Şenol Güneş'in Beşiktaş maçıyla dönüşü yalancı bir silkelenme imajı yaratsa da dünkü maçta Trabzonspor gerçeği ayna gibi parladı.
İlk yarıda Trabzonspor'un sol tarafı sudan çıkmış balık gibi nafile bir çaba içindeydi. Ne hücumda ne de savunmada olumlu okuyabileceğimiz tek bir an hatırlamıyorum.
Orsic tahammül sınırlarını zorlayıp gönderilen Trezeguet'i bile aratacak bir 45 dakika çıkardı. Topla ilişkisi bu kadar zayıf bir kanat performansı uzun yıllardır izlememiştik. Ne servis, ne topla bindirme, ne de rakibi rahatsız etme. Hiçbir şey veremedi.
Kayserispor Eren'in savunamadığı taraftan defalarca aynı şekilde hücum etti. İleride kalan kanat bekin arkasını kullanarak yapılan hücum geçişlerinde Aylton Morte yerine bitiriciliği bir tık daha iyi olan biri olsa ilk yarıda hat-trick yapardı.
İleride oynamak, dikine pas yapmak, topa sahip olmak söylemleri kalıp olarak güzel ama bunu geçiş vermeden yapmak da ayrı meziyet. Hücumu düşünerek oynarken onlarca geçiş seti yiyen bir takım yediğinden fazla atacak ki maç kazansın.
'EN İYİNİZ BİLE DÖKÜLÜYOR'
63'te skor 2-0'a geldiğinde gemileri hepten yakan Şenol Güneş, Okay Yokuşlu'yu kenara alırken aslında sahada kalanlara şunu söylüyordu; en iyiniz bile dökülüyor ve benim buna tahammülüm yok.
Maç 11'e 11 giderken Kayserispor'u doğru düzgün karşılayabildiği bir tane pozisyon yok Trabzonspor'un. Hücum et, topu ver, 50-60 metre geriye koş. Ne böyle bir fizik kapasiteye sahipsin ne de bunu oynayacak skor avantajına.
Kayserispor 10 kişi kaldıktan sonra gelemedi zaten. O ana kadar da maçı koparamamış olmalarına yanarlar. Son 10 dakika Nwakaeme'nin sihir yeteneği ve Umut Bozok'un (yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen) ortaya koyduğu var olma mücadelesi neredeyse maçı alıyordu.
Kaç tane Mendy lazım maç almak için. Stoperde Mendy, orta sahada Mendy, hücumda Mendy. Tek başına bir savaş halinde haftalardır. Şuradan 1 puanı çıkarmak için yeleğini asmış Nwakaeme'ye el açıyorsa bu takım sezon bitmez.
Şenol Güneş gerçek anlamda devraldığı enkazla bu maçta yüzleşti. Allah yardımcısı olsun.