Merkez Bankası politika faizini, enflasyonda istenilenin olmadığını söylemesine rağmen 3 puan indirdi. Merkez Bankası’nın açıklaması bundan sonra kur artışının yüzde 1.5’i aşmayacağını ima ediyor ama döviz talebi ne olacak, önümüzdeki dönemde göreceğiz.
Dün faiz kararıyla birlikte, otomobilde vergilerin yüksek oranlı artırıldığına şahit olduk. Bakanlık bunun gerekçesini “artan cari açığı düşürmek” olarak açıkladı. Kısacası; otomobil ithalatını gerektiren dövizi bulmakta bile zorluk çekilirken, dövize talebini artırabilecek bir faiz indirimi yapılmak zorunda kalındı.
Merkez’in enflasyon eğiliminin düzelmediği, temmuz enflasyonunun yüksek çıkacağını söylemesine rağmen 3 puanlık indirim yapması, “zorunlu bir indirim oranı” olarak görüldü. Merkez’in “mevcut faizlerin çok yüksekte kalması” korkusu yaşadığını söyleyebiliriz. Kısacası; Merkez bundan sonra indirim yapılabilecek bir iklimin olmayabileceği tedirginliği yaşıyor olabilir.
Bu tedirginliğe rağmen Merkez’in, bundan sonraki indirimler için temkinli bir üslup kullanması bekleniyordu. Ancak Merkez, “bundan sonra indirimlerin devam edeceğini, ama indirim oranının gelişmelere göre belirleneceğini” söyledi. Karamsarlık algısı yaratmamak için böyle yaptığı tahmin ediliyor.
Merkez, fonlama faizi konusunda ise beklendiği gibi ihtiyatlı davrandı. Gecelik borç verme faiz oranı tavanını, 3 puanlık farkı koruyarak, 46’ya çekti. Böylece sıkı paranın devam edeceği mesajını verdi.
KURLAR TUTULABİLECEK Mİ?
Merkez, açıklamasında, “öncü verilerin temmuzda enflasyonun, aya özgü unsurlarla geçici olarak artacağını” söyledi. Bu ibare, temmuz enflasyonunun manşette yüzde 2’nin üzerinde olacağının işareti olarak görüldü. Bu durumda Merkez’in baktığı mevsimsellikten arındırılmış oran yüzde 2.5’i bulabilir. Buna rağmen 3 puanlık indirim yapılması cesur bir adım olarak görülebilir.
Merkez, talep koşullarının dezenflasyonist etkisinin arttığını ama enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından hâlâ risk unsuru olmaya devam ettiğini belirtti
Açıklamada “Fiyat istikrarı sağlanana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşunun, talepte dengelenme, TL’de reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini destekleyeceği” belirtildi.
İç talebin zayıfladığı bilinirken, kurlarda son dönemde görülen aylık yüksek artışların, enflasyon beklentilerinin düzelmesine engel olduğunu görüyoruz. İktisatçılara göre Merkez Bankası bundan sonra kur artışının düşük tutulacağını ima ediyor. Bu sözüne uyduğu takdirde; “kurların sepet bazında aylık artışının yüzde 1.5’i geçmemesi” gerekiyor. Son aylarda yüzde 2.5’lik aylık kur artışları görülürken, Merkez’in artışı nasıl sınırlayacağı ise piyasa tarafından merakla izlenecek.
Kurların yüksek oranlı artışında en önemli neden özellikle ihracatçıların kurlarla ilgili artan talepleriydi. Şimdi kurlardaki artışın frenlenmesi halinde ihracatçıların yeniden seslerini yükseltmeleri kaçınılmaz olacaktır.
Kısacası; “otomobil ithalatı için gereken dövize bile hassas bir ekonomideyiz ama enflasyon beklentileri düşmemesine rağmen, faizleri yüksek oranlı indiriyoruz” denilebilir. Mevcut yük faiz nedeniyle Banka yönetimi, kendisini 3 puanlık indirim yapmak zorunda hissetti gibi görünüyor. Tüm kesimlerin bunu istediğini biliyorduk; Merkez bu taleplere uydu diyebiliriz.
Umarız; kararı verirken, “mevcut oranın yüksek olduğu, faizin asılı kalabileceği kaygısı” gibi teknik bir gerekçeye dayanmıştır.
Umarız; yüksek oranlı indirim kararında siyasi baskı rol oynamamıştır.