Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’de kalmak isteyen Suriyelilerin başımızın üstünde yeri var” demesinden sonra, okurlarımdan tepki mesajları yağdı:
“Sayın Erdoğan bize, yani halka sorsun. Bakalım biz istiyor muyuz?” diyor birçok okurum…
Haklılar… Gerçekten Türk halkı, Suriyeli sığınmacıların ülkemizde kalmasını, vatan topraklarına ortak olmasını istiyor mu?
Partili Cumhurbaşkanı’nın, halka danışmadan, milletin onayını almadan böyle bir karar vermeye hakkı var mı?
Eğer “Hakkım var” diyorsa o zaman millet ne olur?
Hiçbir kıymeti harbiyesi kalmaz, “Yalova kaymakamı” olur!
“Yalova kaymakamı, kendini önemli sanan, aslında önemli olmayan kimse” anlamında bir deyimdir.
Oysa halk asla “Yalova kaymakamı” değildir. Hayatî konularda nihaî karar onundur.
Milletin iradesinin üstünde bir irade olmadığını söyleyen bizzat iktidar sahipleridir.
★★★
Millet bu ülkenin gerçek sahibidir. Duyguları, düşünceleri, kararları değerlidir. Millete danışmadan, onayını almadan bir şey yapılamaz!
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Hiçbir şahıs memleketin sahibi değildir. Ülkenin sahibi millettir” diye hatırlatmak hakkımızdır.
Eğer Suriye’li sığınmacılara başının üstünde yer vermek istiyorsa, bir referandum yapıp halka sormalıdır. Bakalım vatandaşlarımız sığınmacıları başlarının üzerinde taç yapmak istiyor mu?
Karar yetkisi sadece milletindir.
★★★
Diğer partilerden bir ses çıkmazken, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriyeli sığınmacılar için yaptığı açıklamayı sert ifadelerle eleştirdi.
Prof. Özdağ bu tepkisiyle sokaktaki vatandaşın duygularını yansıttı.
Esad’ın devrilmesinden sonra, yasaya göre Suriyeli sığınmacıların vatanlarına dönmelerinin zorunlu olduğunu, oysa Erdoğan’ın, Suriyeli sığınmacıları geri yollamayı hiçbir zaman düşünmediğini belirten Prof. Özdağ şöyle dedi:
“Erdoğan, ‘Gitmek istemeyen Suriye’liler kalabilir, başımın üstünde yeri var’ diyor. Kalanlara vatandaşlık verecek. Türkiye’ye, vatanımıza bir başka milleti ithal ediyor. Türkiye, Türk milletinin vatanı. Erdoğan’ın babasının çiftliği değil. AKP’liler, MHP’liler, dedelerinizin kan dökerek vatan yaptığı bu topraklara başka bir milletin ortak edilmesine razı mısınız?”
Doğrusu, günün sorusu bu? Mutlaka halka sormak, cevabını almak gerekiyor.
İktidarın, halka lâyık gördüğü derin yoksulluk!
Toplumu tahrip eden enflasyon, halkın hatası değildir…
Kötü yönetim ekonomiyi çökertmiş, başımıza bu enflasyon belâsını musallat etmiştir.
Önemli olan halkı fazla ezmeden bu dertten kurtulmaktır.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in izlediği kemer sıkma politikaları, insanları daha da yoksullaştırıyor!
Şimşek Bey, halkı aç bırakarak enflasyonu düşürse ne olur, düşürmese ne olur?
12 bin lira alan emekliler sefaleti yaşıyor, 17 bin lira alan asgari ücretliler bezgin ve bitkin bir halde yaşam savaşı veriyor.
Mallara zamlar kürekle, ücretlere zamlar kaşıkla yapılıyor.
★★★
Maliye Bakanı Şimşek beyefendinin, Türkiye’de yoksul çocuk sayısının 9 milyon 590 bin olduğundan haberi var mı? Bunlar yarı aç, yarı tok yaşıyor. Vücutları gelişmiyor, kavruk kalıyorlar.
Şimşek Bey elbette ki bunları biliyordur ama bilmemeyi, görmemeyi tercih ediyor.
Bir TV programına dertli bir vatandaş ağlar gibi şöyle diyordu:
“Gelsinler bize lâyık gördükleri sefalet maaşı ile bir gün bizim gibi yaşasınlar. Sanırım ancak o zaman yaşadığımız faciayı anlayabilirler!”
Ülkeyi bu hale getirenlerin içleri sızlamıyor mu?
GÜNÜN SÖZÜ
Doğa yasaları gibi, millet iradesine karşı gelmek de faydasızdır!