Aynı türden başka bir bireyi yiyip tüketene denir... Antropologlara göre içe dönük ve dışa dönük diye iki türü var. İçe dönükler yakın çevresinden olanları, sevdiklerini, akrabalarını, dışa dönükler ise düşmanlarını yer bitirir.
Yamyamlık!
İnsanlık tarihi kadar eskidir ve hemen hemen bütün kıtalarda rastlanmıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. İrfan Polat mesela söylencelerin aslını astarını öğrenmek için Van’ın bir köyünde 1000 yıl öncesine dayandığı öne sürülen yamyam köyünü araştırmıştı yıllarca.
Fiji, Yeni Gine, Avustralya, Yeni Zelanda Maorilerinde, Polinezye’daki bazı adalarda, Sumatra, Güney Amerika’nın bazı izole kabilelerinde yamyamlık yakın çağa dek vardı.
Orta Afrika’da yaşayan bir kabilenin adından ötürü Türkçe’ye geçen yamyam kelimesi çoğu dilde caniba olarak kullanılır. Nedeni Amerika kıtasına ayak basan Kristof Kolomb’un ilk gördüğü yerliyi seyir defterine caniba olarak kaydetmesidir. Yani yamyam lafını icat eden masum yerliyi görüp yaftayı yapıştıran Amerika’nın kaşifiydi.
Sözde medenileştikçe(!) insanın insanı yiyip bitirmesinin, yamyamlığın azaldığını, yok olduğunu sandık. Meğer yok olmamış, bizim memlekette sadece boyut değiştirmiş!
Türkiye’nin en güçlü seslerinden olan Zerrin Özer sağlık sorunları yüzünden Darülacezede fiziksel tedavi ve rehabilitasyon merkezine yatmıştı.
Aman Allahım medya ve sosyal medyada neler neler yazıldı, söylendi. Özetle Zerrin Özer muhtaç duruma düşmüştü. Sanatçı hasta hasta açıklamalar yapmak, durumun öyle olmadığını bir sağlık merkezinde tedavi gördüğünü anlatmak zorunda kalmıştı.
Türk sinemasının duayen ismi, en basit rol için bile haftalarca hazırlanan çok yönlü sanatçı Kayhan Yıldızoğlu 90 yaşında röportaj verdi. Öylesine beyefendiydi ki “Sevgili dostlarım” diye başlıyordu söze. Gazeteler, internet siteleri ise şu manşetle çıktı: Kayhan Yıldızoğlu’nu görenler tanıyamadı!
Yuh! Ne yazık hayatımızda yuhlar çok...
1945 doğumlu, bir zamanlar Türkiye’yi peşinden koşturan, albümleri öyle 25 bin falan değil 5 milyon satan, şarkıları gönüllere kazınan, dillerden düşmeyen Ferdi Tayfur’a reva görülenler utanıp sıkılmanın kalmadığının son örneği.
Hastalıklar bir türlü peşini bırakmadı ünlü sanatçımızın. Oğlunun böbreği ile hayata tutundu, felç geçirdi, uzun süren tedavilere direndi ve geçenlerde sosyal medyada kendisini merak eden sevenleri için bir fotoğrafını paylaştı. Zarifti, incelikliydi, kibar adamdı fotoğrafının altına şu notu düştü... Toprak olur taş olurum yolunuzda yoldaş olurum... Merak etmeyin siz!
Medyada geniş yer buldu özellikle paylaştığı fotoğraf. Seçtikleri kelimelerin nereye gideceğini düşünmeyenler şu başlıkları kullandı...
* Ferdi Tayfur’u tanıyabileniniz var mı?
* Arabesk’in Ferdi Babası son halini paylaştı!
* Ferdi Tayfur’un son hali dikkat çekti!
* Ferdi Tayfur’un son hali sevenlerini üzdü!
* Son hali şaşırttı!
* İşte Ferdi Tayfur’un son hali!
* Tayfur’un son hali herkesi şoke etti!
* Ferdi Tayfur’un son hali gündem oldu!
* Gözlerden uzak yaşıyordu. Ferdi Tayfur’un son hali ortaya çıktı!
Bir internet haber sitesinin haberi veriş biçimi ise sözün bittiği yerdi... “Felç geçirdikten sonra yıllarca kameralara gürünmeyen Ferdi Tayfur’un son hali bu sen değilsin ki dedirtti!”
Güzide medyamız böyleyken asosyal medyanın hali peki? Üç beş örnek çukura düşen seviyeyi gösteriyor...
* Abi ölmeden çıplak sesle bi ‘Hatıran Yeter’ oku gözünü seveyim!
* Nasıl lan Ferdi Tayfur böyle birisi miydi?
* Fotoğrafa bakınca Ferdi Tayfur kim diye düşünüyorsunuz!
* Harbi huzuru kalmamış.
* Olm bu adam gençleşmiş lan!
Bizdeki fakirleşme sadece ekonomik değil... Para elimizin kiri, korkutucu asıl fakirlik başka yerlerde.
Boyut değiştiren ve her yanımızı sarmış bugünün yamyamları insan bedenlerini değil ruhlarını, insanca olan duygularını, hastalıklara, zorluklara, engellere karşı savaşma güçlerini, kibarlıklarını, hassasiyetlerini, özgüvenlerini, saygılarını, insanca olan bütün güzellikleri yiyip bitiriyorlar.
Ve üstelik aslında neyi tükettiklerini bilmiyorlar!