Kahrolmamak elde değil!

Adeta bir şiddet ülkesi olduk!

Yüksek mahkemeler bile birbiriyle didişme halinde...

Her yerde çatışma, boğuşma, kavga var!

Nasıl bir ülkeyiz Allah aşkına?

Sahalarda hakemler dövülüyor...

Hastanelerde doktorlar öldürülüyor, sağlık çalışanları saldırıya uğruyor.

Kadın cinayetlerinde rekor kırıyoruz...

Çaresizlikten kendilerini yakanlar var!

Kırmızı bültenle aranan uluslararası suçlular kapağı ülkemize atıyor.

Yabancı mafya baronları İstanbul’u mesken tuttu!

Somali Devlet Başkanı’nın oğlu, kuryelik yapan bir vatandaşımızı otomobille ezip öldürüyor, sonra da kollarını sallaya sallaya Türkiye’den çıkıp gidiyor. Nasıl bir gaflet bu?

Uyuşturucu kaçakçıları, yasa dışı bahis örgütleri, kumar mafyasının baronları, kara paracılar ülkemizde cirit atıyor.

Bunlar sık sık yakalanıyor ama kim bilir daha ne kadar var? Ülkemizde 400 bin dolarlık bir ev alana Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı veriliyor.

Dolandırıcılar her yerde!

Anlı şanlı futbolcular, teknik direktörler, milyonlarca dolarlarını bankacı bir kadına kaptırıyor, sonra da “Bizi kurtar” diye Cumhurbaşkanı’ndan yardım istiyor.

Silahlı ayaklanma başlatarak Türkiye Cumhuriyeti’ni boğmaya kalkıştığı için İstiklal Mahkemesi tarafından idama mahkum edilen ve yardımcılarıyla birlikte asılan Şeyh Sait’in adı Diyarbakır’da bir bulvara veriliyor.

Başta minik öğrenciler olmak üzere hemen herkese bir işkence haline gelen “Kalıcı yaz saati” saçmalığı” ısrarla devam ettiriliyor.

Dünya bizi “Kara para aklayan ülkeler” sınıfına sokup “Gri Listeye” alıyor.

Saf insanlarımız, rahmetli Yaşar Nuri Hoca’nın dediği gibi “Allah ile aldatılıyor!”

Siyasilerin birçoğu “öbür dünyaya daha fazla yatırım yapan” bir anlayışa sahip... Çünkü dinin dar gelirliler üzerindeki etkisini biliyorlar!

Meclis’te ağır kalp krizi geçiren milletvekili hastanede ölürken Meclis bahçesinde coşkuyla “kebap partileri” düzenleniyor. Vekiller mangal keyfindeyken, başka tarafta bir seyyar satıcı çaresizlik içinde kendini yakıyor!

Nasıl bir çürümedir bu?

Nedir günahımız?

Ulus olarak biz nerede hata yaptık?

Allah’ın gazabı kime olmalı?

Meclis’te kalp krizi geçiren Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez hastanede ölürken, bazı AKP milletvekillerinin Meclis bahçesinde mangal yakıp  “Kebap partisi” yapmaları hiçbir zaman unutulmayacak.

Unutulmayacak daha kötü, rezil bir şey var:

Hasan Bitmez, Meclis kürsüsündeki konuşmasını bitirdiği an gelen kalp krizi ile yere yuvarlandığı vakit, AKP sıralarından bir milletvekilinin “Allah’ın gazabını buldun!” diye bağırması insanlık adına utanç vericiydi!

Birçok okurum bana “Allah’ın gazabı neden ülkeyi bu duruma getirenlerin başına gelmiyor da Hasan Bitmez gibi, ülkedeki çürümüşlüğü gözler önüne seren, düzgün dürüst bir siyasetçinin başına geliyor?” diye sordu.

Densiz AKP’li, aynı zamanda korkak olduğu için “O sözü ben söyledim” diye ortaya çıkamadı. Acaba vicdanı rahat mıdır?

Cuma günü son yolculuğuna uğurlanan gerçek dindar Hasan Bitmez’e Allah’tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın.

TEBESSÜM

Bebek konuştu!

Kadın, işten dönen kocasına sevinçle seslenmiş:

“Müjde kocacığım, müjde!”

“Ne müjdesidir bu, ne oluyor?”

“Bebeğimiz bugün ilk defa konuştu...”

“Maşallah... Maşallah... Ne dedi?”

“Parktan geçiyorduk... Çingenenin biri de kocaman bir ayı oynatıyordu. Bebeğimiz onu görür görmez sevinçle ‘Buba, buba’ diyebağırmaz mı?”

GÜNÜN SÖZÜ

Hasta olmadan yaşayan kişi mutludur, borcu olmayan daha mutludur!