Önce iki takıma, taraftarlarına, camialara ve hocalara teşekkür edelim. Kaybedenin kazananı alkışladığı, kazananın kaybedeni kucakladığı arzu edilen bu finali, olması gerektiği gibi oynayan Beşiktaş ve Trabzonspor'un tüm fertlerine sonsuz teşekkürler. 

Demek ki bazı şeyler gerçekten istenince olabiliyor. 'Saygı' Türk futbolu için çok zor bir kelime değil.

2-1 KAYBETMEYİ TERCİH EDERDİ

Atatürk Olimpiyat Stadı'nda iki tarafın da avuçlarından kayan ve sonunda daha çok isteyenin elde ettiği bir kupa gecesi yaşadık. Trabzonspor açısından çok dramatik bitti. Şuna çok eminim; bir çok Trabzonsporlu 2-1 kaybetmeyi tercih ederdi. 2-2'yi bulduktan sonra uzatmada yenen o 'pis' gol çok daha fazla can yakıcı olmuştur. 

Statta atmosferi yaşadım. 2-2'yi bulunca tribüne gelen o parıltı ve coşku 3-2'de katmerli kâbusa dönüştü. Sonuçta bu statta kupa kaybetmeye alışık olmayan bir kitle çok büyük bir hayal kırıklığı ile ayrıldı. 

Öteki tarafta ise 90+4 golüne kadar bitmeyen bir istek gördük. Beşiktaş inanılmaz arzuluydu. Gerçek anlamda kayıp bir sezonun finalinde tüm varlığıyla asıldılar bu kupaya. Fizikten öte mental direnci hiç kırılmadı. 

OYUNCU BAZLI VASATLIK

Sezon boyunca gördüğümüz o kırılgan Beşiktaş geriye düştüğü halde hiçbir bölümde kopmadı. Trabzonspor'da tek tek bakıldığında oyuncu bazlı vasatlık sanki final maçını beklemiş gibiydi. Visca, Meunier, Berat, Umut Güneş, Fountas hatta zaman zaman Uğurcan...İnanılmaz siliklerdi. Canını dişine takan bir Onuachu vardı sanki.

 

2.01’lik boyuyla kendi yarı sahasından alev almaya başlayan ve topu 80 metre Beşiktaş ceza sahası içine kadar sürüp bir de aşırtma vuruşla golü atan Onuachu ateşi daha ilk anda Trabzon tribünlerine vermişti. Ayak uyduran olmadı ona.

Beşiktaş golü yedikten sonra daha agresif oynamaya başladı. Merkezi kapatan ve geriye yaslanıp bekleyen Trabzonspor'a kenar hücumlarıyla yüklendi ve iyi fırsatlar da buldu. Uğurcan 45'e kadar çok net 2 kurtarışla ilk yarıyı tuttu aslında ama Beşiktaş 'geliyorum' diyordu zaten. Ghezzal'ın penaltı golü içeriye girerken Beşiktaş için maçı yeniden başlattı. 

Rüzgarı arkasına alan Beşiktaş set hücumunu aynı şekilde devam ettirdi. Abdullah Avcı'nın tercih ettiği orta saha kurgusu anlamsız şekilde rakibi dipte karşılamaya devam edince derin koşular atan Salih Uçan doğru zamanda doğru yerde golle buluştu.  

2 ÖNEMLİ KIRILMA ANI

70'e kadar iki tane kırılma anı var. Beşiktaş'ın direkte patlayan topu maçı bitirebilirdi. Trabzonspor'un direkten dönen topu ise daha erken bir reaksiyon bulup maçı çevirme fırsatı yaratabilirdi. Sonra 89'da fırsat Trabzon'un kapısını bir daha çaldı. Pepe golü ile 2-2'ye gelmesi bana göre şans. Abdullah Hoca normal olarak işi uzatmaya götürmek için içeriye çok fazla hücumcu atmış oldu o dakika ve gafil avlandı.

DAHA İYİ BİR SON OLAMAZDI

Mutlaka içeride bu kadar fazla hücumcu varken uzatma bölümü için kafasında bir plan vardı ama Al Musrati ışıkları kapattı. Zihinsel olarak sahada olan bir takım 2-2'yi de bulmuşken o topu bir şekilde uzaklaştırırdı ama başaramadı Trabzon. Mental güç tükenişini orada gördük. Asist oldu resmen. Musrati de müthiş vurdu topa ve kupayı söküp aldı. Beşiktaş 6 hoca değiştirdiği sezonu kupayla kapatıp Avrupa'da play-off'u da cebe koydu. Daha iyi bir son olamazdı.

Trabzonspor ise Abdullah Avcı ile çok başka bir hikaye yazma fırsatını itti. Bu finali alabilse tarihi bir konumda olacaktı. İki taraf için de yıkıcı. Avcı'ya olan güven de kırılma yaşadı artık. Gelecek sezonun planları da yönetim işbirliği ile hoca üzerinden yapılmıştı ama kaçan bu balık yeni bir kriz doğurur. Homurtu başlar içeride. Camiayı az çok tanıyoruz. Şehrin bu dramatik kayıpla tölerans seviyesi çok düştü.

Günün sonunda bu final kaybedene kara zindan, kazanana gül bahçesinin yolunu gösterecek.