İlk yarıya damga vuran isim şüphesiz Onuachu oldu. Klasik bir santrfor görevi dışında her fırsatta orta alana gelerek, oyunu yönetme, atak yönü belirleme, pres yapma, top çalma, top saklama ve hücum yönetimi konusunda ekstra işler yaptı. 2.01'lik fiziği ile en sevdiği hava toplarından birini aldığı anda da takımını öne geçirdi. Sezonun en büyük kazanımı olduğunu her fırsatta gösteriyor Onuachu.
Topa daha çok sahip olan Trabzonspor'un ilk yarıdaki oyunu Pina sakatlığı sonrası gözle görülür şekilde düştü. Daha çok oyunu ve skoru kontrol altında tutma moduna geçilince Samsunspor daha efektif çıkmaya başladı. 45'ten 60'a kadar Marius ile öne geçme şansı bile yaratan Samsunspor Uğurcan'ın devleştiği anlarda dengeyi sağlayamadı. Bahsettiğim 15 dakikalık süre içerisinde Uğurcan Çakır 3 net kurtarışla hem tribünleri diri tuttu hem de Samsun direncini kırdı.
Hamle konusunda belki de ligin en talihsiz hocası Fatih Tekke 60'dan sonra oyunu tutmak için Ozan Tufan'ı sahaya sürdü. Bir hücumcu olan Felipe Augusto'nun çıktığı anda yerine yine bir hücumcu almak '2'yi bulmak istiyorum, yersem de atarım' mesajı verebilirdi ama öyle olmadı.
Geciken transferler aylardır beklenen orta saha takviyesinin bir türlü gelmemesi teknik heyetin tüm gayretine rağmen Tekke'nin elini zayıflatmaya devam ediyor. Üstelik bu hafta Mendy ve Cham'ın da gitmesiyle orta sahadaki 2 hamle şansını da kaybetmiş oldu. Bunu göz ardı etmemek gerek.
Tempolu bir 6-8 oynayacak orta sahası olmadığı için belki de skoru koruma adına ön alan baskısını da kaybedince maçı koparma şansı kalmadı.
Zubkov ve Onuachu'nun fiziksel yorgunlukları ile kenara gelmesi ile oyun tamamen Trabzon'un üzerine yıkıldı ve Marius 88'de bu kez ıskalamadı.
İlk 4 maçta 10 puana bence tüm Trabzonspor camiası tamamdır. Milli araya 12 puanla gidememek çok da eyvahlanacak bir sonuç değil.
Kaçan 2 puana bakarken yedek kulübesine de bakmak lazım. Eğer orası Fenerbahçe maçına kadar zenginleşmezse bu puan kaybı, maç kaybına döner ve iyi başlayan sezon ivme kaybetme dönemine geçer.