Marka olmuş şarabın üreticisi olan fabrikatör eşiyle birlikte akşam yemeğine lokantaya gitmişler. Kendi şaraplarını sipariş verip, yemeğe oturmuşlar. Adını ve markasını yazmam reklama girer, parlatma yazısı doğru değil.

Hesap gelmiş.

Bakmışlar.

1 şişe şarabın karşılığında 3.300 TL (üç bin üç yüz) yazıyor. İçtikleri şarabın kendi fabrikasından çıkış fiyatı 260 TL... İtiraz etmeyip hesabı ödemişler.

★★★

Şarap fabrikatörü kendi şarabını fabrikadan çıkış fiyatının üstüne 12 kat  kökleyerek içiren düzenin adını ne koymalı diye düşünmüş.

Liberalizm.

Neoliberalizm.

Devletçilik.

Kominizim.

Faşizm.

Serbest Piyasa.

Görünmez el.

İrrasyonel iktisat.

Rasyonel ekonomi.

Stagflasyon.

Sıkılaştırma.

Tayyip Erdoğan düzeni.

Acaba hangisi?

★★★

Modelin adı “sıkmadan” geliyor. Sıkma portakal, sıkma işi. Elle sarkıntılık. Darlık, sıkıntı vermek, hıçkırık tutmuş gibi peş peşe durmaksızın, kesintisiz maddi durumu bozmak, parasız bırakmak.

Evet!

Evet!

Sıklaştırma:

Parasız bırakmak.

★★★

Merkez Bankası Başkanı, Hazine Maliye Bakanı, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısının, vatandaş yesin uyusun ve asla uyanmasın diye “uyku keki” niyetine sundukları “sıkılaştırmanın ana hedefi” işçinin, memurun, emeklinin, küçük çiftçinin, ev kadınlarının, öğrencilerin, işsizlerin, devletten muhtaç maaşı alanların, belediyeden ucuz yemek yiyenlerin (halkın yüzde 90’nı) cebine az para koymak, bu az para ile onların alım gücünü nefessiz bırakarak enflasyonu düşürmek üzerine kurulmuştu.

Tekrar yazayım.

Sıklaştırma:

Elle sarkıntılık demek.

Parasız bırakma.

★★★

Köklü bir reform ihtiyacı doğmuştu; “vergi reformu” da yapılmadı. Vergiler, sıklaştırma yoluyla sarkıntılığa uğramış halkın üzerine yeniden bindirildi. Zamlar gizli vergilerdi amacı parayı çekmek, parasız bırakmaktı Yüzde 90 halkın gelirleri enflasyonun altında tutulacak, zenginlerden ekstra vergi alınması asla düşünülmeyecek, böylelikle enflasyona direncin beli orta yerden çat diye kırılacaktı (!)

Bu IMF özentisi çözüm.

1958’den beri deneniyor. Sonuç da veriyor.

Bekliyorlar, kırılacak (!)

★★★

Tamam kırılacak da: enflasyonun nedeni dolaşımdaki fazla para.... Onun kaynağı da Bütçe açığı... Tayyip Erdoğan düzeni hep yüksek bütçe açığı veriyor. Gösteriş yatırımları, saraylar, uçaklar, yüksek harcama, soygun projesi yapmak (Kütahya Zafer Havalimanı 2044’e kadar 200 milyon Euro yiyecek) devlette bir kişilik işi partili üç kişiye yaptırmak, en pahalı köprü, oto yol, havalimanı, hastane, gereğinden fazla üniversite diktirerek yeni yandaş zenginler yaratmak ve garantileri devlet bütçesine yıkmak, NAS deyip dövizi düşük kurdan satıp döviz bitince de kürekle yüksek faiz verip Türkiye’yi yabancıya soydurmak.

Enflasyonun asıl sebebi tek başına halkın harcaması değil.

★★★

Sıkılaştırmayı halkın kemerine geçirdiler fakat “tarladan 1 TL’ye çıkan ürün kent marketinde 11 TL’ye satılırken” kazancın çok büyük bölümü çiftçiye değil dağıtım ağındaki aracılara akıyor. Çiftçi de ürününü toplayıp satmaya değmez bulup tarlada bırakıyor. Tarlada hem maliyet artıyor, hem ürün para etmiyor. Köyde çiftçi zarar ediyor, kentte halk pazara çıkamıyor. Kendi fabrikasında ürettiği şarabı, lokantaya gittiğinde 12 katına köklenerek içen fabrika sahibi de soruyor:

Bu düzenin adı ne?

Sıkılaştırma.

Kurucusu kim?

Mehmet Şimşek.

Değil.

Tayyip Erdoğan.

17-25 Aralık neydi!

Kutular bulunmuştu; içleri dolar doluydu. Beşiktaş’ta değildi. Kasalar çıkmıştı; İçi döviz dolu. Kadıköy’de değildi. Hediye paketi kutu; altı Euro döşeli. Fatih’ de değildi. Takım elbise; iç astarına dolar yerleştirilmişti. Şişli’de değildi. Patek Philippe saat; Bakan koluna hediyeydi. Suudi Arabistan Kralı’ndan 999 bin 999 dolar bir vakfa bağış olarak virmanlanmıştı. O vakfın genel merkez binası da Kadıköy’de, Şişli’de, Fatih’ de, Beşiktaş’ta değildi. Ne cepleri dolar dolu hediye takım elbise, ne Patek Philippe saat, ne çam sakızı beyaz piyano, ne Suudi Kralı’ndan 100 milyon dolardan sadece 1 dolar eksik o yüklü bağışın geldiği vakfın sahipleri halktan, sıradan insanlar değildi. Dolar dolu kutuyu, Euro dolu kasayı, altı dolar döşeli çikolata paketini hediyeleşenler iktidar adamları ve onların oğulları ile yakınlarıydı. Meclis’te milli irade esir alındı, bu olayın üzerine gidilmedi. 17-25 Aralık buydu.