Ayşe Barım “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan” tutuklanıp hapse atıldı.
Sanat çevreleri hariç, daha önce onu tanıyan yoktu! Şimdi bütün Türkiye tanıyor!
Ayşe Barım kim?
“ID Danışmanlık Şirketi”nin sahibi ve ünlü dizi sanatçılarının menajeri...
Ayşe Hanım’ın ajansında Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Nejat İşler, Ceyda Düvenci, Nehir Erdoğan gibi tanınmış isimler var... Bunların hepsi, savcılıkta tanık olarak ifade verdi.
★★★
Ayşe Barım şimdi cezaevinde... Suçu “Hükümeti yok etme girişimi”
Ne zaman?
Günümüzden tam 12 yıl önce, Gezi Olayları sırasında!
Vay canına!
Şaşırmamak elde değil!
Ne güçlü bir kadınmış böyle?
Hollywood filmlerinde gördüğümüz, olağanüstü güçlere sahip bir “Süperman” vardı... Ayşe Barım da “Süper woman” yani, “Süper kadın” herhalde! Ya da toplumun deyişiyle “Hükümet gibi kadın!”
Çünkü, öyle olmasa, koskoca hükümeti devirmeye nasıl teşebbüs edecekti?
★★★
Ayşe Hanım, “12 yıl önce Gezi Parkı olaylarının planlayıcısı olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs ettiği iddiasıyla” yargılanacak.
İstenecek cezanın çok ağır olacağı kesin!
Gerçek olan şu ki, Ayşe Barım’ın başına gelenler, hukuki olmaktan çok siyasidir.
Yalnız Ayşe Barım değil, iktidara karşı olanlar birer birer silkeleniyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç diyor ki “Yargı bağımsızdır”
Acaba?
18 Haziran 2014’te AKP tarafından çıkartılan kanunla “Soruşturma aşamasında hâkimlere, savcılara, bilirkişilere emir ve talimat vermek” neden suç olmaktan çıkartıldı?
Bu bile iktidarın niyetini göstermiyor mu?
O günden beri 11 yıldır uygulanan sistem budur.
★★★
Bir mini anket yaptım.
Çevremdeki, yaşlı-genç, büyük-küçük herkese bir bir sordum.
Ayşe Hanım’ın “Hükümeti devirme girişimine” inanan tek kişi bile çıkmadı.
Hatta... Bir gazeteci dostum hafifçe tebessüm ederek “Olay inanılır gibi değil... Aklımızla dalga geçiyorlar... Bir değil, bin Ayşe gelse, koskoca hükümeti nasıl devirecekti ki? Ayrıca, neden 12 yıl beklediler?” diye sordu.
O sözlerden ders almalı!
Üretimi arttırmadan ya da tüketimi azaltmadan enflasyonu düşürmek mümkün değildir.
Oysa Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in programlarında bunların ikisi de görünmüyor.
Bakan Bey’in, Nobel ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun sözlerinden ders almasında büyük fayda var. Acemoğlu diyor ki:
“Bir dezenflasyon programı olması gerekirdi. Bu programda hızlı giderseniz ücretler çok daha düşer, ücretli kesim için sıkıntı büyür, yavaş giderseniz bu sefer de enflasyonun tek haneye inmesi 8-10 yılı bulur. Tüketimi azaltmadan enflasyonu düşürmek mümkün değil.
Problem nedir? Verimlilik!
Eğer verimliliğiniz bu kadar düşükse hiçbir şekilde orta sınıfın ve işçi sınıfının refahını düzelemezsiniz.
Türkiye verimliliği arttırmalı ki, ücretler de artsın. Ücretler artmazsa, sağlıklı bir büyümeye erişimimiz mümkün olmaz.”
Acemoğlu haklıdır ama ne çare ki, ülkemizin ekonomi yönetimi, üretimi arttırmadan ya da tüketimi azaltmadan enflasyonu düşürmeye çalışıyor...
TEBESSÜM
Durumumuz nasıl?
Memleket ne halde? İşler nasıl gidiyor? Durum nedir?
Başkent kulislerinde, ülkede işlerin nasıl gittiği şu ilginç fıkra ile anlatılıyor:
Bir kör ile bir topal meclis koridorlarında karşı karşıya gelmişler...
Kör olan, topala “Yahu” demiş “Senin iki ayağın da kesik olduğu halde nasıl yürüyorsun?”
Topalın köre cevabı şöyle olmuş:
“İşte, gördüğün gibi”
GÜNÜN SÖZÜ
Yeryüzünü kurbanlar ve cellatlar dünyasına çeviren insanlardır!