Fahrettin Karaoğlan adlı bir hukukçu “adalet- ordu- ekonomi” üzerine söz söylemiş. Ben sırası geldikçe hatırlar ve yazarım.

Sırası geldi.

Yeniden yazayım.

Hukukçu diyor ki:

Ordu bozuk olabilir.

Savaşa girmedikçe ortaya çıkmaz.

Ekonomi bozuk olabilir.

O ulus yıllarca yoksulluk, geçim darlığı, dışa bağımlılık sık sık ekonomik krize saplanma belalarını çeker.

Hukuk bozuksa.

Halk adalete güvenmiyorsa; adalet yerini bulmuyorsa o ülke batmaya mahkumdur.

★★★

Bugün!

Halk umudunu bitirdi.

Adalete güvenmiyor.

Sinan Ateş adlı Ülkü Ocakları eski Başkanı, Başkentimiz Ankara’da gündüz vakti 5 kurşunla öldürüldü. Öldürenin “tetikçi” olduğu anlaşıldı, 37 gün sonra yakalandı. Tetikçiyi Ankara’ya 2 özel harekat polisinin getirdiği ortaya çıktı.

★★★

Tetiği çeken belli.

Tetiği çektiren kim?

Dosyaya bakan, kanıt toplayan; “tetikçi ile vurduranı bulmaya çalışan savcılar 4 defa ve soruşturmaya katılan tecrübeli polisler de birkaç kez” değiştirildi.

★★★

Sinan Ateş’i 5 kurşunla “vuran ile vurduranı (tetiği çektireni) bütün bağlantıları ile bulup mahkeme yargıcının önüne getireceği” beklenen Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı “terfi gerekçesiyle” görevden alındı. Cinayetin iddianamesi ise 485 gün (1 yıl 4 ay) gecikerek yazıldı.

Niçin bu gecikme?

Halka açıklanmadı.

Halkın adalete güveni bir kez daha yara aldı.

★★★

39 kişinin cinayeti işlemek için bir araya geldiği ortaya çıktı. Bunlardan 22’si tutuklandı. 17’sinin dosyası ayrıldı. Halkın vicdanında 2 soru cevabını aramaya çıktı.

Soru 1:

Bu kadar kişi Ankara’nın orta yerinde gündüz vakti cinayeti işlemek için niçin bir araya geldi?

Soru 2:

Onları yönetip, yönlendiren akıl ve emir vereni yani tetiği çektireni kimdi? 

★★★

Bu 2 kilit sorunun cevabı da Türk halkından gizlendi. 2 soru cevapsız kalsın diye iktidarın 2 partisi arasındaki birliktelik, beraberlik, ittifak bile sarsıntı geçirir gibi oldu. Cinayetten 19 ay sonra ilk duruşma başladı. Öldürülen Sinan Ateş’in eşi salona çelik yelek giydirilip 5 koruma polisi ile alındı. Kararın açıklandığı son duruşmaya gelindiğinde Sinan Ateş’in eşinin koruma sayısı 8’e çıkarılmıştı.

★★★

Vuran ve azmettirenler ilk ifadelerini mahkemede değiştirdi. Yargıçlar ile savcılara; sanki “Sinan Ateş’i kendi arkadaşları vurdu” senaryoları anlattılar. Cinayetin “vuranı belli fakat vurduranı gizleniyor” diye yazı yazan genç gazetecileri de mahkeme yargıcının, savcısının, duruşmayı dinlemeye gelmiş herkesin gözü önünde tehdit ettiler.

★★★

İddianame 16 ayda yazıldı, yargılama 3 ayda tamamlandı. Tetikçi, kurye ve azmettiriciler ağırlaştırılmış ömür boyu hapis yediler. Sanıklardan bir bölümünün dosyası ayrıldı; “tetiği kimin çektirdiğinin bulunması” ikinci davaya kaldı. Sinan Ateş’in annesi; “Benim gözyaşım onların yüreklerine batsın” dedi. Sinan Ateş’in ablası mahkeme binasının bahçesinde kararın açıklanmasını beklerken saldırıya maruz bırakıldı. Sinan Ateş’in eşi; “Burada yapılan yargılamada ayakçılar yargılandı. Biz adalet istiyoruz” dedi.

★★★

İnsanımız kör değil.

Kör sayıldı.

Görsün istenmiyor.

Sağır değil.

Sağır sayıldı.

Duysun istenmiyor.

Ülkemizde adaletimiz yüzkaramız yapıldı, yapılmaya devam ediyor.

100’lük! 200’lük!

Bankalar, müşterilerinin günlük acil para ihtiyacını karşılamak için Para Çekme Makineleri’ne (ATM) dayıyorlar 100’lük banknotları, dayıyorlar 200’lük banknotları. Para Çekme Makineleri’nde 20’lik kağıt para ile 50’lik vardı, ikisi de kalktı. 20’lik pul oldu, 50’lik en küçük para. Dolaşımdaki 200’lük, 100’lük kağıt paraların payı yüzde 95’i geçti. 500’lük kağıt para bekleniyor. Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı olan 41 milyon kişi bankalardan çektiği kredi ile 38 milyon kişi de banka kredi kartını kullanarak gününü kurtarabiliyor. Son bir yılda 40 milyondan fazla kişi bankalardan kredi çekmek zorunda kaldı.