Galatasaray'a karşı alınan yıpratıcı mağlubiyetin izleri henüz Kadıköy sokaklarında ve Fenerbahçe stadındaki tazeliğini korurken, rakip kim olursa olsun bu yarayla sahaya çıkmak oldukça zorlayıcıdır. USG geçen sezonki performansından uzak olsa da, diri ve genç bir takım. Üstelik oturmuş bir sistemi yürütüyorlar. Fenerbahçe ise, ön hattını neredeyse tamamen yenilemiş, uzun süredir ilk 11 şansı ve yeterli süre bulamayan oyunculardan oluşan bir kurguyla sahaya çıktı.

İlk 25 dakikada USG karşısında pas yapamayan ve rakip ceza sahasına bile giremeyen Fenerbahçe, bu düzensizliğin sıkıntısını yaşadı. Ritim bulmaya çalışan Cengiz Ünder ve İrfan Can Kahveci kanatları, savruk En Nesyri önderliğinde bir türlü organize olamadı.

Fred-Amrabat-Szymanski orta sahası rakip akınlarına engel olmaya çalışırken işin hücum yönünde bir türlü aranan bağlantıyı kurmayı beceremedi. Normalde rakip yarı sahada topla buluşması ve yeteneklerini sergilemesi beklenen İrfan Can, kendi yarı sahasının ortalarında rakiple boğuşup top kaptırmaktan başka bir şey üretemedi. Cengiz'in mücadelesi iyiydi ama ondan beklenen yeteneklerini kaybetmiş gibi. 

Maç, Livakovic ve USG'li oyuncular arasında geçen bir düelloya dönüşürken, Fenerbahçe'nin rakibi ilk kez kendi ceza sahasına hapsettiği ve sağlı sollu kornerlerin kullanıldığı dakikalarda gelen Çağlar Söyüncü golü, takıma nefes aldırdı.

Biri En Nesyri'ye sakin ol desin!

İkinci yarının ilk 15 dakikasında üç net pozisyona giren En Nesyri, bu pozisyonlardan birini gole çevirebilseydi maç çoktan kopabilirdi. Ama Faslı futbolcu, bir golcüde en olmaması gereken "panik ve dengesiz" tercihler nedeniyle fırsatlar harcamaya devam ediyor. Birinin bu çocuğa sakin olması gerektiğini söylemeli. Böyle devam ederse, kaynayan Kadıköy kazanınca haşlama olması kaçınılmaz. Kötü bir forvet olduğunu düşünmüyorum ama golcü dediğin güven verir. Fenerbahçe'nin ilk 11'ini En Nesyri'ye yaptırsak, o bile şu an kendisini yedek bırakır.

Osayi'nin riskli hamleleri

Gelmeyen ikinci gol sonrası, oyuna tekrar olan USG, Livakovic duvarına tosladı. Ardından USG'nin kırmızı kartı ve Fenerbahçe'nin ikinci golü, Kadıköy'de diken üstünde maç izleyen taraftara 'oh' dedirtti. Ama sakatlıktan sonra ilk kez forma giyen Osayi Samuel, acemice gördüğü ilk sarı kartı unutmuş gibi, ceza sahası içinde anlamsız bir müdahaleyle penaltı yaptırdı.

Osayi, bu tarz riskli hamleleri çok fazla yapıyor. Bu sefer, maç eksiği olmasının verdiği dezavantajla zamanlamayı da iyi yapamadı ve son dakikaları tehlikeye attı. Neyse ki, maçın başında Fenerbahçe'yi ablukaya alan USG oyuncularının, uzatmalarda skoru değiştirecek gücü kalmamıştı.

Fenerbahçe, belki iyi bir oyun oynamadı ama verilen mücadele, oyuncuların Galatasaray yenilgisine olan tepkisi açısından olumluydu.