Çarşamba akşamı ARENA’da, ekibimizdeki soruşturmacı gazetecilerden Fırat Fıstık kardeşimizin, grafikler ve fotoğraflar eşliğinde ekrana getirdiği “Yenidoğan Çetesi” haberini izlerken dehşet içinde kaldım.

Önce Emrullah Erdinç’in duyurduğu, Fırat’ın da alıntılar yaptığı fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, tüyler ürperten suçlamalarla dolu 494 sayfalık iddianamesini tamamladı.

İddianamede, şüphelilerin, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarını sağlayarak SGK’den yüksek ücret tahsil ettikleri, bazı hasta yakınlarından fazladan para alınarak maddi çıkar sağladıkları ve bu yollarla toplanan kanlı kazançların çoğunluğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi şüphelilerle paylaşıldığı belirtildi.

★★★

Hastane sahipleri ve başhekimlerin örgüt hiyerarşisine dahil olmamakla birlikte örgüte yardım ederek maddi çıkar sağladıkları anlatılan iddianamede, şüphelilerin yaptıkları bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 kat artırdıkları kaydedildi.

Çetenin bebek hastaları, uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastaneler yerine, şüphelilerin seçtiği hastanelere yatırdığı vurgulanan iddianamede, bundan amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan ekstra kazanç sağlanması olduğu kaydedildi.

★★★

Tüyler ürperten bulgularla dolu iddianamede, maktul bebeklerin özellikle her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu şekilde bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu aktarıldı.

Şüphelilerin ayrıca usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak da kendilerine maddi kazanç sağladıkları vurgulandı.

Şüphelilerden Fırat Sarı’nın elebaşısı olduğu “Yenidoğan Suç Çetesi”nin çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet verdiği ve sağlık hizmetinin kendilerini doktor olarak tanıtan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla yerine getirilmesi nedeniyle bebek ölüm vakalarının arttığı öne sürüldü.

★★★

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Örneğin ​​​​​​​tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı’nın Doktor Fırat Sarı’ya “Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde birçok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu” söylediği kaydedildi.

​​​​​​​Reyap Hastanesi’ndeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar’ın Fırat Sarı’nın asistanı şüpheli Hasan Basri Gök’le yaptığı şu tüyler ürperten telefon konuşması de kayıtlar arasında yer aldı:

Hasan Basri Gök: “Mehtap, çocuğu öldür. 50 satürasyonlu (kandaki oksijen oranı) çocuk mu olur?”

Mehtap Sayar: “Öldüreceğim de öldürsem de bir dert, biliyorsun yani.”

İddianameye göre şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir, şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaştığı Fırat Sarı’nın hastanelerine yönlendirdi.

Bu arada Hasan Basri Gök‘ün, acil tıp teknisyeni Hakan Doğukan Taşçı ile arasında geçen konuşmalar ailelere kurulan korkunç planı ortaya çıkardı:

Hakan Doğukan Taşçı: Bu sevk olacak hastayla ilgili var mı?

Hasan Basri Gök: Gelecek haber ondan bugün. Konuştum anasıyla, babaannesiyle...

Hakan Doğukan Taşçı: Ödeme için mi? Sen hocayla kesinleştirdin mi, kesin mi yani?

Hasan Basri Gök: Kanka ben onu halledeceğim. Bugün bizim para yatsın, en azından kendi paramız yatsın onu bir kurtaralım. Ondan sonra aile ile ameliyat için konuşacağım. 150 bin fiyat çekeceğim. Uygun mudur?

Hakan Doğukan Taşçı: Tamam ama hasta çok dayanmaz haberin olsun. Akciğerleri boydan boya kapanmış, sabah kötüleşmiş, kaymış yine.

Hasan Basri Gök: Bak, o çocuk ölecek, rüyamda gördüm dedim.

Hakan Doğukan Taşçı: Satürasyonu 10’a kadar düştü yani çok yaşamaz. Sevkini hızlıca yapmamız lazım. Ölürse başımıza da sıkıntı olacak bak, bu çocuk kardiyak hasta, uğraşırız yani göndermemiz lazım.

Hasan Basri Gök: Doğukan sen çocuğu bugün yaşat tamam mı? Ben ne yapacağım biliyor musun? Gidip babayla, anayla görüşeceğim, şimdi bugün parayı alacağım. Kanka bugün bir alem yaparız o parayı bir kurtarayım.

★★★

Bir bebeğin ölümünün ardından şüpheli Hakan Doğukan Taşçı ile şüpheli Hasan Basri Gök arasında yapılan diğer telefon görüşmeleri de iddianamede yer buldu:

Hasan Basri Gök: Bize ne. Bırak bebek ölsün ki rahat şikâyet edelim.

Hakan Doğukan Taşçı: Kanka yazık ya, çocuk gözümün önünde öldü.

Hakan Doğukan Taşçı: Ne tdp takmışlar ne inotrop başlamışlar ne kavid yapmışlar ne curosorf yapmışlar.

Hasan Basri Gök: Hiçbir şey yapmamışlar, ölsün demişler!..

★★★

İddianamede şu hastanelerin adlarına yer verildi:

■ Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

■ Doğamed Sağlık Hizmetleri

■ Ekip Sağlık Hizmetleri

■ Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri

■ Medilife Sağlık Hizmetleri

■ Özel Avcılar Hospital Hastanesi

■ Özel Avrupa Şafak Hastanesi

■ Özel Bağcılar Medlife Hastanesi

■ Özel Doğa Hospital

■ Özel İstanbul Şafak Hastanesi

■ Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri

■ Refik Arslan Sağlık Hizmetleri

■ Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi

■ Silivri Kolan Hastanesi

■ Yonca Sağlık Hizmetleri

■ Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi

■ Gmz Sağlık Hizmetleri

■ Özel Reyap İstanbul Hastanesi

■ Özel Trg Hospitalist Hastanesi

(Bunlardan Özel Avcılar Hospital’in sahibi eski Sağlık Bakanlarından Dr. Mehmet Müezzinoğlu...)

★★★

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez de “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplam 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisleri istendi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis talep edildi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası istenildi.

Savcılık ayrıca malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesini talep etti...

★★★

Başarılı soruşturmacı gazeteci Fırat Fıstık, dosyanın bilinmeyenlerine ulaşabilmek için yoğun biçimde çalışıyor. Gelecek çarşamba akşamı ARENA’da, son yılların en korkunç insanlık suçlarıyla dopdolu bu haberle ilgili son gelişmeleri ekrana getirmeyi sürdüreceğiz.