Japonya’da 7’den büyük deprem oldu; çöken binaların altında 128 kişi can verdi. Aynı büyüklükte deprem Türkiye’de olmuş ve resmi açıklamaya göre 52 bin can hayatını yitirmişti. Bu kıyaslamaya bakarak Türkiye’de yaşayan bizler Japonları hayranlıkla izledik. 

Hazırlıklıydılar.

Dayanıklı evler yapmış.

Sağlam şehir kurmuşlar.

Halkı eğitebilmişlerdi.

Deprem gününe denk geldi, Japonya’da bir uçak havalimanına iniş sırasında kaza yaptı, alev topuna döndü, yanmaya başladı. Japonlar 379 yolcuyu (pilotlarla hosteslerle birlikte) 20 dakika içinde tahliye edip kurtardılar.

★★★

Japonya’da deprem olunca enkaz altında kalanların soğukta donarak ölmesine izin vermediler. Saniye gecikmeden kurtarma başladı. Biz ise deprem enkazı altında kalan canlıyı donarak öldüren ülke olarak tarihe geçtik. Kızılay, deprem günü “çadır ticareti” peşinde koşan kurum damgasını yedi. Ve Kızılay’ı yönetenlerin hemen tamamının iktidar partisinden torpilli insanlar olduğu ortaya çıktı.

★★★

Türkiye’yi 22 yıldır yönetenler; “şehirlerin silüetini bozan betonlaşma yaratarak” parti zengini sayısını çoğalttılar. İstanbul’un tarihsel silüetini bozan işadamı iktidar partisine pahalı il binası yaptırıp hediye etmiş, itibar görmüştü.

Silüet bozucular.

Beton seviciler.

Çürük kent dikiciler.

İmar affı çıkarıcılar.

Şimdi; “depreme dayanıklı şehirler kuracağız” sözü vererek 80 gün sonra yapılacak seçimde oy çoğaltmak için seçim kampanyası başlattılar.

★★★

Kim?

Şehri betona boğdu.

Kim?

Şehri ranta kurban etti.

Kim?

Şehri yoksullaştırdı.

Kim?

Şehrin silüetine saldırdı.

Kim?

Şehri pahalılığa gömdü.

Kim?

Şehri işsiz deposu yaptı.

Kim?

Şehri mafyaya açtı.

Kim?

Şehir adaletini yok etti.

★★★

Yaşlı, genç, eğitimli, eğitimsiz, az gelirli, çok gelirli kent halkı, kampanyası başlatılan bu seçimlerde; “Kim kentimizi yaşanmaz hale getirdi?” diye soracak mı?

3 bela:

Pahalılık.

İşsizlik.

Yüksek kira.

Kentlere yapıştı.

Bugün Türkiye’nin bütün kentleri bu 3 büyük belanın altında kıvranıyor. Sorumlu kim? Belediye başkanları değil, 22 yıllık iktidar.

★★★

Seçilmiş belediye başkanlarının yetkilerinin üzerine Ankara’dan çökerek ve kentlerde büyük rant projelerini partili müteahhitlere açarak; “odağında insan olmayan, değer olmayan, doğa olmayan fakat sadece inşaat olan” yatırımları “işte hizmet ve eserler siyasetimizin ürünleri” diye sundular.

Pahalılık patladı.

Şehirleri vurdu.

Askeri kışlalar.

Konuta açıldı.

Kamu arazileri.

Ranta açıldı.

Yeşil alanlar.

Betona açıldı.

Yapı rantı ile zenginleşme bütün kentlere karşı savaşa dönüştü. Ve sonunda kente savaş açmışlardan oy alabilmek için adına “imar barışı” koyulan seçim rüşveti de verildi.

★★★

Şimdi kente karşı işlenen suçların teşvikçisi, işbirlikçisi; “Yeniden İstanbul... Yeniden Ankara....” diye tadı damağında kalmış özlem yükselten seçim kampanyası başlattı. Tüm Türkiye’yi 22 yıldır depreme dayanıksız, hazırlıksız kentler ülkesi haline getirenler; “depreme hazırlıklı kent kurmak için kentsel dönüşüm” vaadi üzerine seçim kampanyası kurguladılar.

Yine yalanlar!

Kim inanır?

Her seçimi kazandılar.

Yalana güveniyorlar.

Yalan galip gelebilir ama doğrular asla mağlup olmaz.

Gazeteciye yeşil pasaport rüşveti!

Hatırlanmak hoş bir duygu. Bugün “Çalışan Gazeteciler” günü. Elektronik posta ve telefon ile “Çalışan Gazeteci Günün Kutlu olsun” diye kutlama iletisi gönderen okurlara teşekkür ederim. Türkiye’nin şu anda parası ile pasaportunun değeri dünya sıralamasında çok aşağılara indi. Pek çok ülke; Türkiye’den turist olarak gelecek olanlara bile vize vermekte bin bir güçlük çıkarıyor. Türk pasaportu taşıyanları; “kaçak olarak çalışmaya ya da iltica etmeye niyetliler” kuşkusuyla karşılıyor. Daha dün İngiliz Hükümeti, “kaçak Türk akımını önlemek” için Ankara’ya bizim hükümete başvurdu. Pasaportunun bu derin itibarsızlığı yaşamakta olan ülkemizde bir “çalışan gazetecinin çalışmasının amacı, ülkenin pasaportunun itibarsızlık batağından kurtarılması” için yazılarını daha da keskinleştirerek ülkeyi yönetenleri uyarıp, eleştirmesi gerekir. Şu günlerde; halkın yaşadığı sıkıntıyı yaşamasınlar diye “gazeteciye de yeşil pasaport verilmesi” için hazırlık yapıldığı, TBMM’ye yasa teklifi verildiği haberleri okuyorum. Gazeteciye yeşil pasaport iktidar rüşvetidir. Gazeteciliği halktan iyice koparır, çürütür.