Sabah dinlemeye çalıştığım magazin programlarında duyunca bile garip geliyor; “Bilmem kim ile bilmem kim ayrıldı. Instagram’da onunla olan bütün fotoğraflarını sildi.”
Benlik değil ama insanoğlu işte! Aşk acısı, yeni ilişkiler falan, olabilir yani.
Peki ya bunu dev bir markanın yapması?



Önce bu ay başında Yves Saint Laurent’in (YSL), Tunus asıllı Fransız tasarımcısı, aynı zamanda fotoğrafçı Hedi Slimane ile dört yıllık ilişkisinin bittiğini duyduk.
Ve ardından Anthony Vaccarello, neredeyse üç sezondur yönettiği Versus Versace’yi bırakıp YSL’in yeni yaratıcı yönetmeni oldu.
Yalnız olay şu ki, YSL daha önceki tüm Instagram fotoğraflarını silip, 395 bini aşkın kullanıcılı hesaba tek bir fotoğraf koydu. Yeni dönem, yeni adam, siyah beyaz bir fotoğrafıyla Vaccarello.
Tavır bir taraftan havalı, diğer taraftan da bir marka için çok ‘ergen’.
Hedi Slimane hayranları bunun son dört yıla ve tüm yapılanlara saygısızlık olduğu görüşünde. Ve pek çok kişi bunun neden yapıldığını merak ediyor.
Mevzu bize lüks de olsa ilginç.


O sözlerin arkasında ne var?


Muhteşem bir fikir; hele de dünyada bu kadar çok şarkı varken.
Online müzik platformu Spotify’ın ne olduğunu anlatmama gerek yok sanırım.
Kendi şarkı listelerinizi yapabildiğiniz, başkalarının yaptığı listeleri dinleyebileceğiniz çok keyifli ve zengin bir müzik platformu.
Ve şimdi Spotify, yeni eklediği ‘Behind The Lyrics’ (Şarkı Sözlerinin Ardındakiler) adlı özelliğiyle dinlediğimiz şarkı sözlerinin arkasındaki hikayeleri bizlerle buluşturuyor!
Popüler şarkıların sözlerini karaoke misali yazan ve şarkı içindeki belli kelimelerin aslında neyi ifade ettiğini gösteren bir sistem bu. Mesela şu günlerin popüleri Coldplay’in ‘Adventure Of A Lifetime’ şarkısını ele alalım. Şarkının girişi Guns N’ Roses’ın ünlü ‘Sweet Child O Mine’ şarkısının gitar solosundan esinlenmiş; şarkıdaki bir söz, solist Chris Martin’in Afrika seyahatinde yakalandığı kum fırtınasında ölümden dönüşüne, bir diğeri de Gwyneth Paltrow’dan boşanmasına göndermeymiş. Şarkıyı dinlerken telefonunuzun ekranına bakarak öğreniyorsunuz tüm bunları. Çok keyifli. Peki sorun? Sorun, sistemin henüz Türkçe şarkılarda işlemiyor olması! Umarım bir an önce olur.


Başa takılan sahte çiçekten taçlar!


Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye’nin en sevilen festivallerinden ikisi aynı tarihe denk gelmişti. Adana Portakal Çiçeği Karnavalı ile Alaçatı Ot Festivali.
Otçu musun, etçi mi? Taraflar seçildi, festivallere gidildi.
‘Nisan’da Adana’da’ Portakal Çiçeği’nin halihazırdaki sloganı, zamanı belli yani. Ot Festivali ise ticarileştikçe ilk seneki tatlı havasını kaybediyor, biraz da sezonu uzatma hevesiyle gittikçe öne çekiliyor. Zaten böyle etkinliklerin sayısı çok az, bari çakıştırılmasaydı.
Bu sene karnaval tarafı ve konserleri eksik de olsa, etkinliğe motive halk yapacağını yaptı; Portakal Çiçeği doyasıya kutlandı. Ziyapaşa Bulvarı’nda dev mangallar, başka illerden gelenler için karavan alanları pek hoştu. Alaçatı Ot Festivali ise söyleyen -100 kadar kişinin yalancısıyım-, biraz fazla kalabalık, fazla sıra, fazla keşmekeş ve özensiz stant doluymuş.
Benim takıntım ise her iki festivalde de her 10 kadından sekizinde gördüğüm o sahte çiçekli taçlar! Allah’ım nasıl da anlamsız, bu kadar çok olunca nasıl sakil ama festival kafası bu olsa gerek.


Facebook’tan Türkiye’ye şampiyonluk getiren transfer


En basit bir olayı bile epik bir kahramanlık hikayesine dönüştürebilen ‘güzel öykü anlatıcısı’ dostumuz Sinan Coşkun’un elinde bu defa gerçekten çok iyi bir konu vardı. ABD’de doğup büyümüş kuzenleri Alec (22) ve Andy’nin (24) de oyuncusu olduğu Türkiye Buz Hokeyi Milli Takımı geçtiğimiz hafta önemli bir dünya şampiyonluğu kazandı.



Yedi golün üçünü bu iki kardeş attı; üstelik Alec ‘Maçın En İyi Oyuncusu’ seçildi.
Peki o çocuklar ABD’den buraya niye, nasıl geldi?
Çim hokeyi ile başlayıp buz hokeyine geçen iki genç, daha 20’lerine gelmemiş iyi birer oyuncuyken, Facebook’tan bir mesaj alıyorlar 4-5 yıl önce.
Ankara’dan bir antrenör onlara “Soyadınız Koçoğlu, Türk müsünüz? Türkiye’de oynamak ister misiniz?” diye soruyor.Alec ile Andy konuşulunca Türkçe’yi anlıyorlar ama anne-babaları Türkiye’de doğduktan kısa bir süre sonra ABD’ye gitmişler. O nedenle çok da iyi değil Türkçeleri. O yaşlarına kadar da 4-5 defa Türkiye’ye gelmişler sadece. Ama çok istiyorlar gelmeyi, burada oynamayı.
Antrenör vizyonu
Uzun yazışmalar oluyor. Aylin ile Aret oğullarını göndermekte büyük tereddüt yaşıyor. Bunun için 37 yıldır ABD’de yaşayan Aylin tüm yazışmaları teyzesinin oğlu Sinan’a okutuyor, o da yazışmaları İngilizce’ye çeviriyor ki herhangi bir kelime kaçağı bile olmasın.
Ve sonunda Alec ile Andy, ünlülerle komşu oldukları sıcak iklimli Malibu’daki evlerinden Erzurum’a kampa geliyorlar önce... Ankara’daki Başkent Yıldızları ve ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde oynuyor, başarılı da oluyorlar. Kulüpler ve federasyon onlara sahip çıkıyor. Ve şimdi onların da içinde olduğu Türkiye Buz Hokeyi Milli Takımı, 3’üncü grupta Dünya Şampiyonu olarak, 2‘nci gruba yükseldi. Tabii ki bu bir takım işi; takımda inanılmaz iyi oyuncular, güzel hikayeler var.
Ama iyi oyuncuları ve Türkçe soyadı takip ederek, pırıl pırıl iki genci buraya transfer eden, ismine ulaşamadığım antrenörü takımı şampiyon yapan koç Deniz İnce’yi ve iki çocuğunu yalnız başlarına Türkiye’ye gönderen anne Aylin Koçoğlu’nu kutlamak lazım.
Aferin onlara, ne mutlu bize... Bir de; bir buz hokeyi maçına gitseniz, o hız ve heyecanı o kadar çok seversiniz ki...