Sağcısı, solcusu, İslamcı veya laikçisiyle halkımın cengaverliğini endişeyle izliyorum. Laikler “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi bize Atamızın vasiyetidir diyor. İslamcılar “İslam barış dinidir” diye vaaz veriyor. Ama ülkede, AKP’nin “yenemeyeceğin rakibini sakatla” düsturuyla başlattığı “soğuk savaş” bütün hararetiyle devam ediyor. “Yurtta Sulh” bahsini burada kesiyorum. Bugün “cihanda sulh” üzerinde duracağım. Ekonomimizin sağlığı için, iç işlerinde adalet, dış işlerinde feraset gerek. Öncelik, komşularla iyi geçinmektir.  Burada biri İsrail diğeri Yunanistan olan iki devlet öne çıkıyor. İkisiyle de aramız bozuk. Bana göre bu iki devlet bizimle iyi geçinmek istiyor. Dolayısıyla ilişkileri ihya etmek çok kolay. Ama olmuyor. Tam tersine ilişkiler gereksiz yere geriliyor. İslamcılar, önceleri sadece Hamas’ı desteklemek şimdi de ilaveten Suriye’yi korumak uğruna İsrail’le savaşmalıyız fikrinde. Laik kesimin kanaat önderleri de “Dikkat! Yunanistan adaları silahlandırıyor. Demek ki bir gece ansızın sahillerimize çıkartma yapıp Batı Anadolu’yu işgale hazırlanıyor” diye hükümeti ikaz ediyor. Yetmiyor, bakın Yunanistan Dedeağaç’ta Amerikan üssü kurdurdu; engellemeliyiz bu gelişmeleri diyor. Engelleme ricayla olmayacağına göre, Yunanlarla savaşmayı öneriyor. Aşikâr ki; biz bulaşmazsak, İsrail Türkiye’ye zarar vermez. Yunanlar ise bir Türk saldırısından korktukları için bu önlemleri alıyor. Bizim ikisinden de korkmamıza hiç gerek yok. Zaten korkmuyoruz da. Korkulacak tek şey savaşı bizim çıkarmamızdır.   

İSRAİL VE YUNANİSTAN TÜRKİYE’NİN ZORUNLU DOSTLARIDIR

Yunanistan, cumhuriyet kurulduğundan beri Türkiye’ye karşı bırakın tecavüzde bulunmayı, küçük bir zarar bile vermemiştir. Ancak aramızda çözümü çok zor bir Kıbrıs meselesi ve abartılmış bir kıta sahanlığı ihtilafı var. İzninizle hatırlatayım. İngilizler adayı terk ettiğinden beri Kıbrıs için Türkiye’nin stratejik hedefi “taksim”, Yunanistan’ınki ise “enosis” yani ilhaktı. 1974’te Kıbrıs fiilen taksim edildi. Yunanların Kıbrıs’ı bir bütün olarak (Girit veya Rodos gibi) Yunanistan’a ilhakı (enosis) artık konuşulmuyor bile. Bu maçı Türkiye kazandı. Nokta. Zaferi konsolide etmek için taviz vermek de galibe düşer. Benim kanaatim er veya geç bir “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” (Republic of United Cyprus) kurulacağıdır. Bu da Türkiye ile Yunanistan’ı ebediyen ortak yapacaktır. Gelelim İsrail’e. 1948’den beri İsrail’in Türkiye’ye sadece faydası olmuştur. Irak ve Suriye hatta İran için aynı şey söylenemez. İsrail, haksız kurulmuş bir devlettir. Amenna. Burada Yahudi ve Arapların birlikte yaşadığı bir Filistin Devleti varlığını sürdürmeliydi. Olmadı, olamadı. Geldik bugüne. Çözüm iki halkı tek devlettir. Merkezi yönetimi Yahudilerde olan, ama içinde Arapların eşit vatandaşlar olarak yaşadığı bölgeler olan bir İsrail, Orta Doğu’nun değişmeyecek gerçeği olacaktır.

SURİYE’YE ASKERİ DESTEK SAĞLANMAMALIDIR

Gazze’de yaşanan insanlık faciasını görüp de içi sızlamayan tek bir kişi bile yoktur. Ancak bu savaşı Hamas’ın başlattığını ve sürdürdüğünü de Arap devletleri dahil tüm dünya kabul etmiştir. Kuzey Yemen ve Türkiye hariç Hamas’ı kayıtsız şartsız destekleyen ülke kalmamıştır. İran bile vazgeçmiştir. Türkiye, eğer özelde Gazzelilerin genelde Filistinlilerin iyiliğini istiyorsa, İsrail’in dostu olduğunu dünya aleme ilan etmelidir. Bu dostluğun olmazsa olmaz şartlarından biri de Türkiye’nin yeni Suriye rejimine askeri konularda yardım etmekten vazgeçmesidir. Suriye’nin savaş gücü ne kadar zayıf olursa, hem kendisinin hem de Türkiye’nin başının belaya girme ihtimali o kadar az olur. İsrail’le dost olmak (zaten öyleydik) ya da en azından düşman gözüyle bakmamak, ABD ve AB’yi yanımıza almaktır.

Son söz: Söz konusu ulusal çıkarsa, gerisi ayrıntıdır.