksekten dökülüyor. Yaklaşık iki kilometrelik bir kanyon içinde kalan ve 1991 yılında hizmete açılan Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı, 33 hektarlık bir alan, zengin bitki örtüsüyle kaplı. SAKLIKENT Denize en yakın kayak merkezi. Antalya'ya 50 kilometre uzaklıkta. Kayak mevsimi Ocak-Mart ayları arasında. Merkezde iki teleski var. Saklıkent'e giren taksi, minibüs ve otobüslerden giriş ücreti alınıyor. KARAİN MAĞARASI Korkuteli'ne 12 kilometre uzaklıktaki mağara, bir Prehistorik yerleşme yeri. Paleolitik çağdan beri kullanılan, Hellenistik ve Roma devirlerinde dinsel merkez kabul edilen mağaranın buluntuları yakındaki bir müzede sergileniyor.
Karain Mağarası Karain Mağarası
MAGYDOS Antalya kent merkezinin 8 kilometre batısındaki plaj ile askeri bölge arasındaki Magydos'un adı, antik kaynaklarda İÖ. 4. yüzyıldan itibaren yer alıyor. Şu anki durumu da örenyerinin bir bölümünü küçük bir NATO üssü kaplıyor. Kentte ilk göze çarpan kalıntı, yaklaşık 228 metre uzunluk ve genişlikteki yapay liman. Kıyıda ise hamam ve arkadaki hafif eğimli yamaçta açık kanalıyla bir su kemeri görmeye değer. PERGE Antik Çağ Anade, Aksu ilçesinin 2 kilometre kuzeyinde yer alır. Mitolojik anlatıya göre Perge, İÖ. 2. binyılın sonlarında Troia Savaşı kahramanları Mopsos ve Kalkhas'ın liderliğinde Argos'tan gelen göçmenler tarafından kuruldu. Perge'de bulunduğu söylenen Perge Artemisi'nin tapınağının yeri ise halen gizemini koruyor. Buna karşın mitolojik sahnelerle bezeli bir tiyatro, çok iyi korunmuş bir stadion ve Bithynia valisinin kızına ait lahit Perge'nin anlatılabileceklerinden sadece birkaçı. Agora, sütunlu cadde, anıtsal kapılar ve diğer anıtsal yapılarıyla Perge modern şehir planlamacılarını kıskandıracak düzeyde. Perge Antik Kenti batı nekropolünde 2003 yılında bulunan lahit aynı yıl Antalya Arkeoloji Müzesi'ne taşınmıştır. İki katlı bir mezar yapısı içerisinde bulunan lahit Roma dönemine ait. Kapağında mezar sahibi ve eşinin uzanır vaziyette portreleri var. Lahitin teknesinde ise Dionysos ilgili mitolojik bir sahne yer alıyor. Antalya Müzesi'nde yer alan heykellerin büyük bölümü Perge kazılarında bulunmuştur. TÜRKİYE'NİN 5 ÖNEMLİ KÜLTÜR MİRASI
  SİLLYON Antalya-Alanya yolunun 33. kilometresindeki sapağın soldaki yolundan 6 kilometre gidildiğinde ulaşılan kent 200 metre yükseklikteki bir tepenin üzerine kurulu. Ulaşılması güç bir akropole sahip Sillyon, Pamphylia kentleri arasında pek öne çıkamamıştı. Ancak korunaklı konumu sebebiyle Pers yönetimi sırasında burada bir garnizon kurulmuş, bu sayede de Büyük İskender'e karşı koymayı başarmıştı. Hellenistik devir surları, tiyatro, odeon, stadium ve saray olduğu düşünülen bir yapı kentte görülebilen kalıntılardan. Sillyon'un batısında ise kayaya oyularak yapılmış dörtgen biçimli mezarlar var. SELGE Manavgat ilçesine bağlı Serik köyünün 3 kilometre batısında, Torosların batı ucunda. Toros Dağları'nın güney eteklerinde ulaşılması güç bir yerde kurulu Serge. Etrafında su kaynağı dahi bulunmayan kentin rakımı 900 metre. İÖ. 5. yüzyılda Aspendos örneklerine çok benzeyen sikkeleriyle Pisidia bölgesinin en erken sikke basan kenti Selge olmuştu. Kente giderken karşınıza çıkan ilk yapı Eurymedon'un(Köprüçay) aktığı derin vadiyi aşan Roma köprüsüdür. Bugün de kullanılan köprü ilk günkü kadar sağlam. Köprüyü aşan kıvrımlı yol önce Altınkaya köyüne ve yanıbaşındaki Selge'ye varır. Üç tepe üzerine kurulu olan kentin en sağlam yapısı tiyatrodur. Kalıntıların çoğu İS. 2. yüzyıla ait. TÜRKİYE'DE 5 GÜZEL DALIŞ NOKTASI
  ASPENDOS Serik ilçesinin Belkıs köyünde bulunan ve bilinen en iyi korunmuş antik tiyatrolarından Aspendos Tiyatrosu. Bu durumunu ise Selçuklular tarafından kervansaray olarak kullanımasına borçludur. İS. 2. yüzyılda inşa edilen tiyatronun sahne binası neredeyse özgün yüksekliğine kadar ayakta. Aspendos mitolojik anlatıya göre, Mopsos'un önderliğindeki Argoslu göçmenler tarafından kurulmuştu ve İÖ. 5. yüzyıla ait sikkeleri üzerinde Estewediiys adı geçiyordu. O dönemde Aspendos bölgenin güçlü kentlerinden biriydi. Aspendos'tan geriye Roma döneminin kalıntıları kalmıştır. Antik Çağ'ın en iyi durumdaki yapılarından tiyatrosu en tanınanı olsa da bu tiyatronun yaslandığı tepenin üzerinde daha başka yapılar da vardır. Derin bir vadiyle ikiye ayrılan tepede apora, bazilika, meclis binası ve anıtsal çeşme vardır.
Aspendos Aspendos