Şiddet ile terörü sadece Müslümanlara has bir yöntem olarak gösteriyorlardı. İsrail’in Gazze’de yaptığı çocuk, kadın, yaşlı; sivil öldürmesini görünce düşünce değişti. Büyük çoğunluğu ABD ve Avrupa ülkelerinden pek çok insan, “şiddet ve terörün İsrail’i yönetenlerce de kullanıldığını” dile getiren protesto gösterileri yaptılar.

Bugüne gelindi.

Beklenen oldu.

İsrail, İran’ın Suriye’deki konsolosluk binasını vurmuştu. İran, kendi halkına verdiği “cevabımız olacak” sözünü tuttu. İsrail’e füze yağdırdı. İsrail ordusu sözcüsü “İran, SİHA ve füzelerinin yüzde 99’u İsrail hava sahasına girmeden düşürüldüğünü” ve can kaybının olmadığını, sadece küçük bir kız çocuğunun yaralandığını açıkladı.

★★★

Demir Kubbesi.

Davut’un Sapanı.

Arkasında ABD.

Ve İngiltere.

İsrail bu iki savunma sistemi ve arkasında iki süper askeri güç ABD ve İngiltere’nin desteği ile atılan orta ve uzun menzilli füzeleri, roketleri, kamikaze dronları, SİHA’ları avlıyor ve atmosferin en üst katmanlarına kadar ulaşarak havada ya da kaynağında yok ediyor. Bunu İran silahlı kuvvetlerinin bilmemesi mümkün değil. Bile bile 300 füze gönderdi. İran, İsrail’e bir çimdik atmış oldu. İran’ı yönetenler, “işte sözümde durdum, İsrail’i vurdum” demiş oldular.  

★★★

İsrail, kendisi vurandı.

İran, vekil kullanıyordu.

Vuran değil vurdurandı.

İran savaşma kararı aldığı ülkelerle çatışmayı kendi topraklarına taşımayan bir savaş stratejisi geliştirmişti. Irak’da, Suriye’de, Lübnan’da, Bahreyn’de, Yemen’de desteklediği silahlı örgütleri kullanıyordu. Adına “vekalet savaşı” denilen vuruşma biçimini 1979’dan beri kullanmaktaydı. İran, “bana dokunursanız  desteklediğim silahlı örgütlerle bölgeyi yakarım” diye korkutuyor ve kendini böylece korumaya alıyordu. İlk defa “vekalet savaşçılarının yanına kendi ordusunu da koydu” ve İsrail’i doğrudan kendisi vurdu.

★★★

Kılıç kınından çıktı.

Burada kalır mı?

İsrail cevap verecek.

Ve cevabını alacak.

İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, devlet televizyonunda konuştu ve “İsrail, İran’a misilleme yaparsa cevabımız bu geceki askeri harekattan çok daha büyük olacaktır. ABD İsrail’e destek verirse onun da üstlerini vururuz” dedi. İsrail Savaş Kabinesi de, bu yazının yazıldığı saatlerde, İran’ın doğrudan saldırısına nasıl bir cevap vereceğini görüşme toplantısı yapıyordu.

★★★

İran, İsrail’e doğrudan füze atınca başta ABD, tüm batı, Japonya dahil, İsrail’i korumaya geçti.

Açıklamaları okuyun.

Algı anında değişti.

Göreceksiniz.

Önceki geceye kadar İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığı algısı, İran’ın füze atmasıyla; “İsrail’in toptan ortadan kaldırılacağı” havasına dönüştü. İran’ın “meşru müdafaa hakkının” karşısına “İsrail’in kendini savunma hakkı” getirilmiş oldu.

★★★

Bölgemizde.

Sınırımızda.

Barut kokusu ,

Türk Dışişleri Bakanı, İran Dışişleri Bakanı’nı arayarak, “gerilimi artıracak adımların sona ermesini arzu ettiklerini” bildirdi.

Ülkemiz için.

Bölge için.

İnsanımız için

Yurtta Barış.

Dünyada Barış.

Istakozun içini yiyip kabuğunu bırakma modeli!

AKP’nin İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, Monaco’da bir yat kulübünde ıstakoz yemiş, bunu sosyal medya hesabından eş dost görsün mutlu olsun diye yayınlamış. Kıyamet koptu. Kendi partisinden Merkez Yürütme Kurulu üyeleri bile; “Milletimiz geçim sıkıntısındayken, devletimiz dişini tırnağına takmış ekonomiyi düzetmeye çalışırken, siz gidip Monaco’da ISTAKOZ yiyemezsiniz, hadi yediniz bunu paylaşamazsınız! Kendinize gelin, partiden defolup gidin!” sözleriyle yüklendiler. AKP milletvekili Şebnem Bursalı’nın ıstakozun içini yiyip kabuklarını bırakması AKP için ilk kez yapılmış bir yeme biçimi değil. 31 Mart seçimleri sonrası AKP’li başkanlarca yönetilen belediyelerin yerine seçilen yeni başkanlar; belediyeleri içi yenmiş kabukları bırakılmış ıstakoz gibi bulduklarını açıklıyor; halka “içi boşaltılmış, borç yükü yüksek belediye teslim aldıklarını” anlatmaya çalışıyorlar. Dün de sadece bizim gazete SÖZCÜ’de 3 başkanın yana yakıla anlattığı; “ıstakozun içini yeme haberi” vardı: 20 yıldır AKP’li başkanların yönettiği Kahramankazan Belediyesi kasası boş çıktı. Bursa Belediyesi, AKP’li başkan döneminde 6 aylık bütçesini seçim öncesi 3 ayda yediği belgelendi. Balıkesir Belediyesi, AKP’li başkan döneminde belediyenin 82 milyon dolar değerinde 102 arsasını sattı, kasayı boş bırakıp gitti.