ABD’nin seçilmiş Başkanı Trump’ın, ilk döneminde generallere “Neden Hitler’in askeri gibi sadık olamıyorsunuz” demesi çok konuşulmuştu. Gelin size o hikayenin perde arkasını anlatayım.
2017’nin yazında, Beyaz Saray’da henüz 6’ncı ayını dolduran Başkan Trump, Paris’e Bastille Günü kutlamalarına davetlidir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron Amerika’nın 1. Dünya Savaşı’na girişinin 100’üncü yılı anısına, Şanzelize’de ihtişamlı bir askerî geçit töreni düzenler. Tanklar bulvarda gürlerken, savaş jetleri de protokolün tepesinde kükremektedir. Trump bundan çok etkilenir.
‘GAZİLER KATILMASIN’
Dönüşte, gelecek yılki 4 Temmuz ABD Bağımsızlık Günü kutlamalarını, füze rampalı, tanklı, toplu, tüfekli, şimdiye kadarki en büyük askeri geçit törenine dönüştürme fikrini Oval Ofis’te generallerine açar. Komutanların tüyleri diken diken olur. Savunma Bakanı görevindeki emekli 4 yıldızlı Orgeneral James Mattis, “Böyle bir şey yapacağıma, asit içmeyi tercih ederim” der. Ortam gerilir. Bakan Mattis, ilk Körfez Savaşı’nda, Afganistan’da ve daha sonra Irak Savaşı’nda birliklere komuta eden, deniz piyadelerinden (Marine Corps) yetişmiş 44 yıllık bir askerdir. Araya danışmanlar girer, tankların paletlerinin Washington caddelerinin asfaltına zarar verebileceğini söyleyerek konuyu kapatmak ister.
Trump tınmaz. Aynı fikri dönüp bu kez Genelkurmay Başkanı Org. John Kelly’e anlatır; sonra da “Bak, bu geçit töreninde öyle yaralı gazi falan istemiyorum” der. Nedenini açıklarken, Fransa’daki törende boy gösteren uzuvlarını kaybetmiş koltuk değnekli, tekerlekli sandalyeli gazilerden suratını ekşiterek bahseder: “Bana çok hoş görünmüyorlar çünkü!”
Org. Kelly, kulaklarına inanamaz. “Onlar birer kahraman” sözcükleri ağzından dökülür. “Bizim ülkemizde o kişilerden bir nebze daha kahraman olanlar şurada Arlington’daki askeri mezarlıkta yatıyor” diyerek eliyle tepki gösterir. Bu arada Org. Kelly’nin oğlu da Afganistan’daki savaşta ölmüş ve o mezarlıkta gömülü bir teğmendir. Bundan hiç bahsetmez. Trump soğuk bir edayla “Gazileri görmek istemiyorum. Dışarıdan iyi görünmüyorlar” diyerek noktayı koyar.
Trump birkaç hafta sonra Oval Ofis’te generallere yeniden sorar. Odada Genelkurmay Başkanı Org. Kelly ve Genelkurmay Başkan Yardımcısı Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Paul Selva vardır. Org. Kelly, soğuk şekilde “4 Temmuz törenini organize etmekten sorumlu kişi General Selva’dır. Ona sorun” diye topu direkt taca atar. Trump, Org. Selva’ya “Peki, geçit töreni hakkında sen ne düşünüyorsun?” der. Hava Kuvvetleri Komutanı beklenmedik biçimde açık sözlüdür.
‘BİZ BU DEĞİLİZ’ YANITI
“Amerika Birleşik Devletleri’nde büyümedim, aslında Portekiz’de büyüdüm” diye söze başlar... “Portekiz bir diktatörlüktü. Geçit törenleri, silahın kimde olduğunu halka hatırlatmakla ilgiliydi. Ve bu ülkede biz bunu yapmıyoruz” der. Durur ve ekler: “Biz bu değiliz.”
Bu cevaptan sonra bile Trump hâlâ üsteler; “Yani, fikir hoşuna gitmedi mi?”
-Hayır, der Org. Selva, “Diktatörler böyle yapar.”
Sinirlenen Trump, Genelkurmay Başkanı Org. Kelly’e dönüp bağırır tonda “Siz s...timin generalleri, neden Alman generalleri gibi olamazsınız ki?” diye küfrü basar.
Kelly, - Hangi Generaller?
Trump, - 2’nci Dünya Savaşı’ndaki Alman generaller!
Kelly, -O generaller Hitler’e üç kez suikast düzenledi, az daha da başaracaklardı.
Trump bunu bilmiyordur. “Hayır hayır, o generaller tamamen Hitler’e sadık kaldılar” diye tepki verir. Org. Kelly ise; “ABD ordusunda bu tipte bir general bulamazsınız” der ve konuşma biter.
‘ASKERİ SOKAĞA İNDİRMEM’
ABD Savunma Bakanı eski Orgeneral James Mattis, daha sonra Trump, Afganistan’daki ABD askerlerinin sayısını hızla azaltmak istediğinde de “Bu kadar hızlı bir çekilme, bölgede güç boşluğuna yol açar, Taliban geri gelir” uyarısında bulunmuştu. Ancak Trump ona “Ben seçildim, kararları ben veririm” demişti. 2018 yılında Trump’ın Suriye’den ABD askerlerini çekme kararı için de Mattis yine benzer uyarıda bulunmuş, sözünü dinletemeyince istifa etmişti.
Daha sonra yerine gelen yine Kara Harp Okulu kökenli Savunma Bakanı Mark Esper de 2020 yılında siyahi George Floyd protestoları sırasında Trump’ın, orduyu sokağa çıkarma fikrine masada şiddetle karşı çıkmış, “Aktif görevdeki askerleri asayiş için sokağa indirmem, bu son çare olmalıdır” diyerek başkanı reddetmişti.
Bu diyaloglar, askerin de demokrasiye son derece bağlı olabileceğinin açık göstergesi olarak devlet arşivlerinde duruyor.
Kaynak: The New York Times’ın Beyaz Saray Muhabiri Peter Baker ile The New Yorker dergisi yazarı Susan Glasser’in kaleme aldığı The Divider: Trump in the White House kitabı.