Galatasaray'ı rakiplerinden ayıran en büyük özelliği geriye dönüp bakmaması, geçmişe takılıp kalmaması. İşte bu yüzden şampiyonlukların ve kupaların takımı. Mayıslar yine Galatasaray’ın.

Derbide yaşanan hayal kırıklığını unutup Konya’da şampiyon gibi oynadı ve 24. şampiyonluğunu kucakladı. Tarih ikincileri değil şampiyonları yazar. Tek gerçek bu. Gönüllerin şampiyonu olmak, züğürt tesellisinden öteye geçmez maalesef, sadece gaz alır. Galatasaray da ‘Yaz tahtaya bir daha’ diyerek anasının ak sütü gibi helal bir şampiyonluğu hanesine yazdırdı. Sezonu 102 puanla bitirmek, uzun yıllar yanına yaklaşılamayacak bir başarı hikayesi. Bir takım 99 puanla sezonu ikinci bitirecekti o Fenerbahçe oldu. Sarı-lacivertlilerin 99 gol, 99 puan ve sadece 1 yenilgi ile gösterdiği olağanüstü performansı kupa almaya yetmedi. Ama bence alkışı fazlasıyla hak etti. İki takım da birbirini ittirdi. Saha içinde daha fazla kalan takım şampiyon oldu. Süper Kupa Finali kırılma anıydı.

Icardi golcülük repertuvarındaki iki olağanüstü vuruşla maçı kopardı. Berkan da fazlasıyla hak ettiği bir ödülü attığı golle aldı. Konyaspor, Fenerbahçe maçında da çok kötüydü ama o maçta şanslıydı. Bu kez olmadı.

Şu unutulmasın bu takım bir devre sol beksiz oynadı. Yetmedi devre arasında en iyi oyuncularından Boey’i satıp, yerine çakma bek Kaan’la idare etti. Transferler fiyaskoydu, yarım Icardi, çeyrek Ziyech ve eldeki eski tüfeklerle bu başarı geldi. Birçok bölgenin yedeği bile yoktu. Alkışlar Okan Buruk ve Galatasaray’a. Sarı-kırmızılı renklere gönül verenlere kutlu olsun.