Sevgili okurlarım, Osmanlı döneminde belli zamanlarda isyanlar olur ve hatta iç savaşlar bile çıkardı.

Osmanlı tarihini araştıranlar bilir, isyansız bir dönem hemen hiç olmamıştır.

Devletin en güçlü olduğu Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşananlar bile böyledir.

Aradan yıllar geçti, yeni bir devlet kuruldu.

Bu isyan süreci Cumhuriyet döneminde sona erdi.

Milli Mücadele döneminde Konya, Gerede gibi birkaç iç isyan dışında bu konuda fazla bir şey olmadı.

Başka yerlerde insanlar sokağa dökülmedi, isyan etmedi...

★★★

Önemli olan günümüzdeki tablodur...

Bu iktidarın işbaşına geldikten sonra özellikle bir tek amacı vardı:

Ne pahasına olursa olsun protestoları önlemek...

İktidar partisi bunun çözümünü buldu.

Yargıyı ele geçirmek!

22 yıldan beri bu amaç doğrultusunda hareket ettiler... Çünkü yargının tamamı ellerinde olmadığı sürece amaca ulaşmaları mümkün değildi...

Ve eninde sonunda bunu başardılar!

Günümüzde devletin tamamı ile birlikte yargı ve adalet mekanizması da A’dan Z’ye tümüyle onların elinde.

★★★

Meclis çoğunluğundan ve de MHP’nin kayıtsız şartsız desteğinden doğrusu iyi yararlandılar.

İstedikleri yasaları istedikleri gibi çıkardılar.

Dikensiz gül bahçesini kendi ölçüleri ve istekleri doğrultusunda yarattılar.

Aleyhlerine olan herkesin ve her kesimin başında Demokles’in kılıcını sallamaya ve toplumun bütün bireylerini sindirmeye ve susturmaya yöneldiler...

★★★

Şimdi günümüzdeki manzaraya kısaca bakalım.

Kim ne derse desin toplum korkutulmuş, susturulmuş ve sindirilmiş durumda.

Yargıda kadrolar bu nedenle oluşturuldu, yeni yasalar bu amaçla yürürlüğe sokuldu...

Şimdi her şey suç!

Bunları söylerken elbette adi suçları kastetmiyorum.

İktidarı eleştirmek bile suç oldu.

Örneğin Cumhurbaşkanını eleştirenler çeşitli gerekçelerle yargılanıp içeriye tıkılıyor.

★★★

Bir yanda cezaevlerini dolduran on binlerce insan, öbür yanda ise hızla sürdürülen yeni cezaevi inşaatları!..

Önce gözaltına alınan, birkaç gün sonra tutuklanan siyasetçiler, gazeteciler ve sıradan vatandaşlar...

Cezaevleri onlarla dolu.

İçlerinde parti genel başkanları bile var.

Amaç korkutma ve sindirme sürecini toplumun üzerinde bu yolla sürdürebilmek.

★★★

İnsanlar soruyor...

“Memlekette bunca pislik, rezillik, hırsızlık, yolsuzluk ve hukuksuzluk varken bizim millet niçin sokaklara dökülüp hesap sormuyor? Bu hesabı demokratik yollardan niçin soramıyoruz?..”

Evet haklılar... Zira karşımızdaki tablo çok ilginç.

Milyonlarca insanımız şikayetçi ama kimse bir şey yapamıyor.

Sokaklara kimse çıkmıyor!

İş toplanmaya, protesto etmeye gelince çoğunluk şu veya bu nedenle yan çizmeye başlıyor.

Peki niçin?..

Çünkü bu iktidar Türk Milletinin yumuşak karnını keşfetti!

Nedir o yumuşak karın?

Korku ve sindirilmiş olmak.

Bu toplum nasıl olsa sesini duyurmaz!                         

★★★

İnsanımız sokağa çıkıp sadece olanları protesto etmeye kalkışsa başına neler geleceğini az çok biliyor.

Karşısına önce polis çıkarılacak.

Sonra belki gözaltına alınıp tutuklanacak.

Belki asgari ücretle işinden de olacak.

İnsanımız bu riskleri elbette göze alamıyor.

Sömürü ve haksızlıklar çarkı işte bu ortamda bütün hızıyla sürüp gidiyor...

★★★

Evet, bir kez daha ve iddialı olarak söylüyorum...

Bu iktidar bizim toplum olarak “korktuğumuzu” yıllar önce anlamış.

O yüzden cesaret buluyor, hukuku ve adalet kavramını bu nedenle yok sayıyor.

Geçenlerde Yunanistan’da bir tren kazası olmuş, 21 kişi ölmüş. Atina’da parlamento binası önünde yüz binlerce kişinin katıldığı gösteriler sürüp gidiyor.

Biz neler yaşadık, neler yaşıyoruz, tık yok!

AKP iktidarı yumuşak karnımızı iyi keşfetmiş, kutlamak gerekir!