Paris Olimpiyatları sonrası artık bıçağın kemiğe dayandığı konusunda hiçbir şüphe kalmadı. Genç nüfus potansiyelinin bu kadar kötü kullanılıp heba edildiği, hatta yaz olimpiyatları ile birlikte selasının okunduğu; Spor Bakanımız Sayın Osman Aşkın Bak’ın “Federasyonlardan hesap soracağız” sözleriyle, lisanı münasiple dile getirildi.
Görünen o ki, Türk spor teşkilatının yönetimsel yapısında yeniden bir revizyona ihtiyacı artık zorunlu hale gelmiştir. 1992 yılında futbol tam özerk, 2004 yılında ise diğer tüm federasyonlar yarı özerk bir yapıya kavuştuğunda, GSGM’nin hantal yapılanmasından
kurtularak belirgin bir rahatlama ve gelişme göstermişti. Çünkü özerk yönetimlerin temel amacı; hizmetlerin kaliteli, ucuz, verimli ve hızlı bir şekilde yapılmasıdır. Bunların yanında özerklik ile birlikte ihtiyaçlar doğrultusunda donanımlı ve konusunda uzman personel istihdamı da önemli bir gelişmeydi.
Ancak zaman içinde özerklikle birlikte federasyon bütçelerinin güçlenmeye başlanması, siyasi kadrolar içindeki aç gözlülerin iştahını kabartarak, bu pastadan pay alabilmek için özerklik amacından saptırıldı. Federasyonlar tamamen siyasi erkin arka bahçesi haline getirilerek, federasyon başkanları ve yönetimleri donanımlı spor adamları yerine, parti teşkilatlarında görevli siyasilerle doldurulup özerkliğin altına adeta dinamit konuldu.
Seçimlerde oy kullanan delegelerin neredeyse yüzde 90’ı oy kullandığı spor branşına ait bir geçmişe sahip olmadığı gibi, ilgili branşın topunun renginden bile haberdar olmayan insanlardan oluşmaya başladı. Bu anlamda durum o kadar vahim ki, sanki şehir hastanesi yapıp doktor kadrosuna muhasebeci atanması gibi! Dolayısıyla sonuç hiç de şaşırtıcı olmadı.
Eğer bir sportif başarı beklentimiz varsa, ki öyle olduğunu düşünüyorum; bugünü milat kabul ederek özerk federasyon seçimlerinde
oy kullanacak delegelere ilgili branşta yetkin olduklarına dair birtakım kriterler getirerek, özerk kurumların idari bağımsızlığının önü açılmalı. Bu yapıldığı takdirde elde edilecek başarılar sonucu Spor Bakanımızın cadı avına çıkmasına gerek kalmayacağı gibi, ülke olarak bayrağımızın en üstte dalgalanmasından hep birlikte onur duyarız!