“Marketin önünden geçmeye korkuyoruz. Dört çocuğum var, kahvaltıda domates zor oldu artık! Zenginler için olabilir, bizim için değil.” Sevim Demir...

“En büyük zorluk yurt bizim için. 850 lira burs alıyorum. 450 lira KHK yurt parasına, 109 lirası aylık öğrenci ulaşım kartına gidiyor. Geriye bir şey kalmıyor! Verdiklerini alıyorlar... Dışarıda yemek, çay, kahve mi? Gidemiyorsunuz. Onlar zaten yok, hayal! Biz de istiyoruz dil kurslarına gitmeyi, kendimizi geliştirmeyi. Ama ekonomi... Ben ekonomistim diyerek olmuyor yani!” İlahiyat Fakültesi öğrencisi, Nevşehir’den İstanbul’a okumaya gelen Ümmü Gülsüm Erdemir...

YouTube’da röportajlar yayınlayan Sokak Kedisi soruyor: İktidar değişsin ister misiniz? Bir kadın yanıt veriyor: Sabır sabır nereye kadar sabredeceğiz? Olsun inşallah bir şeyler.

Farklı bir sokak röportajı sırasında Erdoğan’ı kastederek, “5 vakit namazını kılandan, Allah’ın kitabını bilenden korkmayacaksın” diyen kadına, yoldan geçen başka bir kadın şu karşılığı veriyor:

“Böyle düşünüyorlar ama ceremesini hep beraber çekiyoruz! Allah’ın kitabı ayrı, vicdan o! Herkesin ibadeti kendine. Ama artık et alamıyoruz, çocuğumuzu evlendiremiyoruz yahu... Fırına gidip bir ekmeğin hesabını düşünüyoruz.”

YouTube kanalı Ortaya Karışık Sokak Röportajları’ndan birinde kamera arkasında sessizce bekleyen genç bir kız kameraya yaklaşıp hem ağlıyor, hem konuşuyor:

“Vatandaş asla geçinemiyor. Ekonomi çökmüş yani. Kış geliyor mont almamız lazım ama olmuş 300 lira 400 lira! (Sesi titriyor, ağlamaya başlıyor) Parası falan olmayanlara çok kötü yani. Çünkü gerçekten geçinemiyoruz. Acınmak için konuşmuyorum. ÖYLE YANİ...”

Muhabir röportaj yaparken bir kadın bağıra bağıra, “Millet aç, aç. Değişmesi lazım bir şeylerin” deyip hiç durmadan geçip gidiyor.

Bir başka gün pazar yerinde röportaj yapan muhabir yurttaşlara ‘sizce iktidar değişir mi’ diye soruyor. Konuşan bir kadın sakin sakin şunları diyor:

“Olabilir... Gelecek olan kişilerin nasıl yöneteceklerine bağlı. Aslında güvendiğim çok da kişi yok. Bu güvensizliğin nedeni mi? Şimdiye kadar dini anlamda çok sömürüldük, öyle diyeyim size!

Türban konusunda yasa önerilmesini de seçimler yakın olduğu için oy toplamaya çalışmak olarak değerlendiriyorum. Ki, iktidara geleceklerini de düşünüyorum... Çünkü ekonomik kriz var!”

Bir başka röportajda başka bir kadın şöyle konuşuyor: “Kiramı ödeyemiyorum! Kızımın yanına taşınmak zorunda kaldım. İnşallah kurtuluruz! Ben AKP’ye oy vermiştim. Artık vermiyorum. Zenginlerin cebi doldu, yoksullar daha da yoksul oldu!”

***

Aslında milyonlarcalar... Buraya yedi kadının dedikleri sığdı ancak... Yaşadıkları şehirler, eğitim düzeyleri, dünya görüşleri, şiveleri farklı. Tek ortak noktaları var, hepsi de türbanlı! Yani, dünya liderinin “Birkaç tane türbanlı, nereden buluyorlarsa buluyorlar” dediklerinden.

Türban konusunda ‘gollük pası’ veren Kılıçdaroğlu ve ‘pası aldık, gölü atarız’ diyen, yıllardır türbanlı kadınların oylarını çantada keklik olarak gören Erdoğan; bu yazı ikinize gelsin!

Ya da yazıyı mazıyı boş verip talimat verin adamlarınıza. Bu videoları toplayıp sizin için hazırlasınlar, izleyin.

Bakın bakalım annelerin, emekçilerin, öğrencilerin, işsizlerin, marketin önünden bile geçmeye korkanların, kış geliyor mont 300 lira diye sokak ortasında hüngür hüngür ağlayanların, kahvaltıda alt tarafı domatesi çocuklarının önüne koyamayan kadınların gerçekte dertleri ne ve hakkınızda neler düşünüyor, zerre güvenmedikleri halde neden bir umut ışığı taşıyorlar yüreklerinde!

Yurttaş olarak yok aslında birbirimizden farkımız. Türbanlısı başı açık kadını, zengini fakiri, erkeği, yaşlısı, genci farkındayız. Başkasına ihtiyaç yok, görüyor yaşıyoruz gerçekleri. Kafaya taktığımız, uykularımızı kaçıran türban falan değil, geleceğimiz!

Memlekete saraydan bakan Erdoğan ve evinin mutfağından video yayınlayan Kılıçdaroğlu ile aramızdaki tek fark, onların kafaya taktıkları şey!