Kolay havaya giriyor, hatalarımızı görmüyoruz. Portekiz’in hocası Roberto Martinez maçtan önce “Türkiye’nin zaaflarını çok iyi biliyoruz” demişti. O dersine çalışmış. Vincenzo Montella da onun ekmeğine yağ sürünce paramparça olan bir takım izledik. Gürcistan maçındaki artı averaj ve kazandığımız özgüven de gitti.
Kazanan takımın 11’ini bu kadar bozarsan, seni de bozarlar.
Şunu da unutmayalım, biz futbolcularımızı fazla abartıyoruz. Ferdi’nin kanadı otoban oldu, Abdülkerim tel tel döküldü, Barış Alper ayakta duramadı. Bunlar yere göğe koyamadıklarımız. Gerisini de siz düşünün.
Kanat savunmamız facia. Adam takibi de yok alan yerleşimi de. Çizgiye inenin topu içeri çevirmesi yetiyor.
Samet saatli bomba. Gürcistan maçının yıldızıydı, bu maçta da ayakta kaldı ama işte güvenemiyorsun. Kaleciye bakmadan geri pas atıyor.
Yunus Akgün en son ne zaman maça çıktı da bu maçta 11’de? Arda Güler 70’te oyuna girince dinlenmiş mi oldu? Mert Müldür niye kesik yedi? Bunun gibi onlarca soru sıralanabilir. Üstelik emekli olmuş ama farkında olmayan bir Ronaldo sahada.
41 yaşındaki Pepe’yi zorlayamadık bile. Şunu kabul edelim fizik olarak da iyi değiliz, taktik anlayış olarak da. Üstelik takım disiplinimiz de yok. Oyuncuların ayakları titriyor yetmiyor yenen ilk golden sonra gardımız da düşüyor. Turnuvanın en kötü takımı görüntüsü verdik. Tüm bunlar da Montella’ya yazar.
Ya ayağa kalkıp Çekya maçında reaksiyon veririz ya da savrulur gideriz. Yoksa dinlenme sırası Montella’ya gelir.