Çarşı, pazar, marketlerde “ne nerede ucuz” haberleri en çok okunur, izlenir oldu.

Esnaf anlatıyor:

Sucuğu kangal bütünlüğü içinde alan kalmadı. Sucuk yiyen de aslında milyonda bire indi. Gelip “50 liralık sucuk kes” diyorlar. Kesiyorum. 5 yuvarlak dilimi kuyumcudan altın almış gibi ve sanki birisi gelip elinden kapıp kaçacak tedirginliğiyle gidiyor.

Pastırma ise pırlanta.

Yiyebilen çok şanslı.

Nefsini köreltmek için tatmak isteyenler; çekingen bir insanın sindirilmiş ses tonuyla “dilimle 50 liralık” diyorlar.

Dilimliyorum.

Kağıt karton inceliğinde, çoğu çemen, pul biber, kimyon, karabiber 3 dilim pastırmayı, boynu bükük, kalbi kırık alıp gidiyor.

★★★

16 milyon emekli var, aileleriyle 30 milyon hesaplanıyor. Emeklilerin büyük çoğunluğu 22 yıldır yapılan seçimlerde Tayyip Erdoğan’ın kendisine, partisine ve onun adaylarına oy verdiler. Bugün emeklilerin yüzde 99’u aileleriyle birlikte perişan, sersefil duruma düştüler.

Ucuz et.

Ucuz ekmek.

Ucuz pirinç.

Ucuz patates.

Emekliler, “ucuzluk kuyruğu mahkumu” oldular. Kendi düşen ağlamaz. Emekliler kendileri etti, kendileri buldular, şimdi timsah gözyaşlarıyla; ne nerde ucuz diye ağlıyorlar.

★★★

Sandığa gitmeye 7 gün kala Tayyip Erdoğan, emekli maaşlarına 7 bin TL zam vereceğini açıklayabilse 16 milyon emeklinin çoğu, kuyruklarda yaşadığı “sıram gelmeden ucuz et biterse korkusunu” unutup bu seçimde de yine onun partisinin adaylarına oy verirler. Buraya yazıyorum. Göreceğiz. Seçim sandığına 7 gün kala emekliler için o açıklamayı mutlaka yapacaktır. Şimdi “Çok para bu... Kaynak yok...” diyerek emeklileri müjdeye hazırlıyor. Bayram ikramiyesini de 3 bin TL’den 5 bine çıkaracaktır.

Bir oyun gücü!

Aldı başını gidiyor!

★★★

2002 yılı seçimleri öncesinde Tayyip Erdoğan henüz başbakan olmamıştı. Muhalefeteydi. Meydanlarda şu konuşmayı yapıyordu: “Benim Anadolu’daki vatandaşım çöpten rızık topluyorsa, evine götürüyorsa, pazarlardan atık topluyorsa, meydanlarda “açız... açız...” diye bağırıyorsa, ev kirasını, elektriği, suyu ödeyemiyorsa ve “Yandım Allah” diyorsa, vatandaşın yüzde 25’i açlık, yüzde 50’si yokluk sınırının altındaysa bu hale Türkiye’yi kim getirdi? Bu hükümet getirmedi mi?”

22 yıl geçti.

22 yıl sonra Ankara’da Mamak’ta önceki gün çekilen bir görüntüyü TV kanalları canlı yayın yaptılar. Görüntülerde bir kadın yurttaş, elini çöp konteynerinin içine daldırıyor ulumuş havuç ve çürümüş elmaları avuçluyor, dışarı çıkartıp evine götürmek üzere plastik torbasına koyuyordu.

★★★

Ulumuş havuç.

Çürümüş elma.

Aranır oldu.

22 yıl önce “kimsesizlerin kimsesi olacağız” diye oy isteyip gelmişti. 22 yılın sonunda derin yoksulluk Ankara’ya dayandı. Kimsesiz kalan vatandaşı “çöplükte ulumuş havuç ve çürümüş elma arama durumuna” Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen yönetim modeli düşürdü. Emekliler bu gerçeği görmek yerine bayram ikramiyesini 5 bin yapar mı diye bekliyorlarmış!

Ramazan pidesine de bir ballı maaşlı Mahmut aranıyor!

Nureddin Nebati, Hazine Bakanı olunca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vizyonuna uyumlu olsun diyerek “Türkiye ekonomi modelini düşük faiz politikasına” vidalamış; bugün çöplükten ulumuş havuç, çürümüş elma arayan yoksul insan görüntülerinin izlenmesinde pay sahibi olmuştu. Nurettin Nebati bakanlıktan alındı, önceki gün “Meclis’e pusula hilesi sokmaktan” yakalandı. Sebep olduğu yüksek enflasyon Ankara’da bir simidin 15 TL’ye satılması sonucunu da getirmişti. Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Ankara Simitçiler Odası Başkanı’nı ağır sözlerle korkutmuş, Ankara’da simit fiyatının 10 TL’ye geri çekilmesini sağlamıştı. Bakan yardımcısı Mahmut Gürcan’ın Ticaret Bakan Yardımcılığı görevinden ayda 141 800 TL maaşına ilave olarak Türk Telekom İnternet Yönetim Kurulu üyeliğinden de ücret ve huzur hakkı alarak aylık gelirini 200.000 TL’nin üzerine çıkarabildiği için ismi “ballı maaşlı Mahmut” diye anılır olmuştu. Ankara’da ramazan pidesi de 15 TL’ye çıktı; 10 TL’ye geri çektirebilecek bir ballı maaşlı Mahmut aranıyor!