“Yerli ve Milli Türk vatandaşı” Şimşek ile Erkan “Kurtarıcı” olarak ülkemize geldiler. Buraya kadar her şey normal. Yani hiç olmazsa “Dış güçler (!)” devrede değil. Hedef, genel seçimlerden sonra, uçurumun kenarına gelen Türk ekonomisini kurtarmak. Oysa, ekonominin kolay kolay kurtarılamayacağı ve 2001 öncesi olduğu gibi dışardan yardım alınması noktasına gelindiği, çıplak gözle görülür netlikteydi.
ACI REÇETE
Burada filmi geriye sarmak gerekiyor. 2002 yılında iktidara gelen AKP lideri Erdoğan, kucağında IMF’nin borç taksitlerini görünce çok şaşırmış ve korkmuş olmalı ki, 7 yıl boyunca IMF borçlarını ödemek zorunda kalmıştı. Daha sonra da “IMF’ye borçlarımızı ödedik. Eğer isterlerse bundan sonra onlara borç bile verebiliriz” mealinde açıklamalar yapmıştı.
İşte “Büyük lokma ye, büyük konuşma” atasözü burada devreye girdi. Erdoğan batağa saplanan ekonomiyi düze çıkarmak için IMF gibi yabancı bir kuruluş yerine, adeta “Türk IMF’si” gibi çalışmak ve plan yapmak zorunda kalan Şimşek ve Erkan’a iş başı yaptırdı.
ZAM YAĞMURU ALTINDA
Yani “Yerli IMF” imajı veren bu ikilinin, ortaya koyduğu “Acı reçete” Cumhurbaşkanı tarafından da yürürlüğe kondu. Ne fark etti? TBMM’ye sunulan ekonomik önlemler paketi (torba yasa) son derece tepki aldı. Orta direğin adeta ortadan kalktığı, fakir fukaranın ay sonunu getirmekte zorluk çektiği bugünlerde ülkemizin ekonomisi zam yağmurları altında kaldı. Şu anda alınacak ve halkı rahatlatıcı hiçbir önlem yok. “Eğer IMF temsilcileri (müfettişleri) ülkemize davet edilseydi, belki de daha değişik önlemler alabilirlerdi” diyenler de var.
Gazeteci ağabeyim Sezai Bayar, bu yazıyı gönderince kendisini aradım. Hürriyet’in unutulmaz isimlerinden gazeteci büyüğüm Ali Utku’nun vefat ettiğini söyledim.
Gazeteci Ali Utku da veda etti...
Yozgat’ın o dönem 5 bin nüfuslu ilçesinde Hürriyet Haber Ajansı’nın muhabirliğini yapıyordum. Bağlı bulunduğum Ankara Bürosu’nun şefi, çok şeyler öğrendiğimiz ağabeyimiz Sezai Bayar’dı. Arada bir Ankara’ya geldiğimde, gazetedeki o havayı gördüğümde içimden, “İnşallah bir gün ben de burada çalışacağım” diyordum.
Gazetecilerin koşturmaları, mesleki heyecanlarını gördükçe gazeteciliği daha çok seviyor, onlara özeniyordum. O zaman tanıdığım isimlerden birisi de büronun kıdemlilerinden Ali Utku ağabeydi. Başbakanlık Muhabiriydi. Dışişleri Bakanlığı haberleriyle de o ilgilenirdi.
SANDALYELER KİMİN?
Rahmetli Süleyman Demirel’in, Bülent Ecevit’in başbakanlıkları döneminde de O’nu hep omzuna astığı teybin mikrofonunu tutarken görürdük. Teypli muhabir olmak önemliydi. Koca Hürriyet’te sadece iki adet büyük boy teyp bulunuyordu. Birisi, büronun en önemli muhabiri olan Ali abi de duruyordu. Bant çözerken Süleyman Demirel’in, Bülent Ecevit’in seslerini duyardık. Çünkü, Ali Utku teybinin mikrofonunu onlara uzatmıştı.
Büronun kıdemli ağabeyi Ali Utku. Ankara’nın Babıali’si olarak bilinen Rüzgarlı Agah Efendi Sokak 10 numarada bulunan Hürriyet’in Ankara Bürosu’nun geleni gideni çok olurdu. Hürriyet’te o zamanlar bırakın koltuğu, sandalye kıtlığı vardı. Çok iyi anımsıyorum ekonomi muhabiri Lemi Özgen, başka masaya götürülmesin diye sandalyesinin bacağını iple masanın bacağına bağlamıştı.
Ali Utku daha çok dışarıda olduğu için O’nun sandalyesi de sıkça yer değiştirir, geldiğinde işaret koyduğu sandalyesini sakin sakin arar, alanlara da, “Unutmayın, bu sandalye, masa bizim değil, gazetemizin sahibi Erol Simavi’nin” derdi. Evet, bir gün Ali Abide masayı, sandalyeyi bırakıp ayrılmak zorunda kalmıştı.
SAYGIYLA ANIYORUZ
Ankara İdari Temsilcimiz Nevzat Ünlü, efsane Haber Müdürümüz Ülkü Arman, Yardımcısı Şeniz Yurtman, Ergin Ünal, gazeteciliklerini hep örnek aldığımız Hürriyet Haber Ajansı (Şimdiki adı Demirören Haber Ajansı) Ankara Büro Şefi Sezai Bayar, Ali Utku, Selma Tükel, Ayberk Temel, Bülent Erandaç, Yavuz Gökmen, Nedim Bubik, Oktay Özeskici, Bülent Eşkinat, İbrahim Hitay, Mustafa Yanık, spor yazarları Sümer Demir, Neşet Özmen, Abimiz Cüneyt Arcayürek, önemli bir haber bulduğunda 3. kattaki odasına koşarak çıktığını tanığıyım, ve daha niceleri...
Şimdi de birlikte çalıştığımız Ankara Haber Müdürümüz Emin Özgönül, Şefika Köymen, Süheyla Taşçıer, Muharrem Sarıkaya, Adana Gerger, Kemal Saydamer, Hulki Cevizoğlu, Mustafa Bilgehan, Gülsüm Toker ise büronun gençleriydik. Foto muhabiri arkadaşlarımız Sökmen Baykara, Yaşar Uçar, Ümit Turpçu, Mustafa Bozdemir, Halim Ermiş, Sami Özçoban’ı, çektiğimiz fotoğrafları banyo eden, karta basan karanlık odacılarımız Selahattin İnanç’ı, Murat Öztek’i nasıl unuturuz? Çoğunu kaybettik. Son olarak sevgili Ali Utku ağabeyimiz veda etti. Allah’tan rahmet diliyoruz, kayıplarımızı saygıyla anıyoruz. Mekanları cennet olsun.