Kendileri için Bostancı’dan Kadıköy’e giderken bile elleri titreyerek akbil basan yurttaşların 55 milyon dolarlık bilet parasını peşin ödediği medarıiftiharımız Alper Gezeravcı 19 Ocak’ta çıktığı uzaydan sağ salim dünyaya dönünce Saray’dan telefon açıldı. Erdoğan ile uzay turistimiz arasında şu ‘tarihi’ konuşma geçti...

- Maaşallah, dünya ile buluştun.

- Sağolun Cumhurbaşkanım.

- Sıhhat konusunda bir sıkıntı var mı?

- Çok şükür yok. Karşılama yapan doktorları şaşırtık! Adaptasyon süremin uzun olmasını bekliyorlardı ama ben binanın dışında koşturmaya başlayınca afalladılar!

- İnşallah Ankara’ya geldiğinde baş başa görüşüp bize süreci etraflıca anlatırsın.

- Tevzi etmiş olduğunuz görevi hayırlısıyla yerine getirdik Cumhurbaşkanım.

- Hamdolsun. Allah yar ve yardımcımız olsun...

Türk astronot deniyor ama dünya liderimiz 2021’de buyruk vermiş ‘tez yeni bir isim bulun’ demişti. İlk öneriyi ‘cacabey’ diyen Devlet Bahçeli yapmış, Meclis’teki AKP’liler ‘gökdadaş, uluğbey, Ali Kuşçu’ derken CHP’den ‘astronotumuza barış diyelim’ teklifi gelmişti! Halkımız ise isim bulacağım diye helak olmuştu adeta.

Yıllardır uğraşılsa da dünya lideri buyruğuna layık bir isim bulunamadı. Bu yüzden okkalı bir isim bulunana kadar uzay turistimize astronot mastronot değil Alper Gezeravcı diyeceğim.

Neyse dün dünya liderimizin özel uçaklarından biri uzay yolcumuz Gezeravcı’yı ve haftalardır Amerika’da yolunu gözleyen ailesini vatan toprağına getirdi. Ankara’da tören vardı.

Karşılayanlar arasında bulunan Ulaştırma ve Altyapı bakanı Abdulkadir Uraloğlu uzay, roket falan denilince aklına gelmiş olmalı bir hız müjdesi patlatıp seçim öncesi fırsatı kaçırmadı. İstanbul-Ankara arasına süper hızlı tren geliyor dedi! Uzayı da fetheden AKP’nin süper treni ile yolculuk 80 dakikada bitecekmiş. Süre belli ama projeyi yapacak şanslı müteahhitlere verilecek süper garantiler henüz belli değil.

Bu yüzden önceki süper garantiler fena halde bi taraflarına batan uzay sarhoşu ahalimiz cebinden çıkacak bu müjdeye pek sevinemedi, bi süper daha mı giriyor diyebildi!

Maaşallahla döndüğümüz uzay yolculuğundan benim aklımda kalan ise Gezeravcı’nın söylediği cümle. Uzayda 13 ‘kritik’ deney yaptığı açıklanan yolcumuzla ilgili en önemli detaydan hiç bahsedilmedi!

Uzaydan dünyaya dönüşte herkes uzun bir adaptasyon süreci yaşıyordu ama Türk, uzaydan gelir gelmez oraya buraya koşturmaya başlamıştı, bakın burası çok enteresandı!

İşte bu olay dünyalılar ve biz Türkler’in farkını net olarak ortaya koydu...

Kendisine yaşatılanlara, cebinden, sağlığından eksilenlere, sevdiklerinden koparılmalara, şu dünyada bir oh diyememelere, işi olanın da olmayanın da mutsuz, yaşlısı genci herkesin umutsuz olduğu, fakirlerin fukara, yoksulların garip hale geldiği, kanser hastalarına bile bir buçuk yıl sonrasına randevu verildiği, milletin ötekileştirildiği, herkese terörist, kahraman ordumuzun subaylarına Gezeravcı da dahil FETÖ’cü denilen, vergilerin nereye gittiği bilinmeyen, saraya yapılan harcamaya bile devlet sırrı, çarçur edilen yurttaşın paraları ile ‘biz yaptık, biz’ denilen, istifa edilmesi gereken durumlarda ‘Rabbim bizi affetsin’ diye geçiştirilen, geliyorum diyen depremlere karşı önlem almayıp yıkıp geçince ‘kader’ denilen, ‘normal hızlı’ hatta duran tren kazalarında bile suçun uzaylılara yüklendiği asla hesap verilmeyen memleketin insanı, dünyanın geri kalanından daha dayanıklıydı!

Sırtına ne yüklersen yükle, nefesi hariç elinden herşeyi al yine de adaptasyon sorunu yaşamaz... İster dört kişinin tıkış tıkış oturduğu minicik bir kapsül olsun ister 1150 odalı saray hemencecik adapte olabilir.

Eti, sucuğu, peyniri, zeytini, hatta çayla simidi bulamayıp hap gibi çıkmalarla idare etse de, suyu gıdım gıdım içse de, istediği gibi gezemeyip yaşamı evle park arasında kapsüldeymiş gibi sıkışsa da, şanslılara yağmur gibi para pul yağarken kendisine şükret denilerek damlalıkla verilse de gıkı çıkmaz, tıpkı kapsülden çıkıp koşan uzay turistimiz gibi bıraktığı yerden yaşamaya devam eder.

E böyle olunca Türk’ü gören NASA’nın doktorları afallar tabi!