Ülkeyi yöneten siyasiler, nüfusumuzun beşte biri olan en yüksek gelirli kesimin (17 milyon 200 bin kişinin) yiyip içmesine, ev ve otomobil almasına, gezip tozmasına bakarak:

“Yollar araçlarla dolu, lüks lokantalarda yer bulunmuyor. Uçaklarda boş koltuk yok. Hangi yoksulluktan bahsediyorsunuz siz? Avrupa bizi kıskanıyor.” diyorlar.

Evet, lokantalar, oteller, AVM’ler dolu ama kimler faydalanıyor bunlardan?

Gariban vatandaşlar oralara gidebiliyor mu?

İşçiler, emekliler, dar gelirli yurttaşlar lüks lokantalara, eğlence yerlerine, turizm bölgelerine gidip tatil yapabiliyor mu?

Ülke nüfusunun sadece 5’te biri (17 milyon 200 bin kişi) Avrupa düzeyinde yaşıyor. Bu iyi ama geride kalan milyonlarca kişi ne durumda? Büyük çoğunluk çile çekiyor!

★★★

Anketlerde açıklanan rakamların bize anlattığı şu:

- Halkımızın yüzde 20’si (17 milyon 200 bin kişi) açlık sınırında...

- Halkımızın yüzde 40’ı (34 milyon 400 bin kişi) yoksul, çok zor geçiniyor...

- Halkımızın yüzde 20’si (17 milyon 200 bin kişi) kendi yağı ile kavruluyor...

- Halkımızın yüzde 20’si (17 milyon 200 bin kişi) zengin...

Evet, tepedeki yüzde 20’lik kesim, ülkenin en yüksek gelirli grubu olarak mutlu yaşayabilir, keyifleri yerinde olabilir ama ya diğer milyonlarca insanımız? Onların iyi yaşama şansları var mı? Yok!

Milli eğitimimiz yozlaştıkça, demokrasiden, laik cumhuriyet ilkelerinden ve hukuktan uzaklaştıkça, toplum olarak hızla çağın dışına doğru itiliyoruz.

★★★

AKP iktidarı 22 yılda her yönden, hemen her konuda bölünmüş, birbirine yabancı, sevgisiz bir toplum yarattı.

Politikasından eğitimine, hukukundan yargısına, sanatından futboluna kadar bölünmüş durumdayız ne yazık ki!

Ekonomiyi düzeltsek bile bu bizim çağdaş bir toplum olmamıza yetmez!

Son 22 yılda kaybettiğimiz tüm değerleri (demokrasiyi, hukuku, adaleti, laiklik ilkelerini) yeniden tesis etmemiz gerekiyor! 

Diyanet’in kurbanlıkları!

Mübarek Kurban Bayramı’na 11 gün kaldı...

Ticarette yetenekli olduğu anlaşılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bu yıl için vekaletle kurban kesim bedelini, geçen yıla göre yüzde 97 arttırmıştı.

Diyanet İşleri Başkanı bile Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon rakamlarına itibar etmedi!

Geçen yıl 5 bin 950 lira olan kesim bedeli bu yıl yurt içinde 11 bin 750 lira, yurt dışında bunun yarısından daha az: 4 bin 750 lira...

Türkiye’de sevap işlemek yurt dışındaki sevaptan iki kat daha pahalı demek ki!

10 bin lira emekli maaşı aldığını ve değil kurbanlık, yarım kilom et yüzü bile görmediğini söyleyen bir okurum gönderdiği mesajda: “Ali Erbaş, emeklilerle dalga geçiyor. Asıl kurbanlar biziz. Bize lâyık görülen maaşla rüyalarımızda bile kurban kesemeyiz ama onlar bizi kurban diye keserler” diye yazıyor.

Ona  “Haklısın” demekten başka ne diyebiliriz ki?

TEBESSÜM

Eşeğe methiye!

Dursun, uzun süredir görmediği arkadaşı Temel’e:

“Uy Temel’im, nasılsın?” diye sorar. Temel gülümseyerek:

“Çok iyiyim. Eşşek gibiyim valla.” diye cevap verir.

Dursun ona şaşkın şaşkın bakar:

“O ne biçim söz yahu? Sen nasıl eşek gibi olursun yaa?”

Temel güler:

“Aslan gibiyim desem ne olacak? Aslan dediğin ne işe yarar yahu? Kükreyip böbürlenmekten başka hiçbir işe yaramaz ki! Oysa güzelim eşek öyle mi? O, çok mübarek, çok faydalı bir hayvandır. Sessizdir, sabırlıdır, yük taşır, insan taşır, verilen her işi yapar. Keşke ben, sen, o, biz, siz onlar, hepimiz eşşek gibi bir işe yarasak!”

GÜNÜN SÖZÜ

En başarılı liderler yalakalardan uzak duranlardır!