Abdullah Avcı, Trabzonspor’u çorbaya çevirip gitti. Her geçen gün şişen ego, saçma sapan bir transfer politikası, bir tek kendisinin anlayabildiği taktik anlayış ve değişmeyen tazminat sevdası ile koca bir camia ile kurduğu bağı atıp gitti. Geriye sorunlu bir takım kaldı.

Eyüp, iyi bir organizasyon takımı. Ama Abdullah Avcı’nın karşılaştığı her takım için söylediği cinsten değil. O işin süslü laf kısmıydı. Avcı’nın uzmanlık alanıydı. Arda hoca elindeki kadrodan maksimum verim almayı başarıyor. İyi şeyler yapmak istiyor, kapasitesi ölçüsünde bunu sahaya yansıtmaya çalışıyor. Bu yüzden de ilk 4 maçlarından 2 galibiyet ve 2 beraberlikte ayrılmış oldular. Her şeyden önce bu yüzden takdiri hak ediyorlar. Umut Meraş, Tayfur Bingöl bekleri ile oynayıp, orta alanda Melih Kabasakal’la bazı şeyleri yapmak kolay değil. Arda Turan’ın elinde güçlü bir kadro olursa neler yapabileceğini açıkçası çok merak ediyorum. Bunun için de çok uzun yıllar beklemeyeceğimizi düşünüyorum.

Gerçekçi olmak gerekirse Trabzonspor’un dünkü 11’i ile başarılı olma şansı sıfır. Kadro kalitesi yetersiz, orta saha üretkenliğin çok uzağında. Felaket bir ilk yarı oynayıp kaleyi bulamadılar. Maçı da sadece 0.19 gol beklentisi ile tamamladılar. İkinci yarı biraz kıpırdansalar da maçın kontrolünü eline alamadı Fırtına. Futbol iyi futbolcularla oynanır. Özellikle de büyük takımlarda. Bu takımın yıldızı yok.

Yeni gelecek teknik direktörün en önemli işi takımın üzerindeki ölü toprağını atıp, camianın dinamiklerini harekete geçirmek olacak. Ondan sonra gerçek Trabzonspor’u yazarız uzun uzun. Şenol Güneş ya da Fatih Tekke. Biri tecrübe diğeri potansiyel. Benim gönlüm Fatih Tekke’den yana.

Çünkü Arda Turan’ın büyük bir takımda yapabilecekleri beni nasıl heyecanlandırıyorsa Fatih Tekke de aynı şekilde heyecanlandırıyor. Açıkçası Fatih hoca bir şansı da hak ediyor.