RİYAD’DA yaşanan Süper Kupa fiyaskosunun nedenini anlamak için filmi biraz geriye sarmak şart.
MEHMET Büyükekşi, tarihin en zayıf yönetim kurulu ile Türk futbolunun büyük sorunlarını çözmek için tek aday olarak girdiği seçimde 335 oyun sadece 169’unu aldı. Daha o gün kabul görmediğini futbol ailesi ona belli etmişti.
BÜYÜKEKŞİ kimseye güvenmeyen bir yapıya sahip. O yüzden gelir gelmez TFF’nin kurumsal hafızası olan 100’e yakın çalışanla yolları ayırdı. Ardından hiçbiri futbolun içinden gelmeyen likayatsiz kişiler alakasız görevlere atandı. “Sadece 2 genel sekreter yardımcısı olacak. Bir tanesi futboldan, diğeri idari işlerden sorumlu olacak” dedi ve hepsi futbolun içinden gelen 7 genel sekreter yardımcısının görevine ya son verdi ya da titrini değiştirdi.
EREN Yeşilyurt gibi tartışmalı bir isim Genel Sekreter Yardımcısı olarak atandı. Üç ay önce TFF’ye zeytinyağı satmaya çalışan Yasemin Erdemir Güzeloğlu, TFF Kaynak Geliştirme ve Pazarlama Direktörü oldu. Futbolun F’sinden anlamayan, “Türkiye Kupası ne?” diyen Medine Arslan, Kurumsal İletişim Direktörü oldu.
GAZETECİLİK kökenli önemli iletişimcilerle yıllardır sağlanan sağlıklı iletişim ortamı bozuldu, dışarıdan iki PR ajansı ile anlaşıldı. Ajanslardan birine aylık 160 bin TL artı masraflar, diğerine 270 bin TL artı masraflar olmak üzere 500 bin TL’yi aşkın ödeme yapılıyor. Peki bu ajanslar ne yapıyor? İşin sadece etiket kısmı ile ilgilenip fatura kesiyor. Riyad seyahatinde harcama bütçesi 700 bin dolardı. Bu fazlasıyla aşıldı. Alakasız tipler, influencerlar da kafileye dahil edildi.
SÜPER Kupa’da bağıra bağıra gelen krize TFF’nin sürekli etiketle uğraşan idari ekibi ve PR’cıları “Nasıl olsa son dakikada hallederiz” diyerek bakınca, bomba kucaklarında patladı. Liyakatsizliğin sonu tarihi hüsranla bitti.