Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bundan iki yıl önce “Kurtar bizi Şimşek” diye göreve getirilmişti...

“NAS politikaları” ve “Faiz sebep, enflasyon sonuç” söylemleriyle çöken ekonomiyi yoluna sokacaktı...

Ancak... İki yılda umutları tüketti!

Enflasyonu indiremedi... İşsizliği düşüremedi...  Petrol, doğalgaz ve elektrik fiyatları tavan yaptı... Ülkede yoksulluk arttı.

Zamlarda, ağır vergilerden, enflasyon ve pahalılıktan perişan olan millet “Daha ne kadar kemer sıkacağız?” diye soruyor.

Bu ay açlık sınırı 25 bin 92 liraya, yoksulluk sınırı ise 81 bin 733 liraya çıktı.

Ülkede tuzu kuru olan nüfusun sadece yüzde 20’si (Toplam 17 milyon 200 bin kişi). Onların parasal bir sorunu yok! Kalan yüzde 80’in (68 milyon 800 bin kişinin) hali ise duman!

★★★

Mehmet Şimşek şimdi iktidar yandaşlarının bile ağır eleştiri oklarının hedefi oluyor.

“Şahlanıyoruz” “Uçuyoruz” derken ağır zamlar kolumuzu kanadımızı kırdı, yere çakıldık!

İktidar yandaşı Yeni Şafak Gazetesi bile bu duruma isyan etti “Ekonomide rasyonel çöküş!” diye başlık attı.

“Üretim düştü... Sanayi duruyor... Şirket iflasları katlandı” dedi.

Mehmet Şimşek’in göreve başladığı gün ilk söylediği lâflardan biri “Rasyonel” sözcüğü idi... “Türkiye’nin rasyonel zemine dönmekten başka çaresi yok” demişti.

Fransızca’dan Türkçe’ye giren “Rasyonel” kelimesi bilindiği gibi “Akılcı, akla dayanan” anlamına geliyor.

Peki, akılcı ekonomi böyle mi oluyor?

“Rasyonel” diye diye milletin canını çıkartmak akılcılık mı?

★★★

Emeklisinden memuruna, işçisinden çiftçisine, sanayicisinden esnafına, insanlar yanıp tutuşuyor.

19 Mart’taki Ekrem İmamoğlu operasyonu, her şeyin üzerine tuz-biber ekti.

Merkez Bankası ekonomide panik çıkmasını önlemek için 57 milyar dolar gibi muazzam bir parayı feda etmek zorunda kaldı.

Bu yetmedi, faizleri de yüzde 42.5’den yüzde 46’ya çıkarttı.

Yine de, ekonominin toparlandığı söylenemez!

Fiyat artışları insafsızca devam ediyor.

Üretim yetersiz... Sanayi durgun... Şirketler zor durumda...  İflas haberleri artıyor...

Yabancı yatırımcılar gelmiyor... Yerli yatırımcılar bile Mısır, Romanya gibi ülkelere kaçıyor.

Neden bütün bunlar?

Hukuksuzluktan, adalet yokluğundan!

★★★

Ülkede, ekonominin hayat damarı olan TÜSİAD gibi önemli bir kuruluşun yöneticileri bile, eleştiri haklarını kullandıkları için gözaltına alınırsa...

Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ başta olmak üzere iktidarın siyasi rakipleri hapse atılırsa...

Hak arayan üniversiteli gençler tutuklanırsa...

Bu güvensizlik ortamında ekonomi daha da büyük darbeler yer!

Bunu Mehmet Şimşek de bilir tabii ki... Fakat söylemeye gücü ve cesareti yetmez. Hal böyle olunca da ekonomi asla düzelmez!

Sevindirici bir haber...

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılına ilişkin “Ulusal Eğitim İstatistiklerini” açıkladı:

“Türkiye’de okuma-yazma bilenlerin oranı yüzde 97.8 oldu.”

Bir toplumun cehaletten kurtulması, yüzde yüze yakının okur-yazar olması gerçekten sevindirici bir olay...

Yüksek öğretimde bile oran çok iyi... 25-34 yaş gurubunun yüzde 44.9’u üniversite veya yüksek okul mezunu...

Bu sonucu Büyük Atatürk’ün devrimlerine borçluyuz...

622 yıllık Osmanlı İmparatorluğu yıkıldığında, bütün ülkede okuma-yazma bilenlerin oranı sadece yüzde 5’di... Nüfusun yüzde 95’i ümmî idi. Kadınlar arasında okur-yazar oranı yüzde 1’i bile bulmuyordu.

Türkiye Cumhuriyeti, 102 yıl önce yıpranmış, cahil, yoksul bir toplumla yola çıktı.

Mustafa Kemal Atatürk gibi eşsiz bir önderin yaptığı harf devrimi ve eğitim seferberlikleri sayesinde Türkiye’de okur-yazar oranı hızla yükseldi.

Bugün geldiğimiz nokta yüzde 97.8 oranla memnuniyet verici...

GÜNÜN SÖZÜ

Eğer talihsizse kişi, muhallebi yerken, kırılır dişi!