Taa başında söylemişti ama 2016’da altını çizdi... “Hedefimiz dindar nesil. Milli eğitim bakanımıza da söyledim. Bizim imam hatiplerde projelerimiz var. İşte reform budur.”

Dindar nesil yaratan ‘dindar nesil’ iş başında. 2002 yılından önce ateşe tapan millete hayrı şerri, haramı helali, günahı sevabı, hakkı hukuku öğretip yol gösteriyor(!)

Böyle olunca sokaktan çevir birini ‘kardeş nasıl gidiyor’ diye sor mesela, iki cümle sonra o laf dökülüyor dilinden...

Memlekette iş insanından esnafına, kadınından erkeğine, yaşlısından gencine, işçisinden emeklisine, çiftçisinden marketteki sebzelere boş boş bakanına, vergi ödeyeninden vergiler nereye gidiyor diye soranına, memurundan atanmayı bekleyenine herkesin ağzında aynı söz... Hakkımı helal etmiyorum!

PTT çalışanları sendikalı oldukları için kapı önüne konulmuştu. Üstelik iktidarın uydurduğu ‘Kod 19’ yöntemi yani hırsız, tacizci damgası vurularak. Günlerce eylem yaptılar. Polisten dayak yediler. Dayaktan sonra bir PTT çalışanı habercilere haykırdı: Ben babayım ve kanserim. İlaçlarımı alamıyorum artık. Bizi ortada bırakanlara hakkımı helal etmiyorum.

İktidara yakın Hak-İş Başkanı bile “Biz bunu hak etmedik, hakkımızı helal etmiyoruz” dedi, düşünün!

Borçları nedeniyle traktörüne, ekipmanına ve tarlasına haciz konulan çiftçiler Tarım Bakanlığı önünde toplanıp haykırdı: Bizi bu hallere düşürenlere hakkımızı helal etmiyoruz.

Sokak ropörtajı yapılıyordu. Genç bir kadın “Büyükler ülkenin kaymağını yediler. Ben bir vatandaş olarak hakkımı helal etmiyorum” diye konuştu. 

Bir başka vatandaş daha sertti: Yıllarca AKP’ye oy verdim. Ama artık çocuğum o partiye oy verse hakkımı helal etmem.

Yüksek öğrenime geçiş sınavındaki şifre kepazeliğinden sonra öğrenciler Galatasaray Meydanı’nda toplanıp, “Hakkımızı helal etmiyoruz” eylemi düzenledi.

100 bin üyeli Türkiye Kamu-Sen Genel merkezi binasına dev bir pankart asıldı: Hakkımızı helal etmiyoruz!

Koronavirüsten yüzlerce doktor, sağlık çalışanı can verdi. Bu milletin sağlığı için didiniyorlardı. Onları öldüren illet meslek hastalığı sayılmadı. Eşleri, çocukları, anneleri, babaları ‘hakkımızı helal etmiyoruz’ diye hala isyanda.

Yurttaşlardan zırt pırt helallik isteyen cumhurbaşkanı son helalliği depremin vurduğu Adıyaman’da istedi. Bunun üzerine bir mühendis WhatsApp’tan ‘hakkımı helal etmiyorum’ diye mesaj attı. Adalet bakanlığı derhal helalleşti mühendisle, soruşturma açıp açığa aldırdı.

Depremin 40’ıncı günü Hatay’da binlerce kişi ‘hakkımızı helal etmiyoruz’ diye bağıra bağıra yürüdü.

Haberlerden, kendimizden, yakın çevremizden biliyoruz milyonlarca benzer örnek var. Örnek çokluğu bir gerçeğin kanıtı aynı zamanda!

Aya sert iniş, çılgın proje, kişi başı 100 bin dolar milli gelir, herkese bir ev bir TOGG gibi hedeflerinde yaya kalan iktidar dindar nesil hedefine ulaşmış görünüyor(!) 

Baksanıza herkesin dilinde aynı söz. Evrene mesaj gönderenleri, kendinden başka kimselere inanmayanları, deistleri, ataistleri bile dindar yaptı bu iktidar. Bravo valla.

Kendi kendime, yandaş gazete ve televizyonlar Erdoğan’ın en başarılı olduğu konuyu ihmal ediyor, seçim öncesi ne biçim övünülür diyordum ki Akit televizyonunda Filistin’den gönderilen bir mektup okundu.

Demek ki dindar nesil hedefi sınırlarımızı aşmış!

Mektup Danya isimli Gazzeli bir kız çocuğu tarafından yazılıp dünya liderimize gönderilmiş. Şunu diyor...

“Tayyip amca yanımızda olmadığın, imdadımıza koşmadığın için sana küskün ve kırgınım. Rabbime kavuşunca O’na, seni şikayet edeceğim. Bizi hayal kırıklığına uğrattığın ve bize yapılan zulme mani olmadığın için.”

Özeti, hakkımı helal etmiyorum!

Bazı hedefler böyle can sıkıcıdır işte. Yıllarca yol yürüyüp kan ter içinde hedefe ulaştım, muradıma erdim dersin. Bir de bakarsın tepede tek başınasın ve altta kalıp canı çıkanlar Türkçe, Lazca, Kürtçe, Farsça, Arapça hep aynı şeyi söylüyor.