“Beşli Çete” diye ünlü olmuş işadamlarının adlarını devletten aldıkları yüklü ve garantili ihale haberleriyle öğrenip ezberledik. Son seçimlerde halk, AKP’li belediyelerin yönetimini CHP adaylarına geçirince “borç batağı açıklamaları” peş peşe geldi. Belediye ihaleleri içinde “on beşli- yirmi beşli çetelerin gizlendiği” ihtimali ortaya çıktı.

Tuhaf bir durum!

Hesapsız harcama.

Abartılı şatafat.

Şark köşesi.

Banyolu belediye!

Yiye yiye belediye!

★★★

8 lüks banyolu belediye sarayları, 400 metre büyüklüğünde başkanlık odaları, 200 metre genişliğinde başkan yardımcılığı odaları, pahalı mutfaklar, başkan bey abdest alırken şişman göbeği ayağını yıkamakta sıkıntı yaratmasın diye özel tasarım lavabolar, duşakabinler, şark köşeleri yaptırmışlar. Lan belediyede hem abdest lavabosu ve hem şark köşesinin aynı binada ne işi var?

★★★

Daha net yazayım.

Mafya liderleri kara paralarını aklamak için lüks araçlar, çok pahalı evler, rezidanslar alıyorlar. Son 25 yılın belediye başkanları da yedikleri rüşveti aklamak için ihtiyaçtan çok daha büyük, çok süslü, pahalı belediye sarayları yaptırmış olmalılar.

Kim yaptı?

Kaça yaptı?

İhale nasıl verildi?

Hep aynı firmalar mı?

Belediye ihalelerini alanlar; kaçlı çete? Beşli- Altılı! On beşli çete midirler!

★★★

Bulup çıkarmak.

Halka anlatmak.

Herhalde CHP’li yeni belediye yönetimlerinin ilk görevi; “kim yaptı, kaça yaptı” diye sormak, hesap istemek olmalı. Bu görev; “abartılı, şatafatlı, saray özentisi 8 lüks banyolu binalar yaptırıp belediyeyi borca batırmaya” bundan böyle son verileceğinin de ilk adımı ve samimiyet belgesi sayılacaktır. Çünkü CHP’li belediyeler; “hesap sorarak” kendilerini de bağlamış olacaklar. Böylece “yiye yiye belediyeciliğini” tarihin çöplüğüne gömmüş olacaklar.

Çalma yok.

Çaldırma yok.

Dürüst çalışma var.

Halk bunu görmeli.

★★★

Ben olsam “hesap sorma ve belediye parasını hacıağa zevki için harcayanlardan paraları tahsil etmeye” kendimden başlarım. Yazılan ve söylenenlere göre CHP’li Belediye binalarının 11 ve 12’nci katlarında başkan ve başkan yardımcıları için yaptırılmış gereksizce geniş odalar, mutfaklar, duşakabinler de varmış.

Hangi CHP’li başkan?

Kendine duş yaptırdı.

Dinlenme odası açtı.

Hesabı önce CHP belediye binalarında da oda içinde oda yaptıranlara sormalı, yaptırdığı gereksiz harcamanın parasını kişisel servetinden tahsil edip belediye kasasına döndürmeli ki, halkın gözünde; “bunlar gerçekten temiz bir siyaset yapmaya gelmişler” sözü dalgalanıp Türkiye’ye yayılsın.

★★★

Partisini son seçimlerde birinci parti yapan ve lider olduğunu kanıtlayan CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel“Biz belediyeleri çocuklarımızı işe sokmak, saraylarda oturmak, ıstakoz yemek için almadık” dedi.

Yol açıcı oldu.

Halka söz verdi.

CHP’li belediye başkanları her ay belediye binalarının ön duvarına ve yönettikleri kentlerin büyük meydanlarına halkın rahatça görüp okuyabileceği şekilde; “ne kadar ve nereden gelir elde edildi... Bu gelir nerelere ve niçin harcandı” afişlerini asacaklardır.

Asmalılar.

Halk bekliyor.

★★★

Hatta bir adım da öne geçmeli. Belediyelerin ve bağlı şirketlerinin “bilanço ve gelir tablosu başta olmak üzere üçer aylık ve yıllık finansal tablolarının hazırlanması, bu tabloların bağımsız denetim kurumlarınca denetime sokulması ve bunların da o kentte yaşayan vatandaşlara duyurulması” da başlamalı.

Belediyem ne yapıyor?

Neyi nereye harcıyor?

Ben bilmeliyim ve “yiye yiye belediyecilik bitti, çalışa çalışa belediyecilik başladı” diyebilmeliyim.

Hadi görelim!

Milletvekili Şebnem’in yediği ıstakoz!

Şeker bayramı günü Monaco’ya gidip dünyanın en zenginlerinin üye olduğu yat kulübü kıyı lokantasında ıstakoz yiyen AKP Milletvekili Şebnem Bursalı, halktan özür diledi. Istakoz yemekle övünmekten duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Bir milletvekili aylığı ile Monaco’ya gidip ıstakoz yiyemeyecek olan Milletvekili Hanım, Ankara’da gazeteci arkadaşlarına; “Ben ıstakozu devlet parasıyla yemedim” dedi. Gazeteci arkadaşları da TV ekranına çıkıp, “Şebnemin özel hayatı, kendi parasıyla ıstakoz yemiş bunda ne var. Ancak ıstakoz yediğini ilan etmesi doğru olmadı, bunun için de zaten çok çok üzgün” diye anlatıp, günah çıkarıyorlar. Tamam milletvekili Şebnem Hanım, ıstakozu devlet parasıyla yemedi, ama onu Monaco’ya götüren bir işadamı, kimya fabrikası sahibi var. Bu işadamı devletle bir iş yapmış mıdır? Devletten ihale almış mı, devlete mal satmış mıdır? Devlet bankalarından çok uygun koşullarda yüklü döviz kredisi çekmiş midir? Bu işadamının iktidar partisi AKP ile yakınlığı nedir? Ben araştırıyorum, imkanlarım kısıtlı bu yukarıdaki sorulara cevap olacak bilgiye henüz ulaşamadım. Milletvekili Şebnem Hanım ya da fabrikatör işadamı bu sorulara bir açıklama getirse de halk aydınlansa...