MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin il sayısının 100’e, ilçe sayısının 1.000’e çıkarılmasına ilişkin açıklamasının yarattığı heyecan açıkçası il olmayı kendilerine hak gören ilçeleri ayağa kaldırdı. Belde ya da köyleri de ilçe olma heyecanı sardı. Pazar günü bu köşede bırakın il sayısının artırılmasını, azaltılması gerektiğini konunun uzmanının sözlerine dayanarak yazmıştım.

İl yapılma heyecanının nasıl bir şey olduğunu, bu amaçla neler yapıldığını yerinde gördüm. Gittiğim Karadeniz Ereğli’de 1869’da kaymakamlık, 1880 yılında belediye kurulmuş. Ereğli Demir Çelik Fabrikası’yla birlikte ilçe büyümüş. Bugün nüfusu 175 bine ulaşmış durumda.

HER YERDE AYNI İSTEK

İlçede coşkulu bir hava vardı. 23’üncü Uluslararası Sevgi, Barış, Dostluk Kültür ve Sanat Festivali ilçeyi daha canlı hale getirmişti. 4 gün sürecek festival için davet edilen sanatçılardan bazıları, AKP’li belediyeler tarafından konserleri iptal edilen isimlerdi. Ereğli’de o sanatçıların sahneye çıkmasında valilik ve kaymakamlık herhangi bir sorun çıkarmadı. Hatta geçen yıl, izin yazısında, “Festivalin örf ve adetlerimize uygun bir biçimde yapılması” yazılı olarak belirtilmişti. Bir sorun yaşanmadığı için bu yıl izin yazısında o cümlelere gerek bile duyulmadı. Nitekim, Ereğli’nin sağduyulu gençleri, AKP’li belediyeler için “En tehlikeli!” sayılan Melek Mosso’yu şiddetli yağmur altında dinledi.

İlçede herkes il olmalı yazılı yelek giyiyor. Belediye başkanı Halil Posbıyık (ortada), meclis üyesi Gökhan Günay niçin il olmak istediklerini Saygı Öztürk'e anlattı.


Yalnız Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Kadın Emeği Kooperatifi Başkanı Neriman Posbıyık, Belediye Meclis Üyesi Gökhan Günay değil, caddede gördüğümüz vatandaşların, kafelerdeki garsonların üzerinde de “Karadeniz Ereğli İl Olmalı” yazılı yelekler var. Taksilerin, iş yerlerinin camlarında da aynı yazıyı görebiliyorsunuz. Gece de lazer ışıklarıyla ilçenin en görünür yerlerine de “İl olsun” yazısı yansıtılıyor.



“HAKKIMIZI ALAMIYORUZ”

Peki, Ereğlililer, ilçelerinin il olmasını niçin istiyor? Bunu Başkan Halil Posbıyık’a sordum, şunları söyledi:

“Bağlı olduğumuz ilimiz Zonguldak’ın vergilerinin yüzde 70’i bizim ilçemizden toplanır. Bunun ancak yüzde 10’u bize dönüyor. Devlet yatırımlarından pay alamıyoruz. Zonguldak, hakkaniyetle, nüfus dağılımına göre destek olmuyor. Zonguldak, bizi yok sayıyor. Belediyenin etkinliklerine vali, kaymakam katılmıyor. İl olmak, Ereğli’nin hakkıdır. Eğer, bizi il yapmasalar Çaycuma’yı il yapacaklar. Ereğli il olmazsa, Demir Çelik Fabrikası olan büyük köy olmaya hızlı adımlarla gidecektir.”

Ereğli Demir Çelikten söz etmişken, bir dönem sosyal sorumluluk kapsamında ilçeye önemli desteği oldu ancak, Başkan Posbıyık, artık o desteğin olmadığını belirtiyor. Fabrikanın dumanı yayılıyor, fabrika artıkları da denizin doldurulan bölümünde dağ gibi yükseliyor.

BABADAN OĞULA

Demir Çelik’te bir gelenek vardı. Baba emekliye ayrılacağı zaman 18 yaşını bitiren, en az lise mezunu olan oğlu fabrikaya işçi olarak alınırdı. Buna karşılık baba emekliye ayrılırken tazminatının bir kısmını içeride bırakıyor. Buna “Takas” deniliyor. Bu köklü gelenek şimdi kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Ereğlililerden çok, başka illerden gelenler işe alınıyor. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamsında geçmişte Ereğli’ye çok önemli hizmetler veren Demir Çelik Fabrikası’nın eski hizmetlerinden şimdi eser yok. Yetkililerin bu konuda açıklaması olursa onu da öğrenmek isteriz.

ŞALVARSPOR-ALYAZMALISPOR

Belediye, spora ağırlık veriyor. Kaptaş Köyü’ne büyük bir saha yapımı planlandı. Belediye araçları bayır alanı düzeltmek için çalışırken Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ı “Belediyeye ait araçlarla burada hazine arıyor” diye bir muhtar valiliğe şikayet etti. Başkan soruşturma geçirdi ve sonunda beraat etti.

Çalışmalar devam ederken, düzenlenen alanda yöresel kıyafetli kızlar şalvarlı, başörtülü olarak futbol onuyordu. Kızların bu hali başkanı hayli etkiledi. Belediye görevlilerine, “Bu genç kızlardan futbol takımı kuralım. Formaları da şalvar giyenlerin ‘Şalvarspor’, başörtüsü takanların ‘Alyazmalıspor’ olsun” dedi. İki takım arasında yapılan maçlara köylüler büyük ilgi gösteriyordu. Maçlara ilk başladıklarında teknik bilgileri olmadığı için top nereye giderse, kaleci dahil 22 kişi o topun peşinden koşuyordu.

Şalvarspor-Alyazmalıspor arasındaki maçlara büyük ilgi oldu. Daha sık maç yaptırılıyordu. Maçları izlemek için başka illerden, köylerden de gelenler oluyordu. Kızların maçı bir televizyon kanalında haber oldu ve böyle bir takımın kurulduğunu Türkiye öğrendi.

ONLAR ŞİMDİ SÜPER LİGDE

O dönemde milli sporda kadın futbol takımı yoktu. UEFA, kadın liglerinin kurulmasını istedi. Futbol Federasyonundan, Başkan Halil Posbıyık’ı aradılar. Federasyondan gelen görevli, kadın futbol takımı kurmaları halinde kadınlar ligine alınacağını bildirdi. Başkan, tereddütlü ailelere, “Bana güvenin” dedi.

Şalvarlı, alyazmalı kızlar şimdi Süper ligde mücadele ediyor. Bir kısmı milli takımda oynuyor, futboldan para kazanıyor, spor akademisine sınavsız giriyor, bitirenler öğretmen oluyor. Halil Başkan, köylerden futbolcu olacak kızları toplarken ve aileleri ikna etmeye çalışırken şimdi aileler, kızları futbol takımına vermek istiyor. Bugün 12 branşta 900’e yakın sporcusu bulunan Karadeniz Ereğli, Türkiye ve bölge şampiyonluklarıyla ilçenin gururu olmuş.

O bölgede aşırı yağışlara rağmen Ereğli merkezde hiçbir sorun yaşanmadı. Başkan, “Sayın Devlet Bahçeli Bey’in de desteğiyle il olmaya insanımızla, altyapımızla, şehircilik anlayışımızla hazırız” diyor. Bekleyelim, görelim hangi ilçelerin il yapılacağını...