Rusya’dan S 400 füzelerini aldık diye ABD, Türkiye’yi “F-35 savaş uçağı proje ortaklığından” attı. Ortaklık için yatırdığımız bir kaç milyar dolar paranın da üzerine yattı diye haberler okuyorum.

Doğru mu?

Bilmiyorum.

Araştırıp bulursam size de yazarım. Bugün yazmak istediğim;  F-35 savaş uçağı projesinden atılınca Türkiye boş durmadı.

★★★

F-35 uçaklarının benzeri ve muhtemelen ondan daha üstün “beşinci nesil” savaş uçağı yaptı. Adını “KAAN” diye koydu. KAAN savaş uçağı yüksek teknoloji ürünü; düşmanın yerini hatasız tespit etmek, kovalamak, kuşatmak ve vurmak gibi üstün manevra yeteneğine; süpersonik seyir, radar gizliliği ve çok ileri algılama kabiliyetine sahip.

★★★

Böyle bir uçak!

Milli ve yerli!

Bizim kendi insanımızın yaratıcı beyinsel kabiliyeti, proje geliştirme gücü sayesinde iktidarın onayı ve halkın vergilerinden toplanan parasal destek ile yapıldı.

★★★

Geçen hafta Çin Ordusu’nun yayın organı bir gazete; KAAN uçağı yapma başarımızı konu alan bir yazı yayınladı ve “Dünya’da beşinci nesil savaş uçağı üretenlerin kulübüne giren az sayıda ülkeden biri de Türkiye oldu” diye dünyaya duyurdu. Çin ordu gazetesinin KAAN’ ı yapmış olmamızı alkışlayan yazısının yayımlandığı hafta kavun üretici çiftçiler, iktidar partisi binasının önüne gelerek “kavunlarını kaldırıma öfkeyle atıp parçalayarak” duygularını dışa vurdular. Aynı hafta Türkiye’nin bütün üretim bölgelerinden; karpuz üreticileri, domates, fasulye, fıstık, fındık, patlıcan, yeşil biber, hıyar, sarımsak, bamya, patates, soğan aklınıza ne geliyorsa tüm tarımsal ürünlerin üreticileri feryat, figan, yazıklanma, pişmanlık, kızgınlık yükselttiler.

★★★

KAAN’ ı başarıyla yaptık.

Kavunda ser- sefil kaldık.

Karpuzda rezil olduk.

Domates perişan.

Antep fıstığı yenik.

Malatya kaysısı göçük. 

Rize çayı neşesiz.

Giresun fındığı tasalı.

Buğday üreten pişman.

İncir yetiştiren üzgün.

Üzüm diken gamlı.

Ayçiceği eken yaslı.

★★★

Çiftçi üretiyor.

Kazanamıyor.

Artan mazot, artan gübre, artan elektrik, artan taşıma, artan hasat maliyetleri ve kabaran banka borçları yüzünden çiftçi, ekimden vazgeçiyor, tarlayı boş bırakıyor.

Ertesi yıl da ekmiyor.

Çünkü kazanamıyor.

Kente göç ediyor.

★★★

Kentlerde ise maaşlı, ücretli, sabit gelirli, emekli aylıklı vatandaş yüksek fiyatlara yetişebilecek alım gücünü kaybetti, tane hesabına döndü, tüketimi kıstı.

İyi anlatayım.

Yanlış anlaşılmasın.

Eksik olmasın.

Kentlerde halkın yüzde 90’nı “yediğini-içtiğini- gezdiğini- gördüğünü kendi istediği için ya da serbest piyasa ekonomisinin normal işleyişi sonucunda” kısmadı.

★★★

Mecbur edildi.

Teslim alındı.

İktidar partisi başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın önce yanlış faiz politikası ile iflasa sürüklediği; “döviz durumu kasasını” sıcak para ile doldurmak için eli mahkum “evet” dediği ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in IMF’den ödünç alıp getirdiği “sıklaştırma” programının acı meyvesi olarak şehirlerde halk tüketimini kısmak zorunda kaldı.

“Sıklaştırma” dediler.

Alım gücünü budama.

Parasız bırakma.

★★★

Halkın satın alma gücüne sarkıntılık yapıldı. Bunun sonucunda tarlasında, bahçesinde, bostanında ürettiği ürünleri kentlerde aracılar eliyle satabilecek değerde fiyat bulamayan çiftçiler; Çanakkale’de, Balıkesir’de, Adana’da, Gaziantep’te, Giresun’da, Rize’de, Konya’da, Bursa’da, Trakya’da, Aksaray’da, AKP’nin kalesi Kayseri’de; “Alın terimizin karşılığını bekliyoruz” diye traktörlerine binip meydanlara indiler.

★★★

 Çiftçilerin ve onların kentlere göçmüş akrabalarının bütün seçimlerde oy desteği vererek seçip iktidarda tuttuğu partinin lideri; iyi işleyen bir ekonomik sistem kuramadığı için çiftçileri ölüme yatırdı.

Düşmana gerek kalmadı.

Çiftçiler zombi yapıldılar.

Çiftçi kavunu yetiştiriyor.

Kaldırımda parçalıyor.

“Gidin artık” demek istiyor.

Cumhurbaşkanı olmayacak!
Liderden üstün lider olacak!

CHP’nin genel başkanı Özgür Özel, merak edilene açıklık getirdi; “Cumhurbaşkanı adayı değilim” dedi. “Tarihe, cumhurbaşkanı olmuş bir kişi olarak değil Tayyip Erdoğan’ın iktidarını sonlandıran kişi olarak yazılmak istiyorum” diye de ilave etti. 350 yıllık dünya demokrasi tarihinde siyasi kişiler, ancak partilerini iktidara getirdikleri zaman lider oluyorlar. Bizim siyasi tarihimizde de aynısı yaşandı. Menderes, partisini iktidara getirdi lider oldu. Demirel partisini iktidara getirdi lider oldu. Özal, Ecevit, Erbakan, Erdoğan partilerini iktidara getirdiler lider oldular. Şimdi Özgür Özel, çıtayı yukarı taşıyor. Davanın bir neferi gibi çalışacağını ve “bu dönemi kapatıp yeni bir dönem açacak siyasi kişilik olacağını” yani liderden üstün bir lider olacağını söylüyor. Başarabilirse tarihe geçer. Halk, CHP’nin Türkiye’nin sorunlarını hangi yenilikleri yaparak çözeceğini bilmek, duymak, inanmak istiyor. Çözüm önerilerinizi görelim.