Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, genç denecek bir yaşta aniden aramızdan ayrıldı. Kendisine Allah’tan rahmet, geride kalan yakınlarına sabır ve metanet diliyorum.
Ben 1961 yılında Mustafa Koç’un dedesi Vehbi Koç’un Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Arçelik’te işe başladım. 1980 yılında Koç Holding’de sanayi işleri koordinatörlüğünden kendi isteğimle ayrıldım. Ancak Koç’la ilişkim hiçbir zaman bitmedi. Uzun süredir de Koç Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesiyim.
Çok yakından olmasa da Mustafa Koç’u tanırım. Yaptıklarını da izledim. Dedesi Vehbi Koç, kelimenin tam anlamıyla bir efsane idi. Efsane olmak çok değerli bir tanımlamadır. Ama efsaneler, tanım icabı, içinde abartma ve hayal barındırır. Bir efsanenin torunu olmak ve onun oturduğu koltuğa oturmak bir nimet olduğu kadar da külfettir. Allah’tan Rahmi Bey gibi bir babası olduğu için, Mustafa Bey bu ağır yükün altında ezilmemiştir. Vehbi Koç, 94 yaşında kafası pırıl, pırıl çalışırken 1996’da öldü. Oğlu Rahmi Koç, onun görevini 1984’te devralmıştı. Dolayısıyla, Vehbi Bey’in ölümü Koç Grubu’nda bir sarsıntı yaratmadı. Mustafa Koç, Başkanlık görevini 2003 yılında babasından devralmıştı. Rahmi Bey, onursal başkan olarak işe devam etti. Bu devir teslim de Koç Grubu’nda bir aksama yaratmadı. Aile şirketlerinde “hilafet” (succession) yani “başkanlığın kimden kime geçeceği” yaşamsal derecede önemli bir konudur. Osmanlı Devleti’nde padişahlık için kardeş kavgaları çok sorun yaratmıştır. Koç Ailesi bu bakımdan şanslıdır.
Mustafa Koç, Tüpraş ve Yapı Kredi Bankası gibi iki dev kuruluşun, Shell ve Unicredit ortaklıklarıyla Koç Grubu’na kazandırılmasında başat rol oynamıştır. Migros’un ve daha birçok şirketin satışı da onun döneminde olmuştur. Bunlar onun cesur kararlarıdır. Mustafa Bey, yerini doldurdukça, profesyonel tepe yöneticilerin yetki alanlarını genişletmiş ve grubun kurumsallaşmasını kökleştirmiştir. Bu suretle kendisi de kendi hayatını yaşayabilmiştir. Baki kalan kubbede hoş bir seda imiş.