Zirveye oynayan bir takımın maça daha etkili başlaması gerekiyor. Hatta rakibe alan bırakmayarak bunaltıcı baskıyı hemen hissettirmesi şarttı Fenerbahçe’nin. Düşünce belki buydu ama gerçekler farklıydı. İlk yarıda En-Nesyri’nin attığı gol dışında net gol fırsatı yoktu Mourinho’nun takımının. Sadece 3 isabetli şut girişimi çok yetersiz bir görüntü çıkarmıştı ortaya.
Fenerbahçe savunmasının stoperleri tedirginler. Kim oynarsa aynı duygular ortaya çıkıyor. Oyun başlangıçları ve atak karşılamada yaşadıkları anlık krizler dışardan net belli oluyor.
Çağlar ofsaytı bozdu bu sefer. Ahmed Kutucu’nun şutu çok iyi yere gitmişti. Fenerbahçe’nin attığı gol öncesi İrfan-Caner mücadelesinde hakem faulü kaçırdı bence. Kırmızı kart gösterilebilecek 2 faullük pozisyon Eyüpspor’u eksik bırakabilirdi. Fenerbahçe’nin atak yönü genelde Kostic’in olduğu sol kanatta yoğunlaşmıştı. Samuel bu sezon hızı azalmış rüzgâr gibi. Esemiyor. Form düzeyi hiç iyi değil. Fred neden etkisini kaybetti diye sormadan edemiyorum kendi kendime.
Szymanski koşuyor, basıyor ama sonuca etki edecek en önemli konuya uzak kalıyor, o konu da gol atmak. Son 20 dakikaya girilirken Mourinho kazanma riskini iyice aldı. Dzeko ve En Nesyri ile çift santrfora dönmüştü. Planı, Maximin ve Tadic ile hava koridoru oluşturmaktı.
Ahmed Kutucu böyle etkili oynamaya devam ederse transfer ayının en çok konuşulan isimlerinden biri olamaya aday gözüküyor. Böyle risk alınan bir oyun anlayışında ani atak yeme ihtimaliniz yükselir.
Tadic artık çok çabuk yoruluyor. Cengiz Ünder eğer sağlıklı ise daha önce oyuna girebilirdi.
Fenerbahçe’nin puan kaybına hiç tahammülü yoktu. Baskıyı maçın başında yapacaksın çünkü kaybedecek bir şeyin yok. Risk almak zorundasın. Bu puan kaybı ilerde üzer Fenerbahçe’yi.