Biz nasıl böyle olduk?

Eğer ülkenin yarısından çoğu bu soruyu soruyorsa, ortada çok ciddi, sakıncalı bir durum var demektir.

Vatandaşlar, çöken ekonominin düzeltilmesini beklerken iktidarın Teröristbaşı Öcalan’ı kurtarma çabalarını hayret ve dehşetle izliyor.

40 bin kişinin katili İmralı Canisi, birdenbire değerli bir adam oluverdi, tüm hainlikleri unutulup muteber kişi olarak anılmaya başlandı!

“Ne olur gel, konuş, terörü bitir!” diyorlar.

Öcalan, “Vatan Kurtaran Şaban” sanki!

Bu işin içinde, bilmediğimiz birçok garip şeyler var gibi...

★★★

Bebek Katili ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasındaki görüşme trafiği hararetle devam ediyor.

Bir yanda koskoca Meclis, diğer yanda bir haydut! Aklımız karışıyor!

Siyasal partiler ve liderleri Bebek Katili’nin habercilerini muhatap kabul edip onlarla görüşüyor, şartlarını müzakere ediyor.

Bu manzara tüm yurtseverleri, özellikle şehit ailelerini kahrediyor.

Ne görüştükleri, ne konuştukları belli değil. Her şey kapalı kapılar ardında!

Ey siyasiler! Bu vatanın sahibi siz değilsiniz, millettir! Milletten ne gizliyorsunuz böyle? Ayıptır!

★★★

Senaryosu önceden yazılmış bir oyun oynanıyor sanki!

Bu oyuna gelmeyip dik duran ve bunu cesaretle açıklayan az sayıda parti var:

İYİ Parti, Zafer Partisi, Ata Parti...

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ “Türk devletine ve Türk milletine karşı suç işliyorlar. ‘Terörsüz Türkiye’ diyerek Türkiye’yi bir terör örgütünün önünde diz çöktürmeye çalışıyorlar!” diyor.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti diz çöker mi? Çökmez!

Ciddi ve güçlü bir devlet, terör çetesiyle pazarlığa oturmaz.

Diz çöküp ezilenler, teröristbaşından medet uman zayıf siyasilerdir!

Teröristlerin bugüne kadar yaptıkları hainlikler, işledikleri cinayetler, ülkeye verdikleri zararlar yanlarında kâr mı kalacak?

Bu düşünceler, özellikle şehit ailelerini yüreklerini derinden yaralıyor!

Türkiye’de siyaset kirli, çirkin kapkara bir hale geldi!  

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu’nun dik duruşu, Meclis’te İmralı canisi Öcalan’dan mesaj getiren heyetle görüşmeyi reddetmesi, dertli vatandaşların yüreğine biraz olsun su serpti, onları rahatlattı ama MHP çevrelerini fena kızdırdı.

Devlet Bahçeli’nin, İYİ Partili eski dava arkadaşlarına “Fırıldak” demesiyle tartışma başladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu “Biz seni topaç gibi döndürenleri biliyoruz!” diye cevap verince devreye Ülkü Ocakları girdi.

Müsavat Dervişoğlu’nu çirkin sözlerle tehdit eden Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım “Biz liderimize lâf söyleyene haddini bildiririz. Belânı bizden bulma!” dedi.

Türkiye’de siyaset böyle kirli, kapkara bir hale geldi işte...

Çünkü bu tür ifadeler açıkça ölüm tehdidi!

Böyle tehdit ve gözdağı olayları ancak, hukukun olmadığı, antidemokratik ülkelerde görülür.

★★★

Müsavat Dervişoğlu, Ülkü Ocakları’nın eski başkanı Sinan Ateş’in öldürüldüğü yerden cevap verdi:

“Bir tehditle karşı karşıya bırakıldım. Adresimi bilmeyebilirler. Onların en iyi bildiği yerde basın toplantısı düzenliyorum. 

Bir dil sürçmesinden, köşe yazısından insanları sabaha karşı evinden alıp savcılığa götüren sorumlular bugün neden vaziyet almıyorlar?

Korkuyorlar mı? Öyleyse kimden? Bu katillerin, tehditkârların hamilerinden mi çekiniyorlar? Kendilerini, görevlerini doğru biçimde yapmaya davet ediyorum!”

★★★

Siyasal bir partinin genel başkanına yöneltilen bu çirkin tehdit karşısında, Cumhuriyet savcılarının, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un ne yapacakları merak konusu... Yasaları mı uygulayacaklar, yoksa sessiz mi kalacaklar? Göreceğiz!

GÜNÜN SÖZÜ

Kurtarıcıya ihtiyaç duyan milletler, hem zavallı, hem talihsizdir!