Restorasyon çalışmaları kapsamında caminin etrafındaki atıl yapılar temizlendi. Caminin içinde yapılan çalışmalarda, duvardaki sıvalar dökülünce alttaki kalem işçilikleri ortaya çıktı. Bunun üzerine camide ince işçilik çalışması başlatıldı. Sanat Tarihçisi Muzaffer Karaaslan, yapıda bulunan kalem işçiliklerinin Osmanlı Devleti'nin erken dönemlerinden bu yana yapılan işçiliğin örneklerinden olduğunu söyledi. Karaaslan, "Bu sanat türü, dönemin estetik değerlerine göre şekillenmiş ve bunu yapmaktan vazgeçmemişler. Anlaşılan o ki Cumhuriyet'in ilanı sonrasında da halk sanatçıları belleklerinde var olan motifleri işlemeye devam etmişler. Cami, bu açıdan önemli. Burada, Osmanlı geleneğinin Cumhuriyet döneminde halk sanatçıları tarafından taşındığını görüyoruz. Yapıyı en önemli kılan noktalardan biri de sanatçı kitabesine erişiyor olmamız. Kadınlar mahfilinde yer alan kitabede, Kırşehirli Nakkaş Halil'in imzasını görüyoruz. Sanatçılar, genellikle anonim kalmayı tercih eder. 19'uncu yüzyılın sonları veya 20'nci yüzyılın başlarında imza atma geleneğinin arttığını görüyoruz. Bu yapıda, sanatçı kitabesinin olması oldukça önemli" dedi. Karaaslan, caminin ön plana çıkaran özelliklerinden birinin de farklı yapıların tasvir edilmesi olduğunu söyledi. Karaaslan, "Burada hem Ankara özelinde yapı tasvirlerini görüyoruz hem de İstanbul gibi merkez bir şehirden yapı tasvirleri görüyoruz. Sultan Ahmet Camii, Süleymaniye Camii'nin tasvirlerinin yanı sıra, kadınlar mahfilinde 'Bala Köprüsü' olarak belirtilen 'Çeşnigir Köprüsü'nün tasvirlerini görüyoruz. Yapıda bunların yanı sıra yoğun bir şekilde vazo düzenlemeleri, bitkisel ve geometrik motifler ve çeşitli hat düzenlemelerini sanatçının yapmış olması, var olan bir geleneğin devamlılığını göstermesi açısından da oldukça dikkat çekici" diye konuştu. Karaaslan, yapının Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine tarihlendirildiğini ancak kalem işçilikleri açısından bakıldığında, Nakkaş Halil'in 1930'larda Kırşehir'de de başka bir camiyi nakşettiğinin bilindiğini söyledi. Karaaslan, "Yapılar açısından bir karşılaştırma yapıldığında, şu an içinde bulunduğumuz caminin bezemelerinin de 1930'larda yapılmış olma ihtimali mümkün. Ankara'nın çeşitli ilçelerinde bu sanatçıları takip edebiliyoruz. Yahut Nevşehir'e gittiğimizde aynı ekolü görebilmemiz mümkün. Bu da hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet'in erken döneminde gezici sanatçıların varlığını bizlere gösteriyor. Bu, duvar resmi çalışmalarında oldukça önemli konulardan birisi" dedi. Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı ise caminin de içinde bulunduğu 20 dönümlük alanın dönüştürülmesini külliye mantığı ile sürdürdüklerini söyledi. Balcı, "Restorasyon çalışmalarında sona geldik. Bir taraftan da Kur'an kursu inşa edildi. Yine Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin doğmuş olduğu ev, kültürel yapıya uygun olarak ortaya çıkarıldı. Bir taraftan da burada bir meydan oluşturduk. İçinde kafeteryası, mahalle konağı, kütüphane, gençlik merkezi gibi yapıları da monte ederek, burayı yaşayan bir külliye haline dönüştürdük. Çalışmalarımızı, birkaç ay içerisinde tamamlayıp, Ankaralıların hizmetine sunmayı planlıyoruz. Çalışmalarla, Ankara'nın kültürüne, tarihine sahip çıkmış oluyoruz" diye konuştu. (DHA)