Futbolculuk kariyerine kimse bir şey diyemez. Feyenoord, Arsenal, Rangers, Barcelona... Görüldüğü gibi, üst düzey takımlarda başarılı performansı ile hep dikkat çekti. Hollanda Milli Takımı’nın kaptanlığını yaparken, üç kez Dünya Kupası, üç defa da Avrupa Şampiyonası yaşadı. Tam 107 milli maça çıktı. Müthiş bir deneyim bence...

Van Bronckhorst 18 yıl Hollanda Ligi’ni kazanamayan Feyenoord ile şampiyonluk yaşarken bütün dikkatleri üzerine çekti. Rangers ile ilk sezonunda İskoçya Kupası’nı kazanırken büyük bir sürprize imza atarak, takımını UEFA Avrupa Ligi finaline yükseltti; ama penaltılarla kaybetti. Başarısız Çin macerasını unutmadım tabi... Guangzhou ile 11’inci oldu ve bu macerası kısa sürdü.

Hollanda ekolünün klasik 4-3-3 sistemini benimseyen anlayışı dışında, 4-2-3-1 gibi hücum taktiği de onun ana düşünceleri içinde yer alır. Kadrosunda yer alan bütün oyunculardan faydalanmaya çalışır. Taktik düşüncelerinde kesinlikle muhafazakar bir yapı benimsemez. Rakiplerine tuzak hazırlamayı sever. Değişik maçlarda daha farklı oyun anlayışı ile onu görürseniz sakın şaşırmayın.

Genç oyunculara imkan tanıma ve gelişimlerine katkıda bulunma konusunda reformist düşünceye sahip bir hoca ile çalışacak Beşiktaş... Takım ile ilişkileri hep kuvvetli ve motivasyon becerisi iyi olan, sakin kalmayı seven bir karakter geliyor takımın başına. Esas mesele, istediği oyuncuların mutlaka transfer edilebilmesi. Özellikle Feyenoord döneminde topa çok sahip olmayı seven ve oyundaki kontrolü rakibe bırakmama tarzı ile dikkat çekmişti. Duran top taktiklerinde işi çok iyi bilen bir teknik adam. Mesele, takımın ve taraftarın onu sahiplenmesi ve bunu kendisine hissettirmesi...