Peki, ülkede ne değişti?
Etrafıma bakıyorum da, büyük-küçük, yaşlı-genç, şikayet etmeyen kişi göremiyorum...
En başta 14 milyon emekli, daha sonra işçiler, memurlar, esnaf... Ağlamayan yok gibi! Madem bu kadar yakınacaktınız, oyunuzu neden “21 yıllık eskimiş, yıpranmış, yapacak bir şeyi kalmamış” yönetime verdiniz? Değişimi niçin düşünmediniz?
İki ayda iyileşen bir şey yok. Her şey kötüye gitti... Ve böyle olacağı belliydi!
Zamlar fırtına gibi geldi, yoksulluk Cumhuriyet tarihinin en üst noktasına yükseldi.
TÜİK’in açıkladığı tıraşlanmış enflasyon rakamı bile yüzde 47.83... Gerçek enflasyonu açıklayan ENAG’ın bulduğu rakam ise yüzde 122,88.
Zamlar barajlardan taşan azgın sular gibi gürül gürül gelip, 60 milyon dar gelirliyi boğmaya devam ediyor.
Her yandan acımasızca vuran zam dalgalarıyla toplum oynatmak üzere!
★★★
Türk Lirası iki ayda yüzde 23.7 değer kaybetti. Emeklilere yapılan yüzde 25’lik zam buhar olup gitti.
Milyonları yoksulluk sarmalına düşüren yanlış politikalarla döviz kurlarını da, enflasyonu da patlattılar!
Tıraşlanmış enflasyon yüzde 47.83, gerçek enflasyon yüzde 122.88, dolar 27, Euro 30 lira oldu.
“Nass var... Nass varken sana bana ne oluyor?” “Faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi gerçekçi olmayan sözlerle günümüzde ekonominin yönetilemeyeceğini belki anladık ama çok geç kaldık. Atı alan Üsküdar’ı geçti...
★★★
Birçok kentten ekmeğe zam haberleri geliyor.
200 gramlık küçücük ekmeğin fiyatı illerimizin çoğunda 7 lira oldu. Bu durumda bir kilo ekmek 35 lira ediyor.
Karpuz dilimle satılırken, domates, soğan, patates de taneyle satılır hale gelirse hiç şaşırmamak lazım. Çarşı-pazarın gidişatı öyle!
★★★
İstedikleri kadar “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek lüks uçaklar, lüks otomobiller alsınlar, seyahatlere üç uçak dolusu yüzlerce yandaşla gitsinler, saraylarda “Ejder meyveli smoothie” menülü görkemli davetler versinler...
Bir ülkenin itibarı bunlarla değil, halkının yaşam kalitesiyle ölçülür.
İnsanları yoksulluk sarmalında çırpınan bir toplumun itibarı ne kadar olursa, bizim de dünyadaki gerçek itibarımız o kadardır. Boş böbürlenmeler ve “İhracatta rekor kırdık” “Avrupa bizi kıskanıyor” gibi abartılı sözler itibar getirmiyor.
Türkiye’yi kemiren ihanet dalgası!
7 yıl önce kaybettiğimiz din bilgini Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Türk insanının “Allah ile aldatıldığını” söylemiş ve değişik maskeler altında sürekli dinsel söylemler kullanan bazı grupların bu aldatılmaya altyapı oluşturduğunu belirtmişti.
Yaşar Nuri Hoca, bu grupların etki ve imkânlarını yirmi (2003 yılı itibarıyla) şöyle açıklamıştı:
Milli görüşçüler: 37 yayın, 330 dernek, 33 vakıf, 8 dershane, 48 şirket.
Fethullahçılar: 16 yayın, 23 dernek, 220 vakıf, 24 pansiyon, 570 dershane ve okul, 96 şirket. (Hain 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hepsi kapatıldı.)
Süleymancılar: 6 yayın, 2100 dernek, 14 vakıf, 1750 pansiyon ve kurs, 28 şirket.
Şiddetçi radikal örgütler: 100 küsur yayın, 1000 küsur dernek, 50 küsur vakıf, muhtelif pansiyonlar ve kurslar.
Toplam rakamlar: 2570 dernek, 170 yayın, 316 vakıf, 1780 pansiyon ve kurs, 580 dershane ve okul ile yaklaşık 180 şirket.
Yukarıdaki bilgiler 2003 yılına ait... Aradan geçen 20 yılda bu rakamların kaça ulaştığını bilmiyoruz.
Çıkarını insanlık değerlerinin üstünde tuttuğu iddia edilen bu güç, rahmetli Yaşar Nuri Hoca’nın deyimiyle “Türkiye’yi kemiren bir ihanet dalgası” oluşturuyor!
GÜNÜN SÖZÜ
Beni bir kez aldatırsan sana ayıptır, iki kez aldatırsan bana ayıp!