Üst gelir grubuna yönelik inşaat projeleri yapıyordu, 1990’lı yıllarda farklı sektörlere girip hızla büyüdü. Bank Ekspres’i aldı, Kanal 6, Kanal E, Genç TV, Yeni Yüzyıl, Ateş ve Milliyet gazetelerini holdingine kattı. 1998’de Türk Ticaret Bankası’nın ihalesini kazanınca olanlar oldu...
Türkiye yıllarca iş insanı Korkmaz Yiğit’i, ‘bana bir şey olursa’ diye doldurup kasada sakladığı ses kasetlerini konuştu. Siyasetten iş alemine, mafyadan sanatçılara onlarca isim gündeme geldi. Mafya, tehdit, cinayetler, iddialar, davalar, gazetelerin, televizyonların, şirketlerin, malın mülkün el değiştirmesi gırla gitti... Yiğit cezaevine girip çıktı, 2003’te beraat etti ve mecburen köşesine çekildi.
Dönem filmiydi...
Korkmaz Yiğit o dönemi bir cümlede özetleyen, günümüzde bile sık sık kullanılan özlü bir laf etti sonra... Kasım 1998’de kendi televizyonlarından yayınlattığı ve yaşadıklarını anlattığı ses kasetinde “Alaattin Çakıcı arıyor, konuşmak zorunda kalıyordum. Tükürüklerim kuruyor, vücut kimyam bozuluyordu! O ses sizi ne hale getiriyor, düşünebiliyor musunuz” dedi!
Vücut kimyam bozuluyor sözü hafızalara kazındı.
Unutmuş gibiydik söyleyeni ve söyleteni. Önceki gün Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Sönmez genel kurul toplantısında konuşurken bu sözü tekrarlayınca zınk diye aklıma düştü...
1998’de insanların vücut kimyasını bozan şey malum. Günümüzde?
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’na göre ucuz olduğu için çok satan çakma gıdalar vücut kimyamızı bozuyor!
İşsiz kalma korkusu, yıllarca iş arayıp ümidi kesmek vücut kimyasını bozuyor.
Okula sabahın köründe kahvaltı etmeden giden, harçlığı bir tost bile almaya yetmediği için aç açına eve dönen çocukların hem vücut hem de ruh kimyaları perişan oluyor.
Ucuz et kuyruğuna girip sıra sana gelince etin bitme ihtimali kimyayı da sofrayı da allak bullak ediyor.
Çocuğuna dandik bir çikolata alamamak, kirayı geciktirdiğin için arayan ev sahibinin o buyurgan sesi altında ezilmek, seninle zerre ilgilenmeyen akrabaların bayramda seyranda bıyık altından gülerken ‘daha iş bulamadın mı’ demesi, onca yaşına rağmen torunundan küçük gençlerle bedava olduğu için iftar çadırında kuyruğa girmek, memleket ..ka batmışken yalılardan, konaklardan çıkılmayan lüks dizi aralarında ağız sulandıran reklamlara dalıp gitmek kimyayı fena bozuyor.
Dünyada gıda fiyatları 7 aydır aralıksız düşerken mübarek Ramazan ayını ‘zam ayına’ çeviren (sorsan onlardan daha inançlısı yoktur) şerefsizler sayesinde iftarda, sahurda yenen ne varsa zam yapılması...
Hollanda’da organik Türk incirinin kilosu 12.95 eurodan (453 lira) satılırken, anavatanında sıradan incirin 499 liraya satılması...
Televizyonda her Allah’ın günü aynı seslerin yalanlarını dinlemek, doların 32 lirayı, euronun 35 lirayı, bir gram altının 2 bin 244 lirayı geçmesi ama Hazine bakanı Mehmet Şimşek’in ‘no panic... geççek bunlar’ falan demesi insanda kimya mimya bırakmıyor!
TÜRKONFED Başkanı Sönmez de bozulan kimyayı bakın nasıl anlattı:
“En zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10 arasında 55 kat fark var! Zengin bölgeler daha zengin, yoksul bölgeler daha yoksul oluyor. Bu fark toplumsal yapıyı tahrip ediyor, ülke olarak birlik duygumuzu zedeliyor. Adaletli paylaşım sağlamalıyız. Türkiye yüksek enflasyonun istisna değil kural olduğu bir ülke. Ama yüksek enflasyon ülke ekonomisinin kimyasını bozuyor! Bizi düşük gelir seviyesine hapsediyor. Hepimiz kaybediyoruz!”
Sadece vücut mu?
Dünya Ruh Sağlığı 2024 raporunda başka bir bozulma daha kabak gibi çıktı ortaya... Türkiye’de ruhsal bir hastalıktan mustarip olanların oranı yüzde 38... Bu oranla dünyanın ruh sağlığı en kötü ikinci ülkesiyiz. Üstelik oranın içinde doktora, hastaneye gidemeyen ruhu kırıklar yok.
Saymakla bitmez kimyamızı bozanlar!
26 yıl önce Korkmaz Yiğit’in tükürüğünü kurutan, sesini duyunca vücut kimyasını bozan biri vardı. Peki bugün sizin kimyanızı bozan şey ne?