Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nin (AKTOB) kongresinde, turizmle ilgili tüm konular yerli ve yabancı uzmanlar tarafından konuşuldu. Ama en çok üzerinde durulan kuraklık, su sorunu oldu. Ülkemizde bu yılın 9 ayında 50 milyon turist ağırlandı. Gecelik yabancı turist harcaması 83 dolardan 116 dolara yükseldi. Turizm gelirimiz de 50 milyar dolar seviyesini geride bıraktı. Dünyada en çok turist çeken ülkeler arasında 4’üncülüğe, turizm gelirinde 7’inciliğe yükseldik.

Önceki bakanlar gibi otel sahibi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da turizmi 81 ilimize ve yılın 12 ayına yaymak; ürün çeşitliliğini artırarak Türkiye’yi dört mevsim deneyimlenebilen, küresel ölçekte tanınan önemli bir cazibe merkezi haline getirmek istediğini belirtiyor.

YENİDEN TASARLAMALIYIZ

AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, Resort Kongresi’nin sektörün en önemli buluşmalarından biri haline geldiğini, “Yıllar içinde turizmin ve turist profilinin değiştiğini” söyledi. Bu değişikliği şöyle anlattı:

“Turizmde başarıyı ancak fark yaratan, kendi hikayesini özgün bir şekilde anlatan ve stratejisini kurgulayan destinasyonlar yakalayabilir. İklim krizi, sürdürülebilirlik, jeopolitik belirsizlikler ve dalgalanmalar nedeniyle turizmde bilinenler artık geride kaldı. Turizmi, ürünü, pazarlamayı, iş birliğini, gelir modelini ve misafir deneyimini yeniden tasarlamak zorundayız.

TURİZMDE DÖNÜŞÜM

Bugün dünya turizminde başarı; fark yaratan, kendi özgün hikâyesini cesurca anlatan, stratejisini veriyle ve akılla kurgulayan destinasyonların elinde. Neden yeni stratejiler diyoruz? Çünkü dünün ezberleriyle, bugünün ve yarının misafirini ikna etmemiz mümkün değil. Pandemi sonrası yeniden şekillenen seyahat motivasyonları, iklim krizi ve sürdürülebilirlik baskısı, dijitalleşme ve yapay zekânın dönüştürücü gücü, jeopolitik belirsizlikler ve ekonomik dalgalanmalar... Bütün bunlar bize gösteriyor ki, turizmde ‘bildiğimiz’ dönemi geride bıraktık.”

Turizm sektörü dönüşüm çağının tam merkezinde. Yenilikçi farklılık anlayışıyla; sektörün değişen ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirilecek, müşteri deneyimini zenginleştirirken çevresel ve toplumsal sorumlulukların da ön planda tutulması hedefleniyor.

Bugün misafirler; kültürel mirasın modern yorumlarla buluştuğu, gastronomi, sağlık, spor, sanat gibi alanlarda yeni konseptler üreten destinasyonlara yöneliyor. İşte bu nedenle Türk turizminin fark yaratması gerekiyor. Ancak, rakip ülkelerdeki otel yatırımlarının finansman kaynaklarına bizlerden daha kolay erişmeleri, rekabet gücümüzü, yükselen sabit maliyetlerin döviz kurundaki artışın üzerinde seyretmesi ise fiyat-performans rekabetini azaltıyor.

HER ALANDA SU TASARRUFU

Turizmin geleceğinin en önemli parçalarından biri, doğal kaynaklarımızın korunması ve yönetimidir. AKTOB, “Bir Damla Bir Dünya” mottosuyla su tasarrufu kampanyası başlatıyor. İyi de yapıyor. Çünkü Akdeniz havzası çölleşmeyle karşı karşıya. Türkiye’yi de susuzluk bekliyor. Antalya’da 350 bin otel odası var. Her odada günlük ortalama 1.500 litre su harcanıyor. Bu harcamaya su mu dayanır.

 AKTOB Başkanlığı’na ikinci kez seçilen Kaan Kavaloğlu, su tasarrufu konusunda otelcilerin neler yapacağını bize şöyle anlattı: 

 “Toplam su tüketiminin yaklaşık yüzde 15’ini oteller oluşturuyor. Su kullanımının azaltılması için tesislerde özel birimler kurulacak.

-Yağmur suyu toplanarak bahçe sulamada kullanılacak.

- Peyzajda kuraklığa dayanıklı türlere geçiş yapılacak.

- Lavabolarda ve duşlarda çıkan gri sular ön arıtma sonrasında tuvalet rezervuarlarında, temizlikte ve yeşil alan sulamasında kullanılacak. 

 -Suyu israf eden ekipmanlar yenilenecek.

- Klasik musluklar, sensörlü ve düşük basınçlı bataryalarla değiştirilerek yüzde 50 tasarruf sağlanacak.

- Eski tip duş başlıkları düşük akışlı modellerle yenilenecek.

- Yüksek su tüketen sifon sistemleri çift kademeli seçeneklerle değiştirilecek bunun tasarrufu yüzde 75’e ulaşacak.

ONLAR DA YAPSIN

Kaan Kavaloğlu, “Çalışmalarının dünyaya örnek olacağını” belirtti ve SÖZCÜ’ye şunları söyledi:

“Su kaynaklarının azalmasının, 2050’de dünya nüfusunun yüzde 40’ını olumsuz etkilemesi bekleniyor. Türkiye de, benzer risklerle karşı karşıya.  Gelecek nesillere sürdürülebilir bir çevre bırakmak istiyorsak sorumluluğu bugünden almalıyız. Otellerde yeniden kullanım projeleri ve tasarruf uygulamaları için gerekli birimleri oluşturduk. Su tüketiminde oteller yüzde 15’lik paya sahip olsa da tarım sektörü yüzde 70 oranıyla başı çekiyor. Biz turizmciler üzerimize düşeni yapıyoruz. Tarım kesimi için de önlemler alınmalı.”

 REKABET BÜYÜYOR

Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Erkan Yağcı, 2030’da seyahat eden insan sayısının 2 milyara ulaşacağını söylüyor. Yeni yılda Çin’in küresel turizme girmesiyle sektörde sıralamanın değişeceği görüşünde.

Türkiye’nin turizmde pahalı bir ülke olduğuna ilişkin yorumlarla ilgili olarak Yağcı, şunları söyledi: “Türkiye turizminin en büyük sorunu yarattığı değerin karşılığını alamamasıdır. Önümüzdeki 5 yılın stratejisini oluşturacak en önemli konu yaratılan değerden hak edilen payı almak olacak.”

Göller, çaylar, nehirler, su kaynaklarının giderek kuruduğu günümüzde, turizmciler de haklı olarak kaygılı. Aslında bu hepimizin meselesi. AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu’nun önerileri birçok alanda hayata geçirilebilir. Susuz günlere hazır olmalıyız. Bakın ne kar var, ne
yağmur...