Önceki gün Muğla’ya gelirken yol kenarındaki devasa afiş dikkatimi çekmişti.
Tarım ve Orman Bakanlığı tasarlayıp, 2022’deki yangından zor bela kurtulmuş ormanın kenarına asmış.
Sol tarafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı, sağda ise afişin tamamını kaplayan bir slogan:
“İnsan için orman, ekonomi için orman”
Saf bir vatandaş olsanız, o afişi görür görmez, Erdoğan’ın o afişe 60 kilometre uzaklıktaki Akbelen ormanlarının katledilmesine karşı sert bir tepki göstereceğini umut edersiniz.
Ancak deneyimli bir gazeteciyseniz, Muğla Valisi’nin o kadar asker polisi köylülerin üstüne salıp, ormanları katletmesinden yola çıkarak, Erdoğan’ın orman katledenlerin yanında yer alacağını bilirsiniz.
Ben de haliyle afişi “İnsan için orman, ekonomi için orman” olarak okudum ama “Şirketler için orman, rant için orman” olarak anladım.
★★★
Önceki gün yine bildiğiniz gibi hareket eden Erdoğan beni bir defa daha haklı çıkardı.
Yeşile ve yoksul köylülere karşı, sermayenin yanında yer aldı.
Şöyle diyordu Erdoğan:
“Birileri aynı senaryoları farklı kılıflarla sürekli ve ısrarlı bir şekilde yeniden sahnelemeye çalışsa da artık kimse bu oyuna gelmiyor. Bunun son örneklerinde biri, ülkemizin en önemli elektrik üretim tesislerinden olan Kemerköy Termik Santrali’nin yeni kömür üretim sahasıyla ilgili çalışmaları engelleme gayretleridir
(...)
Tek gayesi ülkenin ve milletin kalkınmasına, büyümesine, gelişmesine takoz koymak olanların tüm bu hakikatlerle ilgilenmediğini çok iyi biliyoruz. Biz çevreci görünümlü marjinallere aldırmıyor, sadece işimize bakıyoruz.”
130 binden fazla ağaç barındıran bir orman alanının yok edilmesini “çalışma”, köyüne ormanına sahip çıkan köylüleri de “çevreci görünümlü marjinaller” diye nitelendiren bir siyasetçinin “insan için orman, ekonomi için orman” cümlesine inandığını düşünmek, gerçekten safdillik olurdu.
★★★
Erdoğan, sadece siyasi salvolarla yetinmeyip santrallarla ilgili istatistiki bilgiler de paylaşıyordu:
“Güney Ege’de kullanılan elektriğin neredeyse 3’te 2’sini üreten bu santral ülke ekonomisine yıllık 1 milyar dolar civarında katkı sağlıyor. Özelleştirme sonrası verimi yüzde 50’den fazla artan termik santral ülkemiz için önemli bir milli değer konumundadır.”
Fark ettiniz değil mi?
Erdoğan’ı bilgilendirenler o iki santralın Türkiye geneli hatta Ege içindeki durumunu değil, “Güney Ege”deki durumunu seçmişler.
Hal böyle olunca da uğruna orman katledilen o santralların “üçte iki” karşılama potansiyeli oluvermiş.
Oysa, iki santralın 210 mw gücünde toplan 5 ünitesi var ve toplam kurulu gücü 1050 mw.
Enerji Bakanlığı’na göre 2023 yılı haziran ayı sonu itibarıyla Türkiye’nin kurulu gücü 104.904 mw’a ulaşmış.
Gördüğünüz gibi “Güney Ege”nin elektriğinin üçte ikisini üreten iki santral Türkiye elektrik kurulu gücünün yüzde 1’i ancak ediyor.
Erdoğan’a verilen istatistiğin nasıl cımbızlandığını anlamanız için başka birkaç detay daha vereyim:
- Kömür santrallarına karşı teşvik edilen yenilenebilir enerji kurulu gücü Türkiye’de 55 bin 393 mw’a ulaşmış. Bu da toplam kurulu gücün yüzde 54,3’ünü oluşturuyor.
- 2023 yılı haziran ayı sonu itibarıyla Türkiye’nin kurulu gücünün sadece yüzde 20,8’i termik santral. Oysa yüzde 30,1 hidrolik, yüzde 24,2 doğal gaz, yüzde 11 rüzgâr, yüzde 9,7 güneş ve yüzde 1,6 jeotermal katkısı var.
- Bu arada Ege bölgesinde güneş enerjisi kurulu gücü 1369, jeotermal enerji kurulu gücü 1687 mw’a ulaşmış. Ege’de sadece İzmir, Aydın ve Manisa’daki rüzgar enerji santrallarının kurulu gücü 2800 mw.
★★★
Gelin biraz da Yeniköy-Kemerköy Termik Santral özelleştirme ihalesini anımsayalım. 2014 yılında yapılan ihaleye Park Holding, Çelikler Holding ve Kalyon Holding, Limak İnşaat Sanayi ve Tic. A.Ş., Elsan Elektrik Gereçleri ve IC İçtaş ve Konya Şeker şirketleri katılmıştı. İhale 2 milyar 670 milyon dolara IC İçtaş’ta kalmıştı. Özelleştirme Yüksel Kurulu ihaleyi Limak ve IC İçtaş şirketlerine vermişti.
Katılan ve ihaleyi alan şirketler size de tanıdık geldi değil mi? Bırakın Türkiye’yi, dünyada en çok kamu ihalesi alan şirketler.
İhale yapıldığında Yeniköy 27, Kemerköy ise 20 yılık santrallardı. Yani Yeniköy’ün 2027’de, Kemerköy’ün de 2034’te ekonomik ömrünü tamamlanması bekleniyordu.
Şirketler, yeni orman arazilerini yok ederek ve iktidar desteğiyle bir çok kural dışı avantaj elde ederek daha çok rant elde etmenin yolunu açıyor.