“Par­mak­sız Ze­ki­” kod ad­lı Şem­din Sa­kık, te­rör ör­gü­tü­nün si­lah­lı ka­na­dı­nın en et­ki­li isim­le­rin­den­di. Ab­dul­lah Öca­la­n’­la gö­rüş ay­rı­lı­ğı­na düş­tü. Yar­gı­lan­dı, tu­tuk­lan­dı ve so­nun­da ör­güt­ten kaç­tı.

Şem­din Sa­kık, kar­de­şi Arif ile bir­lik­te ci­pe bin­di­ri­lip Bar­za­ni­’ye gö­tü­rü­lü­yor. Irak­lı şo­för, ara­cın arı­za­lan­dı­ğı­nı be­lir­tip, ka­pu­tu açı­yor. Ar­ka­dan ge­len bir araç­tan inen­ler, söz­de arı­za­nın gi­de­ril­me­si­ne yar­dım­cı ol­mak is­ti­yor. Şem­din Sa­kık da, işin uza­ya­ca­ğı­nı tah­min et­ti­ği için araç­tan inip yo­lun ke­na­rın­da ekin­lik ala­na gi­ri­yor. Tu­va­le­ti­ni ya­par­ken, bir ta­ban­ca ka­fa­sı­na da­ya­nı­yor. Sa­kı­k’­a gö­re o ta­ban­ca­yı da­ya­yan ki­şi “Ye­şi­l” kod ad­lı Mah­mut De­mi­r’­den baş­ka­sı de­ğil­di. Sa­kık da o an ta­ban­ca­sı­nı ku­şa­ğı­nın ara­sın­dan çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yor ama bo­şu­na... Oto­mo­bil­de bu­lu­nan Arif de di­ğer gö­rev­li­ler ta­ra­fın­dan et­ki­siz ha­le ge­ti­ri­li­yor. Ora­dan gö­tü­rü­lüp, ken­di­le­ri­ni bek­le­mek­te olan he­li­kop­te­re ko­nu­lu­yor.
Şem­din Sa­kık ve kar­de­şi Di­yar­ba­kı­r’­a he­li­kop­ter­le ge­ti­ri­li­yor. On­la­rı, Özel Kuv­vet­ler Ko­mu­ta­nı En­gin Alan (Bal­yoz ve Er­ge­ne­kon da­va­la­rın­dan tu­tuk­lu), Jan­dar­ma İs­tih­ba­rat ti­mi­ne tes­lim edi­yor. Sor­gu­su­nu ha­len Er­ge­ne­kon da­va­sı­nın tu­tuk­lu sa­nık­la­rın­dan Ce­mal Te­mi­zöz ya­pı­yor. Ba­kın şu işe ge­ti­ren, sor­gu­la­yan ve ge­ti­ri­len de ce­za­evin­de.


‘Ba­na kim ni­çin kı­zı­yor an­la­ta­yı­m’

İki yıl ön­ce Sa­kık, “giz­li ta­nı­k” ol­ma­ya ka­rar ver­di. Ce­za­evin­de ifa­de­le­ri alın­dı. 18 yıl ör­gü­tün dağ kad­ro­sun­da bu­lu­nan, bir­çok ey­lem em­ri­ni ve­ren, can ya­kan Şem­din Sa­kık, ken­di­si­ne kı­zıl­dı­ğı­nı bi­li­yor. Sa­kı­k’­ın mek­tu­bun­dan çok çok kü­çük bir bö­lü­mü oku­ya­lım:
- 3 yıl­dır zi­ya­ret­çi­si yok: 12 Ey­lül 1980 As­ke­ri re­ji­min­den ka­çıp da­ğa sı­ğın­mış­tım. An­nem ve öz kar­deş­le­rim her an ölüm ha­be­ri­min ge­le­bi­le­ce­ği kor­ku­su­nu ya­şar­ken, üvey kar­deş­le­rim ise mi­ras or­tak­la­rın­dan bi­ri ek­si­lir bek­len­ti­si­ne gir­miş­ler­di. Ai­lem­den bi­ri­si ba­na ‘Sen dağ­day­ken çok akıl­lıy­dın. Ce­za­evi­ne dü­şün­ce ak­lı­nı mı ye­din?’ de­di. Mi­ras hak­kım olan her şe­yi elim­den al­dı­lar. Kar­deş­lik­ten at­tı­lar. Ai­le üye­le­rin­den her­han­gi bi­ri­si­nin be­ni zi­ya­ret et­me­si­ne ya­sak koy­du­lar. Top­lum­dan ba­na yar­dım­cı ol­mak is­te­yen­le­ri bi­le en­gel­le­di­ler. Tam 3 yıl­dır ce­za­evin­de be­ni zi­ya­ret eden tek ki­şi yok­tur.
- Par­ti­li­ler ba­na kız­gın: Sor­gu­cu­la­rın bü­tün ıs­rar­la­rı­na rağ­men ‘Kim­se­yi ta­nı­mı­yo­ru­m’ di­ye­rek, dağ­da bu­lun­du­ğum dö­nem­de be­nim­le iliş­ki­de olan Kürt si­ya­set­çi­le­ri ko­ru­ma­ya ça­lış­tım. Ben tes­lim ol­mak­la far­kın­da ol­ma­dan adam­la­rın ek­me­ğiy­le oy­na­mı­şım. Me­ğer adam­la­rın ‘si­ya­si çö­zü­m’ di­ye bir dert­le­ri, plan­la­rı, ça­ba­la­rı yok­muş. Adam­la­rın tek der­di bi­rey­sel ve ai­le­vi çı­kar sağ­la­mak­mış. Bu da an­cak dağ­da kan dö­kül­dük­çe müm­kün olu­yor­muş.
- Apo ba­na kız­gın: Avu­kat­la­rıy­la gö­rüş­tü­ğün­de be­nim is­mi­min ba­şı­na ‘al­ça­k’ sı­fa­tı­nı ge­ti­ren Ab­dul­lah Öca­lan, ör­gü­tün bü­tün geç­mi­şin­de ya­şa­nan suç­la­rın hep­si­ni ya­lan do­lan­lar­la öre­rek üze­ri­me yık­ma­ya ça­lış­tı. Öca­lan ve tay­fa­sı her gün be­ni öl­dür­me­ye ça­lış­tı. Ama kız­gın­lık­la­rı, düş­man­lık­la­rı din­me­di. Si­la­hı­mı bı­ra­ka­rak onun da Şa­m’­dan çık­ma­sı­na ne­den ol­muş­tum. Çün­kü her şe­ye rağ­men ya­şa­ma tu­tun­ma su­çu iş­le­miş­tim. Oy­sa Öca­lan haz­ret­le­ri sa­de­ce ölü­le­ri se­ver.
- İti­raf­çı­lar ba­na kız­gın: PKK iti­raf­çı­la­rı­nın ‘İ­yi ki sen de gel­di­n’ di­ye­cek­le­ri­ni san­mış­tım. An­cak ha­yal kı­rık­lı­ğı­na uğ­ra­dım. Ken­di ara­la­rın­da ‘O­nun is­mi­nin pe­şi­ne ta­kı­lıp dağ­la­ra çık­tık. Kos­ko­ca Şem­din Sa­kık na­sıl iti­raf­çı olu­r’ de­di­ler. İti­raf­çı­la­rın da sa­va­şın so­na er­me­si gi­bi bir dert­le­ri­nin ol­ma­dı­ğı­nı an­la­mış­tım. An­cak sa­vaş olur­sa öz­gür­lük­le­ri­ne ve gay­ri­meş­ru yol­lar­la ba­zı eko­no­mik rant­la­ra ka­vu­şa­cak­la­rı­nı fark et­tim. Ör­gü­te ve dev­le­te duy­duk­la­rı kız­gın­lık­la­rı­nın hın­cı­nı ben­den çı­kar­ma­ya ça­lış­tı­lar.
- PKK mu­ha­lif­le­ri ba­na kız­gın: PKK’­dan dış­lan­mış da­ğı­nık bir grup var. Bun­lar Tür­ki­ye ve yurt dı­şın­da bi­rey­sel gay­ret­ler için­de­dir. PKK’­nın si­lah­lı mü­ca­de­le­si­nin Kürt­le­re za­rar ver­di­ği­ni, si­lah­lı mü­ca­de­le­ye kar­şı ol­duk­la­rı­nı, si­lah­la­rın sus­tu­ru­lup si­ya­se­te bir şans ta­nın­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­yip du­rur­lar. Bun­la­rın ba­na dost­luk eli uza­ta­ca­ğı­nı umut et­mi­şim. Ya­nıl­mı­şım. Me­ğer, bu sah­te Kürt­çü­le­rin de ek­me­ğiy­le oy­na­mı­şım, sa­va­şı dur­dur­ma­ya ça­lı­şa­rak on­la­ra bü­yük za­rar ver­mi­şim. Es­ki sol­cu­lar ve Er­ge­ne­kon­cu­lar da ba­na kı­zı­yor.
- As­ke­ri yön­tem­le çö­ze­ce­ği­ni dü­şü­nen­ler kız­gın: Ben, sa­va­şın bir çık­maz ol­du­ğu­nu gör­dü­ğüm için gel­dim. Si­ya­si­le­rin dağ­dan ini­şi­mi hoş kar­şı­la­ya­cak­la­rı­nı bek­li­yor­dum. Oy­sa ağ­zı­nı açan her si­ya­set­çi ba­na ha­ka­ret et­ti. Me­ğer on­lar da sa­vaş­tan bes­le­ni­yor­lar­mış. Ba­rı­şın gel­me­si ha­lin­de gün­dem­den dü­şe­cek­le­ri­ni dü­şü­nü­yor­lar­mış.
- Top­lum ba­na kız­gın: Ai­le­min, Kürt si­ya­set­çi­le­rin, Öca­la­n’­ın, iti­raf­çı­la­rın, si­ya­set­çi­le­rin, as­ker­le­rin ba­na olan kız­gın­lık­la­rı­nı an­lı­yo­rum. Çı­kar­la­rı­nı ze­de­le­di­ğim için ba­na kız­gın ol­duk­la­rı­nı bi­li­yo­rum. Ya sa­vaş­tan za­rar gö­ren sı­ra­dan in­san­lar ne­den ba­na kız­gın? Si­la­hı bı­rak­tı­ğım ve 14 yıl­dır hüc­re­de tu­tu­lup ce­za­mı çek­ti­ği­me gö­re, top­lu­mun ba­na kız­gın ol­ma­ma­sı ge­re­kir.
İş­te, kı­zı­lan bu adam dün “giz­li­li­ği­” kal­dı­rı­lan ta­nık­tı. Dün­kü söz­le­riy­le de Sa­kık kız­dır­mış­tır. Çün­kü, an­lat­tık­la­rı­nın önem­li bir bö­lü­mü yo­rum­dan öte de­ğil­di.