Karanlık fabrika...

Kulağa bilimkurgu gibi geliyor değil mi?

Ama Çin’de bu kavram gerçek. Üretim bantlarının başında ışık yok. İnsan da yok.

Sadece robotlar var. Hatta ışık gereksiz çünkü çalışanın gözü yok. Vizörler, sensörler ve kolu bükülmeyen makineler var. 7/24 mesai, sıfır mola, sıfır sendika.

★★★

Çin’in yükselen markaları bu sistemi vitrin gibi kullanıyor. Örneğin Xiaomi... Şubat ayında düzenlenen fabrika turuna katılmak için gecede 27 binden fazla kişi başvurdu ama sadece 60 kişi içeri girebildi. O da bir nevi piyango. Çünkü içeride göreceğiniz şey, bugüne değil, yarına ait: Otomasyon oranı yüzde 91. Bazı üretim hatları – örneğin döküm – tamamen insansız çalışıyor. İnsanlar sadece izlemede.

Zeeka ise yılda 300 bin elektrikli otomobil üretiyor; sadece tek bir fabrikasında 800 robot aralıksız çalışıyor. 60 bin işçiyi işten çıkarıp yerlerine robot yerleştirdi bile. Artık Çin’de üretim sadece ucuz değil, aynı zamanda duygusuz. Tesisin ışığını kapatınca kimse homurdanmıyor. Çünkü artık işçi sayılmıyor.

★★★

Bu dönüşüm öylesine büyük ki... The Wall Street Journal’a göre Çin’deki karanlık fabrika sayısı 2015’ten bu yana 7 kat artmış durumda. Ülke genelinde aktif endüstriyel robot sayısı 2 milyonu geçti. İmalat, artık kas gücüne değil, kodlara dayanıyor.

Peki neden? Çünkü ucuz işçilik artık Çin’in kozu değil. Maaşlar arttı. Nüfus yaşlandı. Gençler montaj bandı istemiyor. Dolayısıyla Pekin çözümü otomasyonda buldu. Başkan Şi Jinping’in “Made in China 2025” vizyonu, Çin’i artık sadece ‘dünyanın atölyesi’ değil, ‘dünyanın robot fabrikası’ yapmayı hedefliyor.

ABD, Avrupa, Brezilya, Afrika derken her ülke artık kendi sanayisini koruma derdinde. Çin’den gelen otomobil dalgası durdurulmaya çalışılıyor. O yüzden üretim çok, alıcı az. Buna “overcapacity” yani kapasite fazlası diyorlar. Şimdilik Çin iç pazarına satıyor ama bunun da bir sınırı var.

★★★

Oysa Batı’da tablo farklı. General Motors, Ford gibi firmalar hâlâ batarya tedarikçisi arıyor. Sendikalarla uğraşıyor. İklimlendirme, iş güvenliği, mola saatleri, yasal çerçeve... Hepsi üretim maliyetini yükseltiyor. Ve evet: Batı bu yüzden yavaş. Çin ise hızlı. Çünkü insan yok. Işık bile yok. Sadece üretim var.

Peki bu tablo gelecekte neyi değiştirecek? Belki de ilk kez teknolojik üstünlük, insanı denklemden çıkaran ülkelerin olacak. Artık mesele ucuz işgücü değil, insanı denklemden tamamen silen teknolojiler. Ve Çin bu konuda tek adım değil, birkaç çağ önde.

★★★

Ama unutmayalım: ışıkları kapatmak, sadece enerji tasarrufu değildir.

Aynı zamanda karanlığa işaret eder. İnsan emeğinin, kontrolün ve vicdanın çekildiği bir karanlık.

Ve bu karanlıkta robotlar üretmeye devam ederken, Dünya Ekonomik Forumu’nun geçen yıl yaptığı uyarı kulaklarımızda çınlıyor:

Önümüzdeki 5 yılda mevcut işlerin yüzde 23’ünde tektonik bir kayma yaşanacak. 83 milyon iş kaybolacak. Mevcut görevlerin yüzde 42’si otomasyona devredilecek. İş gücünün neredeyse yarısı yeni beceriler için yeniden eğitilmek zorunda kalacak.

Yani ‘loading...’ yazan sadece Çin’deki bant değil.

Bütün dünya bir yenilikçi yıkım çağının eşiğinde.

Ve Türkiye hâlâ ışığını arıyor.

Işıklar kapalı beyler...

Fabrikalar karanlıkta çalışıyor.